Yapılan seçimlerin ortaya koyduğu sonucu göre halk iktidar partisini onaylamış ve tek başına iktidarının devamından yana irade koymuştur. İktidarın milletin verdiği yetkiyi milletin ve memleketin hayrına kullanmasını diliyoruz.

 AKP bundan önceki iki genel seçimi de açık ara kazanmış bir parti olarak 12 Haziran seçimlerine 8 yılın iktidar yorgunluğu içinde girdi. AKP’nin bu şartlar altında 12 Haziran seçimlerinde de her iki yurttaştan birisinin oyunu alması zaferdir. Bu gerçeğin farkında ve seçim sürecinde sahada birisi olarak 12 Haziran seçimlerinin irdelenmeye ve anlaşılmaya muhtaç yönleri olduğunun altını çizmek gerekir.

12 Haziran seçimleri sırasında -en azından Ankara 2. bölgede- AKP’nin milletvekili adayları sahada yok denecek kadar az etkindiler. Esnaf dükkânlarında, imalathanelerde, mağazalarda, pazarlarda AKP milletvekilleri adeta yoktu. Kampanya sürecinde Başbakan Erdoğan ve AKP milletvekili adayları daha çok televizyonları kullandılar.

İktidarın sorunlu icraatları

Seçim sürecinde malum gazete ve televizyonlardaki köşe yazarları, tartışmacılar, stratejisiler, moderatörler, kamuoyu araştırmacıları AKP propagandası yapan programların altına imza attılar.

Yine 12 Haziran’daki seçim sırasında bakan ayakkabısının tozunu alan, AKP adına esnaf gezileri yapan valiler çıktı. AKP döneminde resmen devletin ayağa düştüğü bile görüldü.

Simav depreminin yaralarını sarmak için gönderilen malzemelerin AKP’nin seçim otobüsleriyle dağıtıldığı medyaya düştü. Gıda yardımları, yüz gramlık kahveler her türden vaatler ve yönlendirmeler yaşandı. Bütün bunlar AKP’nin başarısını açıklayacak türden şeylerin olmadığı da ortadadır.

Başbakan Erdoğan’ın demokrasi karnesinin sorunlu olması da AKP’nin oy oranı üzerinde etkili olmamıştır. Taraf olmayanların “bertaraf” edileceği tehdidine, taslağına oy vermeyenlerin “darbeci” olarak ilan edilmesine, muhalif yayın yapan gazetelerin “alınmaması” direktiflerinin bizzat Başbakan Erdoğan’a ait olmasına rağmen AKP oyları bunlardan etkilenmemiştir.

AKP’nin oylarını ekonomik durum da etkilememiştir. Bilindiği gibi iktidarın ekonomik uygulamaları söylenenin aksine sorunludur. Bugün Türkiye’de on milyonun üzerinde yeşil kartlı var. (Hiçbir geliri olmayan insana yeşil kart veriliyor). Diplomalı işsizler rekorunu Erdoğan hükümeti elinde tutuyor. Borçlanan insan ile kredi kartlarıyla yaşamak zorunda bırakılan insan sayısı bakımından kırılması zor rekoru da Erdoğan hükümetleri elinde tutuyor.

Şifre ve kopya iddialarıyla gençlerin geleceği konusunda kaygı duymalarına da onlar sebep olmuştu. Türkiye’nin bugün iç ve dış borç toplamı cumhuriyet tarihi boyunca yapılan borcun iki katına ulaşmıştır. Terörün gemiyi azıya alması, Öcalan ile İmralı’da yapılan görüşmeler, Habur vakası ve nihayetinde bölünmenin eşiğine gelen Türkiye de Erdoğan’ın eseri. Bir kalemde 170 milletvekilinin üzerine çizme hatta milletvekili devir hızını elinde tutma rekoru da Erdoğan’a aittir. Yaşanan gerçeklere rağmen AKP, her 2 kişiden birinin oyunu almıştır.

Bütün bunlar bir gerçektir. Ancak bütün bu olup bitenler AKP’nin aldığı yüzde 50’lik oyu açıklamaya yetmiyor. AKP’nin Türkiye’nin toplumsal yapısını iyi analiz ettiği görülüyor. Karşılığı olan strateji, araç ve yöntemlerle çalıştığı da anlaşılıyor. Gönlünü MHP’ye vermiş olduğu söyleyen birçok insanın aklını kullanarak AKP’ye oy verdiğini söylemesi de bu bağlamda dikkate alınması gereken bir uyarı olsa gerek.