İktidarın başı “Bize Apo ile, PKK ile masaya oturdu diyen şerefsizdir”

diyor ama beri yanda eşkıyabaşını Türk Milletine yutturma yolunda yoğun bir faaliyet var!..

“Bize görüştü diyen şerefsizdir” diyen Başbakan’a bağlı birimlerin temasları saklanmıyor..

TÜSİAD’ın başındaki nöbetçi kadının, PKK ağzı ile demeçleri dikkat çekiyor..

Sermaye ağalarının yönlendirdiği matbuatın, “Apo üzerinden barış gelecek(!)” kampanyaları dikkat çekiyor...

Aysel Tuğluk adlı kadının misyonu bellidir.. Apo’nun Türkiye’ye getirilmesi ile, O’nun sözcüsü olarak devreye girmiştir.. Devam eden rolü bu.. Gene İmralı’ya (bir senaryo çerçevesinde) gitti geldi..

Türk basını sayesinde Türk Milletine “gazladığı” Apo taktik-demecinde balans ayarları vardı!.. Apo diyormuş ki; “Kalıcı barış için ısrarım ve çabam

sürecek. Ancak devlet ve hükümetin yaklaşımı da belirleyicidir.” 

Yani?!. “Benim dediklerimi yapın, hemen anlaşalım..” Dediği bu..

Apo’nun dediği belli, özerklik..!

Özerklik dediğinde şöyle dayatıyor...

Siyasi Boyutu: Bu boyutta bir meclis olur. Ya da halkın bir kongresi olur. Bu kongre demokratik toplum kongresidir. Bu kongrenin bir de yürütmesi olur.

Hukuki Boyutu: Demokratik Özerklik projesinin hukuki statüsünü ifade eder. Katalanlar bunu ‘status’ olarak ifade ediyorlar. Kürtlerin statüsü Anayasa ve yasalara yansıtılır. Yasalarla demokratik özerkliğin çerçevesi, içeriği belirlenir.

Ekonomik Boyutu: Barajlar, yeraltı yerüstü kaynaklarına ilişkin bir politikası olur. Kendi ekonomik sistemimizi

kurabiliriz.

Kültürel Boyutu: Kültürel boyut daha çok dili, anadilde eğitimi, tarih ve sanatı kapsar. Demokratik ulusun dil politikası nasıl olmalıdır, bunlar tartışılmalıdır.

Öz Savunma Boyutu: Toplum burada kendi öz savunmasını kurar. Mesela

askeriyede yer alacaklar mı, bunlar tartışılır. Korucular nasıl lağvedilecek, koruculuk meselesi nasıl halledilecek, bunlar tartışılmalıdır.

Diplomasi Boyutu: Bu da Kürtlerin diğer halklarla, toplumlarla olan ilişkilerini ele alır. Komşu çevre ülkeler ve diğer parçadaki Kürtlerle ilişkiler olur.

Tabii bu temel vazgeçilmezlerine,

kendisinin serbest bırakılmasını da

ekleyeceksiniz...

Devlet birimleri ile görüşen Apo’dan aldığı mesajlarla dönen Aysel Tuğluk, “Barışa yakınız, daha yakınız” demiş..

Apo’nın “barışı” belli.. Bu yakınlık, neye dayalı bir yakınlık!?.

Apo, Aysel Tuğluk’la gönderdiği mesajında, “Bu süreç heba edilmemeli” tembihinde bulunmuş!..

“Heba edilmemesi gereken süreç” Abdullah Öcalan’ın serbest kalması ile devam edecek mi?!

Malum odaklar, Apo’nun serbest bırakılması ile ilgili kampanyaları TV ekranlarından başlattılar. PKK yanlısı dayatmalar devletin içerisinden gelmeye yaklaşık on beş yıldır devam ediyor.. Üstelik bu “görüşlere kaynak olarak” devletin istihbarat biriminde görev alan önemli isimler ortaya atılıyor!..

Global oyunun şekillendirdiği coğrafyada kaybeden bellidir...

Onlar şehitliklerde yatıyorlar...

Huzursuz bir ruh aleminde!..



- - - -