7 Haziran Milletvekilliği seçimlerine yönelik haberler, seçime giren partilerin illerdeki aday listeleri toz dumanından başımızı bir az kaldırdığımızda 2015 1 Mayıs’ına sayılı günler kaldığını görürüz.   

 

        Evet, 2015 1 Mayıs’ına sayılı günler kaldı. Bu 1 Mayıs, işçi sınıfı ve emekçiler, ezilen Kürt halkı, baskı ve inkâr politikalarının muhatabı olan tüm kesimler açısından tarihsel önemdedir. Aslında her 1 Mayıs böyledir. Çünkü o, işçi sınıfıyla egemen güçlerin kendilerini sınadıkları, birbirlerinin nabızlarını ölçtükleri bir gündür. Sonraki günlerin planları buradan alınan nabza göre belirlenir. Boşluklar, güçlü yanlar, öne çıkan dinamikler, geriye çeken iç zayıflıklar o gün alanlarda ortaya çıkan tablonun alt okumaları içinden belirlenir.

 

     Fakat ona atfedilen “tarihsel anlamlar”, bugünkü gibi bıçak sırtı dönemlerde daha fazla önem kazanır, daha fazla böyle olur. Bugünün neden bıçak sırtı bir dönem olduğunun anlaşılması ve 1 Mayıs’ın bu nesnel zemin içerisinden sahiplenilmesi her şeyden önce işçi sınıfı için kaçınılmazdır. 

 

       Ülkemizde bu 1 Mayıs’ı, grev hakkının yasaklanmasıyla karşılıyoruz! Sendikalaşma çabalarının kıyım saldırılarıyla yanıtlanmasının artık rutin bir gerçeğe dönüşmüş olmasıyla…Giderek kitlesel bir kırıma dönüşen iş cinayetlerinin sınıfın bütünü açısından büyüyen bir onur sorunu haline gelmesinin gölgesinde giriyoruz bu 1 Mayıs’a! Soma’da, Ermenek’te, Yalvaç’ta, şantiyelerde, tersanelerde, metal atölyelerinde,… Yüzer yüzer, onar onar katledilen sınıf kardeşlerimizin devasa bir listeye dönüşmüş isimlerinin, hikâyelerinin ağırlığı altında… Bu liste sadece var olan vahşi sömürü cehennemini ifade etmiyor! Kolektif bir duruşla uzamasını engellemediğimiz, bu sömürü çarkına sınıfın çomağını sokmadığımız zaman aslında hemen hepimizin geleceğinin ölümle özdeş olduğunu hatırlatıyor. 

 

       Bu 1 Mayıs’a, var olan kuralsız vahşi sömürü koşullarının en karanlık biçimlerle derinleştirilmesi çabalarıyla giriyoruz. Kuralsızlık, güvencesizlik, esneklik denilen burkacın; yaygınlaşması için yasal bir zemine kavuşturulan taşeronluk ve kiralık işçi bürolarıyla daha bir sıkılaştırılması, bizi ezecek bir düzeye ulaştırılması çabaları ve düzenlemeleriyle karşılıyoruz 2015 1 Mayıs’ını.

 

       Elimizdeki son kırıntı olan kıdem tazminatının gasp edilmesi çabalarının daha pervasızca dile getirilmesiyle… Tüm bunlara kentlerin, yaşam alanlarımızın, doğamızın sermayenin vahşi iştahını doyurmak için talana ve ranta açılmasında vites büyütülecek bir eşikte olduğumuzu eklemeliyiz! 

 

      Savaş bilançolarını andırırcasına katlanan kadın cinayetlerini, bu cinayetlerin arkasındaki toplumsal krizi ve bu krizi her an derinleştiren gerici/saldırgan politikaları... Kirli/karanlık bölgesel politikaların toplumsal ilişkilerde yarattığı gerilimin, patlama dinamiklerinin, yarın hepimizin yaşamlarını cehenneme döndürecek sonuçlarının, tepemizde salınmasıyla giriyoruz bu 1 Mayıs’a!.. 

 

       Kürt halkının Kobane direnişiyle elde ettiği bölgesel prestijin-gücün ezilmesi için IŞİD çetelerini her türlü araçla destekleyen egemen zihniyetin  yarın neler yapabileceğini, hangi kanlı/karanlık planlar kurduğunu bilerek karşılıyoruz bu 1 Mayıs’ı! 

 

      Emperyalist kapitalist güçler arasındaki hegemonya ve güç mücadelesinin bölgedeki gerici ittifaklarıyla birleşerek oluşturdukları cehennemin, yarın daha yakıcı bir soluğa dönüşeceği gerçeğinin giderek büyüyen gölgesiyle… 

 

      Tüm bu saldırıların kapitalistlerin  yaşadığı ekonomik-siyasal-kültürel-ideolojik, kısacası kapsamlı krizle doğrudan ilişkili oldukları açık. Burjuvazinin bu kapsamlı krizi daha vahşi bir saldırganlıkla denetim altında tutmaya çalıştığı ortada. Bizim biriken ve her an çeşitli biçimlerde patlayan ve fakat örgütsüz olduğu için somut bir güce dönüşemeyen öfkemizin yarın zincirinden boşalacağı korkusuyla iç içe geçiyor saldırı hazırlıkları. 

 

       Bıçak sırtı bir dönemin en somut ifadesi, bize karşı hazırlanan iç güvenlik saldırısında somutlaşıyor. Egemenlerin ve emrindeki siyasi iktidarının, azami egemenlik anlayışıyla daha katı bir merkeziyetçiliğe, “tek adam” sultasına doğru ilerleyişi hızlanıyor. 

 

      Tüm tarihsel geri planıyla bıçak sırtı bir dönemin ve bıçak sırtı bir 1 Mayıs’ın bence anlamı; başta İstanbul Taksim Meydanı olmak üzere ülkemizin tüm şehirlerde alanlara çıkarak tüm alanları Taksim 1 Mayıs alanına çevirmekten o baskı yasalarını, saldırı hazırlıklarını boşa çıkaracağımızı bu ısrar içinden göstermekte somutlaşmaktadır!