Ağustosun son günlerinde Cumhurbaşkanlığı makamına ilk kez (düzeltiyorum ikinci kez) halkın oylarıyla seçilmiş birisi oturacak. Cumhura (halka) baş olacak. Hal böyle olunca cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olacakların ne vaat edecekleri yada halka ne anlatacakları pek bilinmese de ben kendimce aşağıda sıraladığım ölçütlere asgari uyan adayı destekleyeceğimi belirtmek isterim.
 
       Bence Cumhurbaşkanlığı seçimleri, somut olarak ülkemiz halklarının demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, sosyal bir anayasada bulacak olan çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok anadilli bir Türkiye'nin ve bunun dayanacağı çoğulcu, özgürlükçü, ekolojik ve demokratik toplum özlemlerinin sandığa yansımasından ibaret olacak. 
 
      Yukarıdaki paragrafta sıraladığım genel kriterler doğrultusunda hareket edeceğini kamuoyuna deklere eden ve öz geçmişiyle bu kriterlere uyacağı güvencesini veren aday benimde adayımdır. Çünkü yukardaki genel hatlarını çizdiğim kriterleri kabul eden aday  aynı zamanda;
 
       Doğanın ticarileştirilmesini reddeden; suyu, ormanları, meraları, tarım alanlarını, kıyıların, yer altının sermayeye tarafından yağmalanmasına ve yok edilmesine “dur” diyecek, ekolojik bakışa sahip olan adaydır.
 
       Her türden cinsiyet ayrımcılığına, cinsel kimliklere yönelik baskılara karşı çıkan, herkesi ülkenin eşit ve özgür yurttaşları olarak gören ve cinsiyet eşitliğini benimseyen bir adaydır.
       Kapitalizme, emek sömürüsüne, gelir dağılımındaki uçuruma, açlık ve yoksulluğa karşı, işçi ve emekçilerin insan onuruna yaraşır ekonomik ve sosyal koşullara, iş ve gelir güvencesine sahip olmasını; işçi ve emekçilerin örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgür biçimde kullanmalarını savunan, İş cinayetlerine karşı aktif tutum alan, insanca yaşam kavgası veren işçilerin çalışma koşullarının iyileştirme mücadelesinde taraf olan bir adaydır.
 
       Kürtlerin, Lazların, Çerkeslerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin, Afrotürklerin, Çingenelerin, ezcümle bu toprakların bütün halklarının kendi kimlikleriyle, anadilleriyle, kültürleriyle yaşama taleplerine sahip çıkan; Alevi, Ezidi ve bütün inançlar üzerindeki baskılara karşı duran; Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle müzakerelere dayalı demokratik siyasi çözümünü savunan ve yerinden özyönetim talebini sahiplenmiş bir insandır.
 
     Ülkede, bölgede ve dünyada halkların silahlardan, savaşlardan uzak gerçek barış, dostluk ve kardeşlik özlemlerinin sembolü olan yegane adaydır.
 
     Tarihte, ülke halklarını büyük acılara boğmuş olay ve olguların üzerine cesaretle giden, “resmi tarih”le yüzleşme cesareti gösteren ve onun gerektiği kapsayıcı ufka, demokratik ve özgürlükçü bir dünya görüşüne sahip olan aday benim cumhurbaşkanı adayımdır.
 
     Anadolu, Mezopotamya ve Trakya halklarının hepimize vazgeçilmez bir armağanı ve bakiyesi olarak kalan zengin ve çoğulcu tarihsel kültürel mirasın korunmasına yönelik yıkıcı girişimlerin karşısında olan bir adaydır.
 
     Yaşamın her alanında evrensel temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesini ve korunmasını, ifade, örgütlenme ve eylem özgürlüğünün önündeki engellerin aşılmasını savunan bunu sözde değil özde yapan bir aday benim adayımdır.
 
     Din ve vicdan özgürlüğünü içselleştirmiş, dini devletin tekelinden kurtaracak ve siyasetin aracı olmaktan çıkaracak, dini inancı olan veya olmayan her yurttaşın istediği gibi yaşayabilmesine imkân veren özgürlükçü laikliğin güvencesi olan cumhurbaşkanı adayı olacağını ön kabul olarak kabul etmiş demektir.
 
      Parlamenter sistemin vazgeçilmez ögesi “kuvvetler ayrılığı” prensibine özen gösteren, yürütmenin yasama ve yargıyı sulta altına alma girişimlerinin karşısında duran bir adayın çıkması ve cumhura baş olmasını canı gönülden temenni ederim. Temenni etmekle kalmam seçilmesi için gece gündüz demeden çalışmaya söz veririm.
 
 
       Şimdi bu kriterleri karşılayacak bir Cumhurbaşkanı adayı ve ülkenin demokratikleştirilmesi perspektifiyle, Türkiye halklarının birleşik gücünü ve politik kapasitesini ortaya koyacak, gerçek bir demokratik ve özgürlükçü seçenek olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde yerini alacak bir siyasi irade gerekiyor. Mevcutlar içerisinde yukardaki kriterleri özümseyecek HDP/HDK örgütlülüğü dışında bir siyasi irade yok gibi. Gelen günler daha demokratik bir ülke olma mücadelesine ivme kazandıracak anlara gebe.