Ekranların en fazla görünen cemaat yüzlerinden Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Mahmut Ünlü) Karagümrük çetesine yönelik bir operasyonda gözaltına alınıp tutuklandığını en yaygın şekilde “Taraflı” ,tarafsız tüm medya an ve an verdi. Yapılan “servis” haberlerden Cübbeli’ye ait görüntülerin varlığı aylardır bilindiği ve fakat servis edilmediği anlaşılıyor. Operasyon’un servis edilen bölümünden, Cübbeli’nin yurtdışından getirilen “kadın” kölelerine imam nikâhı kıydığı, onları çarşafa sokup maaşa bağladığı ve evden çıkmalarını yasakladığı gibi iğrenç detaylara ulaşmak mümkün. Emniyette “susma hakkı”nı kullandığı açıklanan Cübbeli,”Tehdit, mafya ile ilişki kurmak, şantaj, insan ticareti ve fuhuş a aracılık etmek” suçlamalarıyla 18 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.

 
       Cübbeli Ahmet Hoca lakaplı gericilik güruhuyla ilgili iğrenç detaylar, yabancımız mı? Değil! Peki ya bu detayların egemenlerin kendi içerisindeki dalaşlarda yeri geldiğinde kullanılması? O da! Din, kadının erkek tarafından ezilmesini ve “cinsel köleliğini” en ağır biçimlendiren erkek egemen kurumların başında gelir. Bugün tekelci kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda yürütülen yeni liberal muhafazakâr “kadın açılımları” bu gerçeği ancak bir incir yaprağı kadar gizleme gücündedir. Kadının evde, mutfakta, yatak odasında hizmet kölesi ve cinsel nesne olarak çürütülmesi, dini öğretiyi ayakta tutan direklerden biridir. Ve bu direk ne denli çatırdarsa çatırdasın, Cübbeli’ nin mide bulandırıcı “marjinalliği” olsa, olsa bir kadını bedeni ve çiğnenen onuruyla satın almak için ödediği paranın miktarı ve süresi ile ilgilidir.

 
       Burada Hüseyin Üzmez gibi 13 yaşında bir kız  çocuğuna ailesine “tatminkâr bir yaşam” sağlayarak cinsel istismarda bulunmak da serbesttir; çürümüş nice erkek müsveddesi “gıdasını” buralardan alarak kendisine hak olarak gördüğü içindir ki daha ilköğretim çağındaki öğrencilere cinsel tacizde bulunarak tüm yaşamını zehirlemede  yer alır ve fakat hiçbir vicdan ağrısı çekmez.  Ne de olsa mahkemeler cinsel saldırganlık ve istismara kol kanat germekte, N.Ç.’de olduğu gibi istismar, taciz ve tecavüz kurbanlarını “suçlu” ilan etmekten geri kalmamaktadır. Üstelik mahkemelerin tutumu, hiç de salt dini motiflerle sınırlı olmayıp en gelişmiş günümüz demokrasilerinde bile erkek egemenliğini kutsanması, kollanıp korunması ile doğrudan ilgilidir!

 
       Kadınlar, Cübbeli Ahmet Hoca olayında yalnızca cinsel istismara uğratılmakla kalmadılar. Aynı zamanda bir kez daha egemenlerin birbirine karşı uyguladığı “garantili konspirasyon teknikleri”nin vazgeçilmez nesnesi olarak kullanıldılar. Tıpkı Deniz Baykal’ın devrilmesinde, 12 Haziran seçimleri öncesinde MHP’li adayların, “sınır ötesi” örnek ararsak IMF Başkanı Dominique-Strauss Kahn’ın boşa düşürülmesinde olduğu gibi!

 
       Her din “baronu” gibi lüks hayata düşkünlüğü ile bilinen, “jet skilerden” inmeyen, polisin Beykoz’daki villasını basına oda, oda gezdirdiği Cübbeli Ahmet Hoca’nın “pusuya” düşürülmesinin, görüntülerinin internetten servis edilmesinin nedeni de cemaatler arası güç mücadeleleriydi. Cübbeli’ nin de mensubu olduğu Nakşibendi tarikatına bağlı “İsmailağa Cemaati”, basitçe “Fethullah Hoca” grubunun mıntıka temizliğinin hedefi olmuş, Cübbeli de “hayat tarzı” ile bu mıntıka temizliğine kendi eliyle servis yaptığı şeklinde özetleye bildiğim bu olay;.

 
       İsmailağa Cemaati, Fethullah Gülen cemaati ve siyasi iktidarı ıraksayan bir konumlanıştaydı. Erkeklerde sakal, cübbe, şalvar, kadınlarda çarşaf dâhil bir dizi konuda İslami ritüelleri en fazla öne çıkaran bu Fatih-Çarşamba grubu, 12 Haziran seçimlerinde AKP’yi desteklemeyen cemaatler arasında yer almıştı. İskender Paşa cemaati MHP’nin desteklenmesi çağrısı yaparken, Cübbeli’ nin mensubu olduğu İsmailağa Cemaati de (AKP’ye doğru) kısmi bir ayrışma yaşamasına rağmen Saadet Partisi’ne yöneldi.

 
        Nitekim  Cübbeli’nin tutuklanmasından sonra Saadet Partisi tarafından yapılan açıklamada da, bir yandan “masumiyet karinesi”ne işaret edilirken, asıl olarak da operasyon “AB’nin azınlıklarla ilgili dayatmaları, Eküm eniklik tartışmaları, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılma girişimleri, Batılı ülkelerden ülkemize gelen her üst düzey yöneticinin ikinci ziyaret adresinin Fener Rum Patrikhanesi olması”na dikkat çekilerek AK Partisi ile dış ve iç politikadaki farklılıklarının altını çiziliyor. İsmailağa Cemaati, Operasyon, küresel ölçekte örgütlü Fethullah Gülen Cemaatinin mıntıka temizliğine bağlanıyordu.

 
      İsmailağa cemaatinin cübbeli, sarıklı, çarşaflı dış görünümü, “dolar-euro” bazında sermaye ilişkileri ile çelişmiyor elbette. Örneğin KOBİ sermayesinin finansal kaynaklarından biri olan Avrupa’da göçmen işçilerden dini motiflerle para tokatlamanın simge isimlerinden Jet Fadıl, bu yeni semirme günlerinde kendisini “İsmailağa Cemaatinin müridiyim” diye tanıtıyor. Cübbeli Ahmet Hoca, Jet Fadıl’ın Bayrampaşa’da “İslami usullere göre yapılmış Avrupa’daki tek otel” diye tanıtılan 7 yıldızlı, camili, odalarında abdesthanelerin bulunduğu piyasa değeri 1,5 milyar “euro’luk” otelin açılışına katılmıştı. Cübbeli, açılışta “”İçki satılmadan, kumar olmadan kar etmez diyenlere bu otel bir örnek olacak. Demek ki içki olmadan da para kazanılabiliyormuş, demek ki içki olmadan da otel işletilebiliyormuş” demişti.

 
      İçki olmadan otel işletilebilirmiş işletilmesine de, kadınları  “köle” olarak kullanmadan cemaat hayatı sürdürülemiyormuş. İsmailağa Cemaati, bu gerçeğin “kurbanı” olan Cübbeli için şimdi internet sitesinden dua edilmesini isteyerek, “Cübbeli Hoca’nın” arkasında olduğunu “cemaatini” oluşturan insanlara göstermek istiyor.