Yerli ve yabancı Şer Güçler İttifakı işbaşında. Çağdaş haşhaşiler örgütü bir çıkarcılar koalisyonudur.  
Ortak özellikleri: makam servet şehvet düşkünü yalancı çıkarcı olmaları.
Koalisyonda; İslamcılar yanında Orient club üyesi, Mason, Rotaryen, lions, Ateist, Dinlerarası diyalogcu, cemaatçi, tarikatçı, Bilderbergci, CFR’li, Siyonist, İllümunateci, sosyalist, materyalist, ülkücü, muhafazakar, demokrat var. Onları TV ekranlarında, gazete sayfalarında görürsünüz. Onlar mutlu mu mutlular. Gurur, kibir yüzlerinde. Pişkince arsızca.
 
Haşhaşilerce; toplumu bin yıldır ayakta tutan bütün ortak değerler, paramparça ediliyor.
 
Her konuda; Ya halkımız ya Milletimiz diyorlar. Hangi milletten oldukları belli ama açıkça söyleme cesaretinden yoksunlar. Tarihi fırsatı yakalamışlar, kin, öfke ve hınçla saldırıyorlar. Sinsice tuzak kuruyorlar. Dinliyorlar, takip ediyorlar, iftiranın belgelerini düzenliyorlar.
 
Bilinçaltlarındaki aşağılık komplekslerini tatmin içinde yalakalık yapanları taltif ediyorlar.
 
Kötülüğü; insanlarımıza yapıyorlar. İnsanlarımızı bizden olan olmayan diye ayırdılar.
Kötülüğü; siyasete yapıyorlar. Robotlaşmış biat eden etmeyen diye ayırdılar.
Kötülüğü; medyaya yapıyorlar. Yandaş, candaş diye ayırdılar.
Kötülüğü; ticarete yapıyorlar. Yeşil olan-olmayan diye ayırdılar.
Kötülüğü; din e yapıyorlar. Dindar insanların inancını ya bu, ya da değil diye ayırdılar.
Kötülüğü; kızlara, kadınlara yapıyorlar. Kadınları türbanlı- türbansız diye ayırdılar.
Kötülüğü; eğitime yapıyorlar. Okulları, dershaneleri ayırdılar.
Kötülüğü; bürokrasiye yapıyorlar. Yeteneksizleri takdir ve taltif ediyorlar.
Kötülüğü; kardeşliğe yapıyorlar. Toplum Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrışmaya başladı.
Kötülüğü; adalete yapıyorlar. Hakim-savcıları ayırdılar.
Kötülüğü; Orduya yapıyorlar. Darbeci ordu, cuntacı ordu, millete ihanet eden ordu, katil ordu diyorlar. Orduya yakıştırılmayan, hiçbir kötü sıfat kalmadı. Türk milletini nerdeyse ordusuna düşman haline getirmeye çalışılıyor. Yakışır mı buna izin vermek, buna göz yummak. İşbirlikçi yıkıcı medyaya kimse bir şey demiyor. Asker bizim, ordu bizim.
Kötülüğü; polise yapıyorlar. Bakın medyaya, yazılan kitaplara. Birçok sıfatlar takıldı polise. Nerdeyse polisimiz kamplara ayrıldı, bölündü, parçalandı, kardeş kardeşe nerdeyse düşman edildi. Yakışır mı bu. Halbuki Polis bizim, devlet bizim, adalet bizim, halkımızın.
Kötülüğü; çocuklara yaptılar. Bakınız yurtlara, pansiyonlara; çocuklar ellerinden alındı, karanlık evlerine, teslim edildi.
 
Nereye kadar gider bu iş?
Yapılan siyaset; bir ülkeyi böylesine nasıl ayrıştırabilir?
Vicdan nasıl bunu kabul edebilir?
Ülkesini böylesine ayrışmış görmekten bir insan nasıl rahat uyuyabilir?
Ülkeyi; korku almış bürümüş, adalete güven kalmamış, gelir uçurumu artmış, işsizlik, yoksulluk, açlık almış başını gidiyor, bunları görmemek midir İslamcı olmak?
 
Herkes; cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, adalet, kardeşlik, mutlu ve huzurlu bir yaşam, geleceğe güven duymak istiyor. Ülkeyi ve çocukların geleceğini tehlikeye atmak değil.
 
Adamlığı; kine öç almaya ben ve ötekiye dökenler, ticarete dökenler ve peşinden körü körüne sürüklenenler, ülkemizi ne hale getirdiğinize bir bakın, elinizi vicdanınıza koyun, vicdanınıza ve geç olmadan bu ayrıştırma siyasetini terk edin.
 
Her kafadan bir sesin çıktığı, herkesin her konuda uzman olduğu bir ortamda gerçeklerin ne olduğu anlaşılabilir mi?
 
Bunun için de; yapılması gereken nedir?
Binlerce yıldır aynı coğrafyada kaynaşan bütünleşen toplumun farklı renklerini, sevgi-saygı-paylaşım-adil yönetimle enerjik hale getirmek gerekir.
 
ABD-İngiltere-Fransa haçlı-şer üçlüsünün insanlığa yaptığı kötülüğe alet olanları, bu topraklar, geçmişte affetmedi, şimdi de gelecekte de affetmeyecek. Biz de affetmeyeceğiz.
 
Çare; aydınlanma ve adam gibi adamlara güvenmekten geçer. Tarih, akıl, bilim böyle diyor. Adam gibi adamları bekleyin!
 
Günün Sözü: Dünya gerçeklerini algılayabilecek yöneticileri, aydınları, siyasetçileri etkili olmayan bir toplum, yabancı güçlerin emireri olanlarca idare edilmeye mahkumdur.