İktidar Partisi’nin İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’yu çok seviyorum. Hiç tanımıyorum, karşılaşmadım bile ama seviyorum, çünkü hiç çekinmeden, lafını eğip bükmeden, partisinin bazı konularda nasıl düşündüğünü söylüyor.

Örneğin bir süre önce “Çok şükür Ak Parti sayesinde Türk olmaktan kurtulduk” demişti. Bir zihniyet ve bir niyet daha güzel nasıl anlatılır ki?

Bu sözleri eleştiren çok oldu, ben de dâhil, ama ardından yapılan anketlerde AKP’nin oyunun yüzde 53’lere çıktığını gördük. Meğer “Türk olmaktan kurtulduğuna sevinen” ne çok kişi varmış, öğrenmiş oluyoruz. Aziz Babuşçu, benim defalarca dile getirdiğim, ama maskeli liberallerin anlamamakta direndiği bir konuyu da çok özlü biçimde anlatmış hafta sonunda katıldığı bir konferansta.

Babuşçu şöyle diyor: 10 yıllık iktidar dönemimizde şu ya da bu şekilde bizimle paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. Çünkü bu geçtiğimiz 10 yıl içinde, bir tasfiye süreci ve bir özgürlük, hukuk, adalet söylemi etrafında yaptıklarımıza paydaşlar vardı. Onlar da şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi hazmedemeseler de; diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak. Onun için işimiz çok daha zor.”

AKP İl Başkanı ne kadar güzel ve özlü biçimde dile getirmiş gerçeği. Diyor ki “Siz çıkarınız için bizi desteklediniz, sağ olun var olun. Artık tramvaydan inme vaktimiz geldi. Üzülmeyin ama, biz sizin sandığınız gibi değiliz, bu nedenle artık birlikte olamayız.” İşin tam özeti şudur; “Sizin son kullanma tarihiniz geldi de geçiyor bile.”

Teşekkürler Aziz Babuşçu. Kaç yıldır anlatmaya çalıştığımı bir tokat gibi çarptınız bu maskelilerin suratına.

O partide ne işiniz var o zaman?

CHP Adana Milletvekili Turgay Develi açmış ağzını yummuş gözünü. Kendine göre “özeleştiri” yapmış aslında. Neymiş, partisi halktan kopmuş, toplumdan kopuk partilerin başarı şansı yokmuş.

CHP yıllarca laiklik peşinde koşmuş, baş örtüsü ile mücadele etmiş, yanlış yapmış.

Bu milletvekiline göre CHP sosyete partisi olmuş, cami cemaatinden korkmuş.

Güzel de, madem CHP bu kadar kötü durumda, bu milletvekili neden hâlâ o partide kalmak için çabalıyor?

Ayrıca özeleştiri de olsa, kendi partisine yönelik çok ağır bir haksızlık var. CHP’lilerin dinlerine çok saygılı olduğunu, büyük çoğunluğunun ibadetlerini yerine getirdiğini ama bunu yaparken dini siyasete alet etmediğini, laikliği savunduğunu, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı olduğunu ama bunun asla din düşmanlığı olmadığını bilmiyor mu?

Ayrıca madem partisi bu kadar yanlış yapmış, dine sırtını dönmüş, elini tutan mı var, gidip cami cami dolaşarak, halka bu yanlışlığı anlatır. Muhtemelen bu milletvekili sözlerini iyi niyetle söylediğini, CHP’nin bu eleştirilere açık olması gerektiğini anlatacaktır bu eleştirilerim karşısında.

Kim bilir, belki de öyledir. Ama sözlerinin hangi gazetede, üstelik manşette yayınlandığına bakınca yaptığının ne anlama geldiğini anlayacağını sanıyorum.


Türkish Republic diye bir yarışmacı

Dünya Medeniyetler Kraliçesi seçimi var. 17 ülkeden 18 genç kız yarışıyormuş. Güzellik yarışmaları her yıl defalarca çeşitli adlar altında yapılır. Bu da bunlardan biri.

Ama merak ettiğim iki nokta var. Birincisi, ilk kez bir güzellik yarışmasında Türk güzelinin üzerinde Miss Turkey yani Bayan Türkiye yerine Miss Turkish Republic yani Bayan Türkiye Cumhuriyeti yazıyor. Demek ki “Türk” demeye utanmış ve çekinmiş organizatörler. Malum, yarışma Diyarbakır’da yapılacak.

İkincisi ise yine ilk kez bir ülkeden iki yarışmacı var. “Türkiye Cumhuriyeti’nden” bir kızımızla “Miss Diyarbakır” katılıyor bu yarışmaya. “Aynı ülkeden iki güzel” belki de yanlış bir tanımlama. Yarışmada sanki Diyarbakır ayrı bir ülke gibi sunulmuş oluyor çünkü.

Kızamık aşısı

Suriye’den gelen salgın hastalıklara karşı güney illerinde çocuklara kızamık ve su çiçeği aşıları yapıldığını yazmıştım dün. Aslında “mevsimi olmamasına rağmen” İstanbul’da (muhtemelen başka illerde de) hızlı bir aşı kampanyası başlamış. Buralara kadar geldi demek ki salgın.


GÜNÜN SÖZÜ

Başbakan, “Yeni bir ilkbahara hamdolsun hep birlikte ulaştık” demiş. Toplumu karpuz gibi ikiye ayıran politikalara rağmen ilkbahara bir bütün olarak girebildiğimiz için hakikaten şükretmeliyiz! (Gani Yıldız)