Söyle bir geriye doğru bakıyorum da meslek hayatımda en çok görüştüğüm, en fazla röportaj yaptığım devlet adamı Rauf Denktaş olmuş. Türkiye’yi yönetenler tarafından Amerikan dayatmalarını kabul etmesi için yine çok sıkıştırıldığı zaman, dostum Ali Baykan, bir afiş hazırlamış ve bir maçta açtırmıştı. Bütün tribünler, afişteki sloganı hançerelerini yırtarcasına bağırmış, “Kahraman Denktaş, seninleyiz” demişti. Sonra bu sloganı bütün Türkiye benimsedi. 
Denktaş için en doğru sözlerden birini Genelkurmay Başkanı Necdet Özel söyledi: 
“Ömrünü Kıbrıs Türk’ünün onurlu mücadelesine adamış ve bu uğurda birçok güçlüğe göğüs gererek KKTC’nin kuruluşunu gerçekleştirmiş, daima Anavatan olarak dilinden düşürmediği Türkiye’ye samimi ve gönülden bağlılığı ile bugünün ve geleceğin nesillerine ışık tutmuş, örnek olmuş, gerçek bir Türk milliyetçisini kaybettik.” 
Biz de tek kelimeyle söylemek gerekirse şöyle diyebiliriz: 
O da tıpkı Atatürk gibi bir bozkurttu. Yol göstericiydi. Kurucusu olduğu, KKTC’nin kuruluşunu sağlayan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın amblemi de bozkurttu. 

***

Bağımsızlık, Atatürk gibi onun da temel karakteriydi. 
2003 yılında, “Yıllar önce yaptığımız görüşmemizde o dönem üzerinizde 4’lü zirve, 9’lu zirve gibi baskılar yapılıyordu. Özal’ın baskıları vardı, onları kast ederek ‘Bunları nasıl aşacaksınız?’ diye sorduğumda, ‘direneceğiz’ demiştiniz. Şimdi de benzer dayatmalar yapılıyor. Bundan sonra ne yapacaksınız?” diye sorduğumda, “Direndik işte! Baskılar karşısında direnişten başka çare yoktur. Yine direneceğiz” diye cevap vermişti. 
2004 yılındaki görüşmemizde ise siyasi vasiyetini sormuştum:
-Sayın Denktaş, siz bir devlet kuran devlet adamısınız. Her anınız, bu devleti yaşatmak için geçiyor. Atatürk de bir devlet kurucusuydu ve ona sağlığında sorulan bir soruyu size sormak istiyorum.. Hani, Atatürk’ün “Sovyetler Birliği bugün komşumuzdur, dostumuzdur, müttefikimizdir” diye başlayıp Türk dünyası ile köprüler kurmamız gerektiğini söylemesine vesile olan soru... Bu soruyu soran, dönemin Milli Türk Talebe Birliği Başkanı Dr. Zeki Butur’dur. Atatürk’e, “İstikbaldeki Türk devlet adamlarına ve Türk gençliğine vereceğiniz bir siyasi hedef, siyasi bir vasiyet var mıdır” diye sormuştur. Allah uzun ömürler versin ama, tarihe bu konuda bir kayıt düşsün diye aynı soruyu size soruyorum. Siz, önümüzdeki dönemde hem Türkiye’deki hem KKTC’deki devlet adamlarına ve Türk gençliğine nasıl bir siyasi hedef, siyasi bir vasiyet bırakıyorsunuz?
Denktaş, gözleri yaşararak şöyle cevap vermişti: 
-Efendim, bir insan topluluğunun erişebileceği en yüksek mertebe, egemenliği kavramasıdır, devletini kurmasıdır. Kıbrıs Türkleri, Anavatanlarının da yardımı ve desteğiyle, bu mertebeye ulaşmışlardır. Ve kader beni, bu mücadelede görev başında tutmuştur. Benim vasiyetim... Gençliğe... Egemenliğinizden vazgeçtiğiniz an, siz azınlık statüsünü kabul etmiş olursunuz. Devletinize sahip çıkmadığınız an devletsiz kalırsınız. Rum toplumu içinde, onların idaresinde küçük bir topluluk olursunuz. Bunları bilerek yaşayınız. İç sıkıntılar sebebiyle devletinden vazgeçmiş bir topluluk dünyada görülmemiştir. Bugün, Filistin gençliğinin bizim mertebemize ulaşmak için, egemen bir devlet sahibi olabilmek için katlandığı mücadeleye bir bakınız. İsrail’in devletinden yoksun bırakılmamak için katlandığı mücadeleyi gözünüzün önünde tutunuz. Ve Allah’a şükrediniz ki, Türkiye sayesinde, Anavatan sayesinde devlete kavuştunuz, egemenliğe kavuştunuz. Bunun bedeli yoktur. AB’ye girme ümidiyle egemenliğin terk edilmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Bunları bilmemizde fayda vardır. 

***

Denktaş, sorunun diğer bölümü için de şöyle demişti: 
-Özür dilerim; Türk devlet adamlarına mesaj verecek duruma geldiğimi zannetmiyorum. Ama Türk devlet adamlarının, Amerikan, İngiliz ve Avrupa devlet adamlarına, “Kıbrıs Türkleri’ne 40 yıldır yapmış olduğunuz haksızlığı artık sona erdirin, bize eşit muamele yapın”, Rum idaresine, de “Kıbrıs Türkleri’nin meşru hükümeti olamazsınız, olmayacaksınız. Kıbrıs meselesi budur. Bu iddiadan artık vazgeçin” demelerini istiyorum... Bunu yaptıkları takdirde Kıbrıs meselesinin çözülmesi için kapılar açılır.
Allah rahmet eylesin.