Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Moğolistan gezisi sırasında, “2005 yılına kadar açık arazide hiçbir koruma unsuru olmaksızın duran Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarının, 2005 yılında Başbakan Erdoğan’ın bölgeye yaptığı ziyaretin ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin koruması altına alındığını” iddia etti ve “Asıl milliyetçilik budur.” dedi.
***
Peki Ömer Çelik doğru mu söylüyor? Önce 9 Ocak 1999 tarihli Aksiyon dergisinde Yalçın Salay imzası ile yayınlanan “Orhun kitabeleri kurtarılıyor” başlıklı haberden bir bölüm vereyim:
“Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1995 yılında Moğolistan’ı ziyareti sırasında Orhun Anıtları’nın korunması, restore edilmesi, bir müzede teşhir edilmesi, bu yerlerin turizme açılması konuları gündeme gelmiş ve iki ülke arasında işbirliği için şifahi mutabakat sağlanmıştı. Ardından bu görevin TİKA’ya verilmesiyle 1995 yılı sonuna doğru Türk ve Moğol çalışma gruplarınca teknik düzeyde bir protokol hazırlandı. Buna göre anıtların topografik haritalarının çıkartılması, korunma sahalarının tespit edilmesi, arkeolojik kazılar ve restorasyon, müze kompleksinin inşaatı, atlas ve dokümanter filmler hazırlanması karara bağlandı. Proje için ayrılan bütçe ise yaklaşık 20 milyon dolar. Kazı ve restorasyon faaliyetlerinin yürütülmesi için anıtlar yakınında bir bölgede barınma ve konaklama işlevi görecek bir merkezin inşaatının temelleri atılmış durumda.”
Neymiş gerçek?
Bir bilgi daha ilave edeyim. 1993 yılında, Çankaya Köşkü’ndeki kabulü sırasında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, “Orhun Anıtları’nın tıpkı yapımının Çankaya Köşkü bahçesine de dikilmesi” önerisinde bulunmuştum.. Demirel, konuyla ilgileneceğini, anıtların yerinde korunma altına alınması gerektiğini söylemişti.
***
Konuyu daha önce Tayyip Erdoğan da aynen Ömer Çelik gibi gündeme getirmişti. Hatta Belediye Başkanı MHP’li olan Fethiye’de, 2011 seçimlerinden önce, “Orhun Anıtları’nın bulunduğu yere yol yaptırdık” deme ihtiyacı hissetmişti! Biz de, “Türk adının kullanıldığı ilk yazılı belge olarak bilinen Orhun Anıtları’na yol yaptıran Tayyip Erdoğan, Türk Milleti’ne, Türk Anayasası’ndan Türk adının çıkarılması için niçin bunca çaba gösterdiğini, Türk kimliğini silip yerine niçin Türkiye kimliği getirmeye çalıştığını anlatmıyor? Hem sonra o anıtlarda ne yazıyor; Tayyip Erdoğan ne yapıyor, bunu da hatırlatmak gerekmez mi?” diye sormuştuk..
Bakınız Bilge Kağan ne diyor o anıtlarda:
“Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım…
Türk Milleti’nin beyleri, sözlerimi işitin! Birliğini korursan yurduna sahip olacağını, yanılırsan öleceğini buraya yazdım.
Türk Beyleri, millet, işitin!
Üstte gök basmasa, altta yağız yer delinmese, Türk Milleti, senin ilini ve töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti! Ökün (düşün, atandan örnek al) ve kendine dön!”
Peki bugün Türk Milleti’nin ilini (devletini) ve töresini (hukukunu), açılım adı altında kim bozmaya çalışıyor? Türk adını, Türk şanını Anayasa ve yasalardan çıkarmaya kim çalışıyor?
***
Üstelik Bilge Kağan, “Bumin Kağan’dan bir süre sonra, milletin başına bilgisiz kağan oturmuş. Kötü kağan oturmuş, veziri de bilgisizmiş, Çin budunu aldatıcı ve kandırıcı olduğu, kardeşi ağabeye düşürdüğü için, beğle budunu çekiştirdiği için, Türk budunu, illediği ilini elden çıkarmış, kağanladığı kağanını yitirivermiş. Beğ olacak erler Çin budununa kul oldu, kadın olacak kızlar Çin budununa odalık oldu. Türk beğleri Türk adını attı. Çinli beğler gibi Çin adını tutarak, Çin kağanına kapıldı. Elli yıl işini gücünü onlara verdi” uyarısında da bulunuyordu.
50-60 yıldır ve bugün Amerikan kağanına işini gücünü veren kimdir peki?