2014 Yılının son günü. Nazım Hikmet tutsak günlerinde yazdığı “Bugün Pazar” şiirinde ifade ettiği gibi; “….. dayadım sırtımı duvara. / Bu anda ne düşmek dalgalara, /  Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. / Toprak, güneş ve ben.../Bahtiyarım...” Bugün yılın son günü. Ne paralelli, ne manidarlı, ne de siyaset konusu olan her hangi bir şey yazma derdinde değilim

       Dedim ya bugün yılın son günü. Bahtiyarım. Ne 2014 yılının muhasebesi, ne tivit attığı için tutuklanan gazeteci, ne yılın en büyük işçi cinayeti Soma, ne de Kobane direnişinin 109. günü. Hiç birini yazmak gelmiyor. Şair sırtını duvara dayayıp gökyüzünün maviliklerini ilk defa görmüş gibi şaşarak izlediği gibi sırtımı çalışma sandalyeme dayadım bilgisayar ekranındaki boş Word sayfasının beyazlığını ilk defa görmüş gibi şaşırarak “bunca boş beyazlık hangi yazıyla dolar ki” diye düşünürken ustanın “Bugün pazar” şiiri dudaklarımdan dökül ü verdi.

       Evet, 2014 yılının son günündeyiz. Yaşananlar yaşanmış olarak bu gün bitiminde tarihe not olarak düşülecektir. Geçmişi değil geleceği, 2014’te neler olduyu değil 2015’de neleri yapacağımızı konuşmak, planlamak, yazmak umuda olan bağlılık ilkesine uygun olarak mutlu yeni yıllar dileklerinde bulunmak, inatla yaşamı ve özgürlüğü savunmaktan bir günlüğüne vaaz geçmek anlamına gelmese gerek.

      Yılın son günü. Cep telefonuma düşen sms lerde peş peşe mutlu yeni yıl dilekleri mesajlarını okuyarak boş Word sayfasına bakmaktan sıyrılıyor ve düşündüklerimi yazıya dökmeye başlıyorum. Yılın son günü. Yılbaşı akşam sofralarında kaç kişi şiir okuyacak veya birkaç dize mırıldanacak sevdiklerine? Bilmiyorum. Ama ben bu akşam yılbaşı sofrasında Nazım’ın “Bugün Pazar” şiirini bir punduna getirip mutlaka okuyacağım.

      2015 yılını ve yeni yıl beklentilerini doldurduğum sembolik umut balonunu saatler 24’ü gösterdiğinde çocuklarımla beraber evin balkonundan gökyüzüne salıp barışın, kardeşliğin, özgürlüğün yılı olması dileği ile 2015’i karşılayacağım. Ne Tv programları, ne sosyal paylaşım sitelerine takılacağım. Bol bol ailece sohbet edip geçmiş yılbaşılar nostaljik geyiğine kapılmadan çocuklarımın gelecekle ilgili ütopyaları neler olduğunu öğrenmeye çalışacağım.

       Bugün yılın son günü. Ne borçlarım ne alacaklarım ne de hayal kırıklıklarım bu gün ben evimde ailemle bahtiyarım cümlesiyle fazla uzatmadan “günün anlam ve önemini bildiren” konuşmamı tamamlayıp çocuklarımı dinleyeceğim. 2015 ve gelecek tüm yeni yıllar onların. Uzun uzadıya konuşarak yerine kendileri ve dünya insanlığı için ne düşündüklerini 5 şer dakikada ayakta ifade etmeleri yönünde cesaretlendirip, 5 dakikasını dolduramayanlara “sofraya hizmet” yaptırımları uygulayacağım. Kendimi de konuşmacının konuşmasına müdahale ettiğim her an için temizlik ve bulaşık yıkama yaptırımlarıyla cezalandıracağım.

       Bu gün yılın son günü. Akşam sofrasındaki konuşmamı kısa tuttuğum gibi yılın son günü yazısını da kısa tutmalı. Daha önceden bu gün için alınmış üç kitap hediye paketi yaptırılmalı. Yılbaşı akşam yemeği alışverişi ve hazırlıklarına koyulmalı. Bursa ilinde Ağabeyim Gürsel Özkan yanında kış günlerini geçiren annem Leman Özkan aranıp hal hatır sorulup “işte geldik gidiyok şen ola Halep şehri şen ola 2015 yılı hayırlara vesile ola” özlü sözü ile yeni yılı kutlanacak.

       Evet, yılın son günü. 2015 yılının işçi sınıfı ve dünya halklarına emek, özgürlük ve barış mücadelesinde daha başarılı günleri getirmesi dileği ile mutlu ve sağlıklı yeni yıllar diler yılın son günü yazısını Usta’nın “Bugün Pazar” şiiri ile noktalarım.
 
 
Bugün pazar. 
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. 
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün 
bu kadar benden uzak 
bu kadar mavi 
bu kadar geniş olduğuna şaşarak 
kımıldamadan durdum. 
Sonra saygıyla toprağa oturdum, 
dayadım sırtımı duvara. 
Bu anda ne düşmek dalgalara, 
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. 
Toprak, güneş ve ben... 
Bahtiyarım...