Babamı kaybedeli 15 yıl olmuş. Babasız geçen 15. babalar gününü de daha öncekilerde olduğu gibi bu Pazar yine kasabamız Bahçeli’de ki aile mezarlığında, mezar taşının yanı başında oturup yokluğunun yarattığı boşluğun yıllar geçtikçe nasıl arttığı gerçekliğini bir kez daha bilince çıkartarak, babasız geçen yılların envanterini kara toprakla paylaşacağım.
 
     “Babalık zor zanaat” derdi. Babam Vedat Özkan. “Yaşayarak öğrenecek, yokluğumda oluşacak boşluğu, her doldurmak istediğinde daha da büyük bir boşlukla karşılaşıp hayrete düşeceksin.”  Yaşayarak öğreniyorum. “Babalık zor zanaat!
 
      Şimdi gelelim “milletin babası” diye lanse edilerek siyasi arenada yıllar yılı tozu dumana attırmış Süleyman Demirel’in kaybına. Görme engelli kardeşlerimin affına sığınarak “kör ölür badem gözlü olur” misali Demirel ne badem gözlüymüş. Bilememişiz.“Gittiğimiz her yolda, içtiğimiz her damla suda” onu anmalıymışız 3 günlük yas, devlet ricalinin tam katılımlı cenaze töreni, “halk” katılımlı Isparta İslamköy defin serenomisi hep badem gözlü olduğuna vurgu için. Bir gün daha uzatsalar “milletin babası babalar günü defnedil” diye manşet edecekler.
 
      Siyasette sertmiş ama evinde güttüğü koyunlar kadar uysalmış. Demokrasiyi içine öylesine çekmiş ki, fötr şapkası ile 6 defa gitmiş, 7 defa gelmiş. “GAP’ı Gaptırmam”, “Memlekette benzin vardı da biz mi içtik”, “Dün dündür, bugün bugündür” diyecek kadar çok nükteliymiş. Hatta yaşı cumhuriyetimizle yaşıt bir gazetemiz “babanın anlattığı fıkralar” başlıklı yazı dizisi bile hazır etmiş.
 
       Milletin babasını hiç unutmamalıymışız! Yaratılmak istenen badem gözlü hikayesinin ardındaki gerçek karaktere bir bakalım. Gerçekten badem gözlü bir baba mı? Yoksa emekçilere, ezilenlere kan kusturan bir çağdaş Dehak mı?
 
      Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idamlarını kast ederek “3 bizden 3 onlardan” sözü ile Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamlarını onayladı. İşçi sınıfının ve halkların ortaya çıkan direnişleri için “yollar yürümekle aşınmaz” diyerek kimin safında olduğunu da gösterdi. 19-26 Aralık 1978 de yaşanan Maraş Katliamı sonrasında “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” sözünü  o söyledi.12 Eylül’ün esas yapılma nedeni olan 24 Ocak kararlarının baş mimarı.  90’lardaki Kürt halkın katledilme süreçlerinde “bana devlet adam öldürüyor dedirtemezsiniz” sözünün de sahibi. 
 
       İLKSAN yolsuzlukları açığa çıkınca en pişkin halde “verdimse ben verdim” diyecek kadar arsız olan da. Kendisini 6 kere kovalayan ordu ile el ele verip 28 Şubat’ı örgütleyen de o. Haklılar. Onu hiç unutmayacağız. Unutsak da boşluğu yeni badem gözlü Abdullah Gül figürüyle derhal doldurulmaya heves ettikleri son bir haftadır yapılan yayınlarla aşikar. Baba öldü. Yaşasın yeni baba
 
      Seçimlerin üzerinden bir hafta geçmeden bir kitap çıktı: “Abdullah Gül ile 12 Yıl”. Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever yazmış. Kitapta anlatıldığında göre 2007-2014 arasında öyle bir cumhurbaşkanı olmuş ki, okuduğunuzda aynı ülkede mi yaşıyoruz diye sorası geliyor insana. Devlet istemediği halde Ermenistan’a gidip barış elçisi olmuşİnternet yasağını içeren yasayı onaylamış ama Twitter’dan da yasağı ilk o çiğnemiş. AB’ye girmek isteyen, özgürlükçü bir Türkiye için varını yoğunu ortaya koymuş ama, ah şu Erdoğan olmasaymış. Haziran İsyanı’nda polisleri Cihangir’den o geri çektirmiş. Ruşen Çakır’ı eskinin devleti şimdinin paralelcilerinden de o kurtarmış. 
 
      İnsanın ağlayası geliyor, ama şunları hatırlayınca gözyaşları kuruyor. Erbakan ile trilyonluk yolsuzluk davasının önemli sanıklarından birisi, Hrant Dink’in katledildiği 2007 yılında AKP’nin bakanı, 2011 Roboski Katliamı sırasında anayasa göre Baş Komutan, Haziran Direnişinde, Soma Katliamı’nda, 17-25 Aralık’ta, Berkin Elvan  katledilirken cumhurun başı, Erdoğan’ın gönderdiği bütün yasaları 1-2 tanesinde mırın kırın ederek imzalayan noter. 
 
      Demirel öldü! Değil hak helal etmek, daha alacağımız var! Gül yaşıyor! Değil kurtarıcı olarak görmek, daha soracak hesabımız var! Yazımızın başına dönersek. Gerçek babalar için babalık zor zanaat. İçi boş şişirme babalardan millete baba olmaz. Olsa, olsa iskele babası olur. O iskele babasına da emekçinin kayığını bağlamaya değil, zenginin yatını bağlamaya hizmet verir.
 
      Tüm gerçek babaların babalar günü kutlu olsun. Milletin babalığa değil, çocuklarının babası olmak için alın teri dökenlere selam olsun.