¤  Dünya kadınlar gününde anaları ağlatan bir AKP görüntüsünden söz etmek istiyorum. Evlatlarını iftiralarla, tertiplerle, sahte belgelerle hapishanelerde çürüten, işsiz bırakan, mağdur eden, acı çektiren, ölümlerine sebep olan, yatağa düşüren, felç eden, eğitimsiz bırakan, yuvalarını yıkan, evlatlarından koparan, iflas ettiren, onurlarını ayaklar altına aldıran  AKP yöneticilerine dünya kadınlar gününde üzerlerine yüklendikleri ağır günahlar sebebiyle ancak ağlamak yakışır!  Size soruyorum Türkiye’yi samansız, otsuz, hayvansız, havasız, huzursuz, güvenliksiz, fabrikasız ve sorunlar içerisinde bırakanların dindarlıklarına hâlâ inanıyor musunuz?
¤  Düzensiz ve çöken yollardan çevre katliamlarına, eğitimin yozlaştırılmasından hukuk sisteminin bozulmasına kadar bir çok konuda beceriksiz AKP yöneticilerinin izlerini görmek artık gizlenemiyor!
¤  295 000 öğretmen işsiz. Anneleri evlatlarıyla acı içerisinde! AKP’nin kurduğu sistem problem üretiyor. Analar tedirgin!  AKP yöneticileri evlatları katledilen Suriye’li kadınların beddualarını henüz algılamadılar.  Onlara bir tavsiyem var, kendilerine seçim anketi değil, Türkiye dahil, dünyanın bir çok İslâm ülkesinde ne şekilde ve ne oranda beddua edildiğine dair anket yaptırsınlar!
¤  11 aydır maaşlarını alamayan 2300 BMC işçisinden 172’sinin yuvası yıkıldı!
¤  Türkiye’de 100 kadından 58’i AKP’nin ileri demokrasisi içerisinde sigortasız!
¤  Sadece 2012 yılında Türkiye’de 210 kadın öldürüldü. AKP döneminde ekonomik kaos, gizli açık işsizlik, ısrafın körüklenmesi, eğitimin çökertilmesi, bunalımlar AKP baskıları nedeniyle kadına gösterilen şiddet %1400 oranında arttı!
¤  Kadın erkek eşitliğinde Türkiye 135 ülke arasında 124. sırada.
¤  Halkının %99’u Müslüman olan Türkiye’de 3 milyon ton domuz eti tüketiliyor !
 
Türk Gençliğine kininizin davacısı olun diye öğüt veren bir başbakan Türkiye’yi ancak kaosa götürür
 
İmam-ı Gazalî, Kimya – yı Saâdet isimli kitabının 267. sayfasında  :  «Akılsızla arkadaşlıkta hiçbir fayda yoktur. Sonunda, kırgınlığa, dargınlığa ve yalnızlığa sebep olur.  Çünkü akılsız bir kimse sana iyilik yapmak istediği zaman, akılsızlıkla senin zararına bir şey yapar da, kendisi de bilmez. Bunun için  demişlerdir «Akılsızdan  uzak olmak, Allah’ü Teala’ya yakın olmaktır.» Akılsızın yüzüne bakmak hatadır. Akılsız, yani ahmak, işlerin hakikatini bilmeyen, anlattığın zaman da anlamayan kimsedir.
 
Bindikleri dalı kesenlerin, havasını soludukları ülkeye, altında yaşadıkları bayrağa, ülkemiz ve milletimiz için canlarını feda eden kahramanlara, şehitlere,   «Türk’üm Türk’üm, Türk’üm» diye haykıran Mevlâna’ya, sevgi sembolu Yunus Emre’ye, İstiklâl Marşı şairi Mehmet Akif’e saygılı olmaları  beklenemez!
 
«Akıllarını kullanmayanların, kendi iradeleriyle hareket edemeyenlerin, başkalarından emir alanların niyetleri, tavırları, icraatları ihlâslı olamaz.
Kötülüğün, hiddetin, nefretin, şiddetin davetcisi, destekçisi ve savunucusu olanlar insanlara zulüm yapmaktan, toplumu bölmekten, devleti işlemez hale getirmekten çekinmezler. Ayakta durmaları ya da varlıklarını sürdürmek için tutundukları dış unsurların, günah kaynaklarının, hırs odaklarının ve düşmanlıkların zaman zaman onları kolayca çaresizliğe düşürdüklerini görürsünüz. Bu durumda onlar dengelerini kaybederler, masum, günahsız insanlara zulüm yağdırırlar, ellerinde bulundurdukları devlet imkânlarını ve yetkilerini kötüye kullanmaktan, suç işlemekten, büyük günahlara girmekten, inanca ters davranışları sergilemekten de çekinmezler.
Bütün bu olumsuzluklarına rağmen kendilerini destekleyen, alkışlayan, umut bağlayan toplulukları çevrelerinde toplamaları ise büyüklerimizin ifadeleriyle deccallık alâmetleridir. »
 
İmam-ı Gazalî, Kimya – yı Saâdet isimli kitabının 262. sayfasında  :  «Kıyamet günü  yedi sınıf kimse Arşın gölgesinde bulunur. O gün kimsenin sığınacağı bir gölge yoktur, diyor ve birinci olarak «Adaletle hükmeden devlet reislerinden» yedincisinde de «Sağ eliyle verdiği sadakayı sol eli bilmeyenlerden» söz ediyor.
İçlerinde kindarlık olanlar, dindar da adaletli de olamazlar!
 
Anayasa’nın 138. Maddesi’ne göre  : «Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.» hükmü ihlâl edilerek günümüzde “karşımda ayağa kalkmadı” denilerek sorgusuz, sualsiz, emir ve talimatlarla koskoca generaller tutuklanmaktadır. Bugün özel yetkili mahkemeler adalet dağıtan müesseseler olmaktan çıkarılmış,  iktidar karşıtlarını ve yakın çevrelerini, vatanseverleri, inançlı insanları sorgulayan, yargılayan, mağdur eden, cezalandıran yandaş kurumlar haline dönüştürülmüştür.
 
Bugünkü iktidar sahiplerinin devlet parasını ya da  imkânlarını fakir fukaraya verirlerken yaptıkları yardımlarını  ne derece kirli ve sürekli bir propagandaya dönüştürdüklerini de ibretle görüyoruz.
 
Emperyalistler tarafından Türkiye ve Suriye’ye karşı psikolojik ve fizikî harp metotları uygulanıyor. AKP yöneticileri stratejik tedbir alma yerine kendilerini uçuruma sürükleyenlerle işbirliği yapma yolunda oldukça kararlılar... «Düşmanı dost, dostu düşman bilmek ise Müslümanlık âlâmetleri değil!»
İmam-ı Gazalî’nin, Kimya – yı Saâdet isimli kitabının 262. sayfasında, Allaü Teâlâ İsa aleyhisselâma vahiy gönderdi : «Eğer göktekilerin ve yerdekilerin ibadetlerini yapsan, sevdiğini benim için sevmedikçe, düşmanını benim için düşman tutmadıkça, hiçbirinin faydası yoktur.»
Ifadesine dikkatlerinizi çekiyorum.  Çoluk çocuk demeden 2  milyon Irak’lı Müslüman’ı insafsızca katleden, tecavüz eden Amerikan askerlerini dost kabul edenler, onlara ülkelerine sağ selim dönmeleri için  : «Irak'ta savaşan ABD'li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.» «We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.»  (Recep Tayyip Erdoğan, The Wall Street Journal, 31 Mart 2003) diye dua edenler asla Müslüman olamazlar... Onları Müslüman kabul ederek kendi kendinizi aldatmayın!
Bayezid-i Bestâmî (K.S.) Hazretleri Peygamberimizin (S.A.) sünnetinden aldığı feyzile sık sık müridlerine şöyle derdi : «Müslüman kardeşinize saygılı olmanızdan  daha kolay ne vardır? Onlara hürmet etmek, haklarını korumak ne güzel haslettir!Müslüman kardeşlerinize kin beslemek, onlara karşı saygısız olmak ne zararlı şeydir! Bu yol hiç kimseye fazilet kapısını açmamış, hiç kimseyi başarıya ulaştırmamıştır.» (Bayezid-i Bestâmî ve İslâm Tasavvufunun özü, Celal YILDIRIM, Sayfa 153)
AKP yöneticileri İslam çizgisinden tamamıyla çıktıkları için emperyalizme yaptıkları Eşbaşkanlık görevleri gereği, koltuk ve iktidarda kalma uğruna, dinlerini feda ederek,  nerede Müslüman varsa, nerede İslamî hassasiyetler yaşanıyorsa, onlarla savaşmayı marifet sayar hâle geldiler.
 
Kudsî hadisde buyuruluyor ki : «Kim benim bir velî kuluma düşmanlık ederse, gerçekten o benimle savaşmak üzere meydana çıkmıştır.» (Buhari, İbni Asakir) (Bayezid-i Bestâmî ve İslâm Tasavvufunun özü, Celal YILDIRIM, Sayfa 87)
 
Kendilerini sallayacak şiddetli manevi ruzgârların yakınlaşmakta olduğunu göremeyenler hırs perdeleri ardında kendilerini güvende hissediyorlar! Ama… ama…
 
Recep Tayyip Erdoğan’ın kaba konuşmaları, hakaretleri, büyüklenmeleri, kendisine oy vermeyen %51’lik kesime gösterdiği tavırlar, milliyetçilik veya  ulusalcılık düşmanlıkları, , dışa bağımlılıkları, Türk Silahlı Kuvvetlerine, kahramanlara, gazetecilere reva gördükleri aşağılamaları ya da baskıları asla hoş karşılanmamalı! Demokratik hukukî tepki esirgenmemeli!
 
Demokratik haklarinı kullanmak için biz parasiz eğitim istiyoruz şeklindeki feryatlarını teröristliklerle suçlayan AKP yoneticileri 700 –800 üniversite öğrencisinin istikballerini aylarca hapishanelerde tutarak söndürüyorlar. Vicdanları çürümüş bir zihniyet size hizmet veremez, aksine zulümle karşınıza çıkarlar.
 
«On şey insanı aşağılık yapar  :
1)    Öfke ve hiddet,
2)    Kin ve nefret,
3)    Büyüklenme,
4)    Zulüm ve haksızlık,
5)    İnat yollu mücadele
6)    Cimrilik
7)    Başkasına ezâ ve cefa etmek
8)    Mü’min kardeşine saygısızlık,
9)    Kötü huy ve fena ahlâk,
10) İnsaf ölçülerini aşmak..
 
Öfke ve hiddet, kanın beyne  hücum etmesini ve bu sebeple şuursuzluğa yol açmasını gerektirir. Kişi kendine hakim olamazsa bu durumda bir kötülük işleyebilir; Bu da kin ve nefretin artmasına kapı açar. İslamî kardeşlik havasına ters düşer. Büyüklenme, başkasını küçümsemeye sebep olur. Böyle olunca  da karşılıklı dostluk, samimiyet ve kaynaşma bağları kopar. Zulüm ve haksızlık, başkasını ezmek, güçsüzleri çiğnemek, kaba kuvveti hâkim kılmak gibi iptidaî (ilkel) kabile anlayışına uygun bir ortam doğurur. İnsan haklarını zedeler, adaletin fazilet havasının önüne bir sed çeker. İnat yollu mücadele, hakkın kaybolmasına, bâtılın üstün gelmesine sebep olur. Cimrilik, ibadet ruhunu, cemaatleşmenin mânasını, dayanışmanın rahmet elini meflûç hâle getirir.
Mü’minlere saygısızlık, Peygamber (S.A.) Efendimizin sünnetine ihanette bulunmayı, Kur’an-ı Kerim’in «mü’minler ancak kardeştirler» beyânını reddetmeyi gerektirir.»
(Bayezid-i Bestâmî ve İslâm Tasavvufunun özü, Celal YILDIRIM, Sayfa 222)
 
Ben binlerce kişinin tercümanı olarak size söyleyeyim : Hukuk dışında gezinen, haksızlıklar ve günahlar içerisinde yüzen, Aziz Türk Milletine, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Mensuplarına, vatanseverlere yaptıkları zulümlerle ayakta kaldıklarını zanneden AKP yöneticilerine, Ayşe’lere, Mustafa’lara, Fatma’lara, Ali’lere çile çektiren AKP’ye destek olanlara,  Ahmet’leri, Mehmet’leri, Hatice’leri, Süleymanları perişan eden AKP’ye oylarını verenlere yapılan beddualar asla sahiplerine hayır getirmeyecek! Bunun Cenab­-ı ALLAH’ın takdiriyle nasıl tecelli edeceğini yakında göreceğiz!
Bin kere tekrarlayacağım : AKP’ye yakınlaşanlar ALLAH’tan  (C.C.) uzaklaşırlar!
 
Ankara, 08.03.2013