89.yaşını karşılama yazısı olan “Yolun Sonunu Görmek” adlı makalesine “hocaların hocası” Ali İhsan Beyhan şu satırlarla giriş yapmış “Yolun en sonunda kendimi, karanlık, derin, üstü toprakla örtük bir çukura boylu boyunca yatırılmış olarak düşünüyorum. Bir süre sonra nice insanlar gibi kendimi adadığım toprakta unutulacağım olgusunu kabul ediyorum. Benim durumumda olanların ortak yazgısı. Toprağın içinde, siperimdeyim. Dürüstlük, sevgi, saygı, cesaret, iyilik, sorumluluk, adalet, arkadaşlık, barışıklık, akrabalık, et-tırnak gibi yakınlık, sitem, tartışma, kavga, gürültü… Gibi birçok olgular burada olmayacak diyorum. Anılarım o sessiz, dar, kapalı çukurun derinliğinde kaybolup gitmiş. Doğal olarak tekdüzede uzatılmış bedenim değişmeye hazır.”
 
     Evet, bu satırların yazarı bu gün 90 yaşında ve yazmaya üretmeye devam ediyor. Ali İhsan Beyhan benim “koca dayım” olur. Yani dayımın dayısı olur. Dayılarla yeğenler arasındaki bağ coğrafyamızdaki diğer akrabalık ilişkilerinden daha sıkı olduğu gerçekliği toplumca genel kabul gören bir gerçeklik olması sosyoloji ilminin araştırdığı belli başlı konu başlıklarından biridir.
 
    Sevgili aneminde dayısı olan Ali İhsan Beyhan Ankara ilinde uzun yıllar ikamet etmesi hasebiyle “Ankara’daki Büyük Dayımız” olarak aile sohbetlerinde sıkça andığımız, üç beş yılda bir olsa da çeşitli vesilelerle kucaklaşıp, elini öptüğümüz, sıcak sohbetleri arasında aile şeceremizle ilgili bilgileri can kulağıyla dinlediğimiz ve elbette çok sevip, saydığımız bir aile büyüğümüz olarak tüm aile efradının olduğu gibi ben denizinde idolü olan ender insanlardan biridir.
 
    Ali İhsan Beyhan 1923 yılında Bor ilçemizin Bahçeli köyünde doğdu, çok zor şartlarda eğitimine devam etti ve 1940 yılında köyünden ilk kez okuyup öğretmen olan iki kişiden biri oldu. 1944 yılında Isparta Köy Enstitüsünde başladığı öğretmenlik hayatına İvriz Köy Enstitüsü, Niğde Lisesi, Gaziantep Öğretmen okulunda devam etti ve aralarında Mahmut Makal, Fakir Baykurt gibi edebiyatçıların olduğu yüzlerce öğrenci “hocaların hocasının” rahle-i tedrisatından geçti. 
 
   1961 yılında Radyo ile eğitim dalında bilgilendirilmek üzere Amerika’ya gönderilen Ali İhsan Beyhan, yurda dönüşünde Milli Eğitim Bakanlığı Radyo ile Eğitim Merkezini kurulmasında öncülük edip, yöneticilik, senaryo yazarlığı ve denetmenlik görevlerinde bulundu.  
 
   1974 yılında Ankara Öğretmen Okulu ve Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünde öğretim görevlisi ve bölüm başkanı olarak görev yaptıktan sonra 1976 yılında emekli oldu.  Emekliliğini takip eden dört yıl boyunca Köy Kalkınma Kooperatifleri Genel  Merkezinde danışmanlık ve eğitmenlik yapan Ali İhsan Beyhan, 1942 yılından beri Türk Dil Kurumuna üye olup uzun yıllardır Niğde yöresi kültürü üzerindeki araştırmalarını sürdürmekte olan Koca Dayım atasözü ve deyimlerin yanı sıra Niğde yöresi fıkraları, ninni, mani ve ağıtları, türküler, halk oyunları, lakaplar, deyişler, dağlar, obalar ve yöre tarihi üzerine çalışmaları içeren “Yöremizden Çevremizden Deyimler ve Atasözleri” adlı kitabını 1997 yılında Başkent Niğde Vakfının katkılarıyla bastırta bildiğini, titizlikle yıllarını vererek hazırladığı “Yöremiz Çevremizden Öykü ve Notalarıyla Türkülerimiz”, “Yöremiz ve Çevremizde Niğde’nin Gelenek—Görenekleri”, “ Karialılar ve Yerleşim yerleri”, “Kooperatif Kronolojisi”, “Hey Dağlar” ve “Nasrettin Hoca Bu fıkrasında Bize Ne Anlatıyor?” gibi çalışmalarını basılacak duruma getiren Koca Dayım “bir dayı” bulamadığından bu çalışmalarını daha yayınlatamamıştır.
 
    Şehrimiz Niğde’nin çıkılmadık yükseltisini 1940’lı yıllarda bırakmayan Koca Dayım Süphan dağı dâhil ülkemizdeki belli başlı yükseltilerde de tırmanmış ender dağcı yazarlardandır.
 
     Bu gün 90.yaşını İzmir de sevgili eşiyle, çocuklarıyla, yeğeni Mustafa Orhan ve onun eşi Yüksel Orhan’la birlikte 31 Aralık 2012’yi 1 Ocak 2013’e bağlayan gece karşılayacak olan Koca Dayım Ali İhsan Beyhan’a nice, nice sağlıklı mutlu yılar dileklerimi memleketi Niğde den bu yazımla iletirken tüm 3. Kuşak yeğenleri adına hürmetle elerinden öperim. İyi ki varsın  ne mutlu bize “DAYIMIZSIN”