*Dogfight (okunuşu dogfayt) - it dalaşı- deyimi genellikle savaş uçaklarının kendi aralarında yaptığı mücadele için kullanılan bir deyim olsa da bir den fazla emperyalist gücün belli bir coğrafya için verdiği mücadele içinde siyasi terminolojide yerini almış bir deyimdir.

Suriye'nin tek başına Suriye olmadığını bilerek ve orada yaşanacak her kaosun, her istikrarsızlığın bölgenin tüm işçi ve emekçilerinin hayatlarını birebir etkileyeceğini unutmayarak emperyalist it dalaşına karşı tutum alma bilincini toplumsallaştırmalıyız!

Suriye’de 2 buçuk yıldır süren ve gelinen noktada yönetilemez bir kaosa dönüşen emperyalist hegemonya ve güç mücadelesi, şimdi yeni bir eşikte. 21 Ağustos’ta kimyasal silahlarla gerçekleştirilen katliamdan sonra Suriye’deki karmaşık denklemin tüm parçaları konumlarını yeniden belirlemeye, kartlarını yeniden karmaya başladı. Bu nokta aynı zamanda ABD başta olmak üzere diğer emperyalist bağlaşıklarının pozisyonları, zayıflık ve acizliklerini olduğu kadar; dünya işçi ve emekçilerinin savaş konusundaki duyarlılıklarının düzeyini de bir kez daha açığa çıktı.

Baş aktör ABD bugüne kadar kaosu derinleştirmek ve beklediği anın gelmesini beklemek dışında aktif bir askeri müdahalede bulun(a)madı.

Suriye’nin, bölgedeki tüm dengeleri sarsacak jeostratejik bir konuma ve ilişkiler ağına sahip olması bunun en başta gelen nedeniydi.

Esad rejiminin despotik karakterine rağmen hala azımsanmayacak bir kitle desteğine sahip olmasına karşılık “muhalefete” egemen olan dinci gerici çetelerin içerde anlamlı bir toplumsal destek dahi oluşturamamaları, öte yandan Rusya-Çin ikilisiyle İran-Lübnan Hizbullah’ı-Irak’taki Şii güçlerin Suriye konusunda beklenmedik ölçüde kararlı bir tutum takınmaları (her biri açısından sayısız çıkar söz konusu) baş aktörümüzün elini bolunu bağlayan etkenler oldu.

ABD'nin sergilediği tutuklukta, kendi iç kamuoyunun Irak ve Afganistan deneyimlerinden sonra pekişmiş olan askeri müdahale/işgal karşıtlığıyla ekonomik krizin yarattığı çok yönlü sıkışma da önemli bir etmen olarak işledi. Fakat 21 Ağustos’taki kimyasal saldırı, ABD iç kamuoyuna yönelik geliştirilecek söylemin gerekçesi olunca ABD nin tutuk hali değişmeye başladı.

Ancak bu değişiklik gerek iç politik dengeler, gerek toplumsal muhalefet birikimi gerekse de emperyalist partneri İngiltere gibi devletlerin askeri müdahaleye soğuk olması itibari ile askeri seçeneğin ABD açışından da devreye sokulması kolay görünmüyor. Nitekim Obama da bunun farkında. Topu Kongre’ye atması da konumunun ne kadar zayıf ve kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu durum Rusya’nın uzattığı “kimyasal silahları teslim etsin” dalına sıkı sıkıya yapışmasından da belli oluyor.

ABD'nin, Rusya’nın attığı “Esad’ın kimyasal silahlarını teslim etmesi” pasını anında yakalayarak askeri seçeneği rafa kaldırıyor görünmesi bundandır. Ancak ABD’nin bu süreci de, kendi kamuoyunu ve ebetteki dünyayı, çok geçmeden tekrar gündemleştirme olasılığı yüksek olan askeri bir saldırıya hazırlamanın dayanağı haline getireceği açıktır. Bu da, silahsızlandırma işlemi yapılırken işin içine pek çok kirli icraatın gireceği anlamına geliyor. Hasmını bizzat kendi manevrası ile vurmak anlamına gelen bu klasik savaş taktiğini biz Saddam ile yaşanan süreçten de iyi tanıyoruz. Pek çok diplomatik manevra, kafaya konulan fiili saldırıyı meşrulaştıracak araçlar olarak kullanılmıştı. Aynı filmin Suriye’de de tekrarlanması sürpriz olmayacaktır.

Suriye krizini zamana yayarak gerekirse parçalayıp yönetme yolunun tercih edildiği izlenimi verilse de işin arka planında çok daha keskin hırlaşmaların, kapışmaların yaşandığı anlaşılıyor. Bu hırlaşmaların bir bölgesel savaş kartının açıktan açılması noktasına ulaştığı da bir ihtimal Suriye düğümünde toplanan pek çok çelişki gösterilmeye çalışıldığı gibi zamana yayılarak aşılacak, stratejik uzlaşmalarla giderilecek nitelikte değil. Bu çelişkiler, daha doğrusu emperyalist güç ilişkileri şu anda fiilen yaşanan kaosun, Suriye'nin tarafların çıkar ve beklentilerine göre bölünmesi seçeneği dışında savaşsız çözülebilecek nitelikte değil.

Ortadoğu coğrafyasının devasa bir pazar oluşu, Suriye’nin bu coğrafyadaki jeostratejik konumu ve tüm o coğrafyanın petrol zenginlikleri itibariyle hâkim olanı ihya edecek, emperyalist it dalaşını en yüksek noktalara tırmandıracak bir coğrafya. Onun bu konumu, önemi üzerinden yapılan denetim planları, yeniden yapılandırma operasyonları bölge halklarının birikmiş öfkelerine tosladığı oranda sayısız seçenek içinde en fazla öne çıkanı istikrarın bölünmüşlükle sağlanması oluyor.

Şu anda Rusya-Çin–İran ekseni ile ABD-AB-Türkiye ekseni arasındaki tepişmeyle kaosa sürüklenen Suriye, taşıdığı tarihsel-güncel anlamlar itibari ile tarafların kolay havlu atamayacakları bir ülke. Dediğim gibi ya çıkarlarını Suriye'yi bölmek pahasına koruma yolunu tercih edecekler ya da yıllara yayılan kanlı-kirli kaosu tüm bölgeye taşıyacak bir bölgesel savaşı göze alacak denli çılgınlaşacaklar!

O nedenle de Suriye'nin tek başına Suriye olmadığını bilerek ve orada yaşanacak her kaosun, her istikrarsızlığın bölgenin tüm işçi ve emekçilerinin hayatlarını birebir etkileyeceğini unutmayarak emperyalist savaşa tutum alma bilincini toplumsallaştırmalıyız! Suriyeli işçi ve emekçilerin yaşadıkları sınırsız acılara karşı tutum almak tarihsel bir görev olduğunu bir kez daha belirtir bunun aksinin tüm bir bölge -ve dünya- savaşının çıkmasına seyirci kalmakla eş anlamlıdır.