Demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından, Müslümanlıktan, ülkeyi gayet iyi yönettiklerinden sık sık bahseden AKP yöneticileri Türkiye’yi dünyaya böyle rezil ettiler! 
Bana yeryüzünde aşağıdaki gibi haberlerle anılıp da iktidarda kalmaya direnen AKP haricinde bir tek hükümet gösterebilir misiniz?
NEW YORK TIMES : "GAZETECİLERİN GÖZALTINA ALINMASINI BİNLERCE KİŞİ PROTESTO ETTİ"
AFP :
 "ERGENEKON'UN GÜVENİLİRLİĞİ AZALDI"
DEUTSCHE WELLE :
 "ULUSLARARASI ÖRGÜTLERDEN ELEŞTİRİ"
HAARETZ :
 "TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ TARTIŞILIYOR"
DER STANDARD :
 "ERGENEKON'U ORTAYA ÇIKARAN GAZETECİLER BİLE GÖZALTINDA"
LE MONDE : "FRANSA, SON GÖZALTILARDAN KAYGILI"
RSF (SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ)  : GAZETECİLERİN GÖZALTINA ALINDIĞI PERŞEMBE GÜNÜNÜ  «KARA PERŞEMBE» OLARAK NİTELEDİ
LOS ANGELES TIMES : «LAİK, MODERN VE ÖRNEK İSLÂM’IN TACI TÜRKIYE’DE, ÜLKE İSLÂM’A DAHA ÇOK YÖNELDİĞİNDEN BERİ KADIN CİNAYETLERİ ORANI YÜZDE 1400 ARTTI
EL ARABİYA : HÜKÜMET ORDUYLA SAVAŞINDA YENİ BİR ZAFER KAZANDI
AFP: HÜKÜMET SON RAUND’DA ORDUYU YENDİ
WALL STREET JOURNAL :  "TÜRKİYE'Yİ KANSIZ BIR İÇ SAVAŞ BÖLÜYOR”
WALL STREET JOURNAL :  "TÜRKİYE'DE DİNÎ VE LAİK ELİTLER SAVAŞIYOR”
BBC, ORTADOĞU ANALİSTİ ROGER HARDY : “TÜRK ORDUSU RAHATSIZLIK VERİCİ KAVŞAKTA!”
NEW YORK TIMES : “SUBAY GÖZALTILARI TÜRKİYE’Yİ TEDİRGİN ETTİ!”
FINANCIAL TIMES  : "TÜRKİYE'NİN YARILMIŞ RUHUYLA İHTILÂF!”
THE WASHINGTON POST :  “BÖYLE GİDERSE TÜRKİYE’YE YAZIK OLACAK!”
LE MONDE : “AKP, BEDAVA KÖMÜR DAĞITIMINI DEVLETLEŞTİRDİ”
THE ECONOMIST : "TÜRKİYE'DE SANAYİ ÇÖKTÜ”
THE TIMES  : BATI’NIN HAYATÎ ÇIKARLARI İÇİN AKP KAPATILMAMALI!
 
Onların anlaştıkları insanlarla anlaşamadıkları insanları kıyaslayın : Anlaştıkları insanlar kan dökücüler, tecavüzcüler, işgalciler, Türkiye’yi ve Müslüman ülkeleri aşağılayanlar, emperyalistler... Anlaşamadıkları  insanlar ise işgalcilere karşı olanlar, masumlar, mağdurlar, vatanseverler ve ülkelerini savunanlar!
 
Bu sebeple Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman subayları ve  vatanseverler, iftiralarla, tertiplerle tutuklanıyorlar.
Takip edilen yanlış ve tehlikeli siyasetin dünyadaki yansımalarından da maalesef ders almadılar!
Bunun için The Economist: gibi dergiler Türk ordusunun değerli komutanları için aşağılayıcı ifadelerle «Generaller Acınacak Halde», «Fransız Le Figaro gazetesi : “AB Türkleri aşağılıyor" iddiası» şeklinde başlık atma noktasına itildiler!
Bunun için «The Wall Street Journal : Türkiye’de kansız bir iç savaş yaşanıyor» tanımlamasını yaptı. İngiliz The Guardian gazetesi de :  «Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği politikaların, Türkiye'nin Avrupalı olmadığını savunanlara bolca malzeme sağladığını yazdı. Ve Recep Tayyip Erdoğan'ı, "kavgacı ve hırçın" olarak» tanımladı.
Bunun için, ABD’nin saygın gazetelerinden Los Angeles Times gazetesi «Türkiye’de askerlerin darbeler döneminin geride kaldığını kabul etmesi gerektiği kadar hükümetin bir kan davası yaklaşımından vazgeçmesi gerektiğini» belirtti.
«Wall Street Journal ise :AKP kırıp döktüklerini bu sefer toplayamayacak» şeklinde açıklama yaptı;
 
Sol eğilimli Taz Gazetesi de «Jürgen Gottschlich imzalı"AKP'nin Zafer Sarhoşluğu"» başlığını taşıyan bir yorum-analiz yayınladı.
 
Newsweek dergisi Türkiye'de gelişmeleri Owen Matthews imzalı "Ordu Yenildi" başlıklı analizinde değerlendirirken "ABD'nin İslamcıları selamlaması" gerektiği argümanını işledi. ABD'li dergi, Türkiye'deki yeni düzeninin "ilk kurban”ının Avrupa olabileceğini de savunduğu analizinde, AKP'nin iktidara geldiğinden bu yana AB üyeliğini reform programlarını, "katı" laikler ve yargıya karşı bir "kalkan" olarak kullandığını savunurken artık AKP'nin "en büyük rakibi olan ordunun,kağıttan kaplan olduğunu" ortaya konulmasından sonra Avrupa projesini daha da ileriye götürmenin artık Erdoğan ve ortakları için fazla bir yararı olmayacağı yorumunu yaptı. (Vatan Gazetesi, 07.03.2010)
 
(07.03.2010 tarihinde gazetelere aksettirildiği şekilde Türk Ordusu’na kağıttan kaplan yakıştırmasını ilk kez şimdi CHP Milletvekili olan Anayasa Profesörü Süheyl Batum değil,Newsweek dergisi yapmıştı. Prof. Dr. Süheyl BATUM’un bu konudaki ifadesinin gazetelere yansıdığı tarihe bakın: Milliyet Gazetesi, 08 Şubat 2011... Halbuki Newsweek dergisi’nde yayınlanış tarihi : 07.03.2010 tarihinden önce. Her ikisinin arasında da hemen hemen bir yıl fark var... Size soruyorum : Bir yıl önce aynı ifadeyi kullananNewsweek dergisi’ne hiç tepki gösteremeyen AKP yetkilileri ve yandaşlar neden bir yıl sonra Prof. Dr. Süheyl BATUM’a tepki gösterdiler? Soruyu bir başka biçimde soralım Prof. Dr. Süheyl BATUM’a tepki gôsterenler neden bir yıl önce Newsweek dergisi’ne aynı tepkiyi gôsteremediler? İşte Tükiye’de sûrdûrûlen siyasetin resmi burada gizli : Sadece bunu iyi okumak gerekiyor!)
 
İtalyan La Stampa gazetesi, «İsrail'de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesine dayandırdığı haberinde kuzey Irak'taki Kürt peşmergelerin emekli İsrail askerleri tarafından eğitildiklerini» iddia etti.
 
Bu  tür manen ve stratejik küçültücü haberlere AKP iktidarı en ufacık bir tepki gösteremedi! Ciddi tedbirler de almadı.
Bu sebeple bütün kurumlar tanınmaz hâle getirildi.
Bu sebeple Suriye düşmanlarıyla işbirliği içerisindeler... Bu sebeple Müslüman katliamı yapan teröristlere madden ve silah vererek destek oluyorlar,  Duyarlılık göstermeden, sorumluluk hissetmeden Suriye Devleti’nin içişlerine müdahale ediyorlar.
 
Türkiye’de demokrasiyi tanınmaz hâle getirenlere bir bakın!
 
Emperyalist ülkeler adına konuşuyorlar...Onlar adına komşu Müslüman ülkelerle savaşı göze aldılar. Bunun için Mehmetçiği, yavrularımızı  ve insanlarımızı feda etme yolundalar. Her şey iktidarda kalmak için ve koltuk uğruna yapılıyor.
Hukuksuzluklarına, adaletsizliklerine, haksızlıklarına da kılıf hazırlamada oldukça mahirler : BOP çerçevesince kadın haklarını genişleteceklerinden «bu sebeple Irak’ta 1 milyon Müslüman hanıma ve çocuğa tecavüz edildi», komşu ülkelere  demokrasi getireceklerinden (bu sebeple Irak 3’e parçalandı, Libya halkı tarihinin en büyük kaosunu yaşıyor», bu ülkelerle Türkiye arasında oluşan sıfır sorundan bahsediyorlar «bunun için Azerbaycan’la, İran’la, Irak’la, Suriye ile kavgalıyız!». Yani AKP¨’li yöneticilerin söylediklerinin hiçbiri gerçek değil... Aksine kan dökerek, kadınları perişan ederek, ağlatarak, ülkeleri paramparça edecek, mezhep kavgalarını kışkırtacak, “geleceğe problem, terör, olay, kin  ve öfke taşıyacak”projelerin içerisindeler. Yani ıslah edici değiller... Huzur bozuculukta, kötülük yaymada oldukça kararlı görünüyorlar. İnsan hayatıyla oynamada öncülük yaptıkları da bütün dünya ülkelerince ibretle izleniyor. Dikkat buyurun : Yeryüzünde çıkardıkları fesadı (karışıklığı, fenalığı), ektikleri kötülükleri Müslüman bir kimlikle sergilemeleri ise kendi kişiliklerine zarar verdiği gibi, İslâm’a ve Müslümanlara bakışı da olumsuz yönde etkiliyor!
 
¤ Bakara Sûresi, 11. âyet :  Onlara; «Yeryüzünde fesat çıkarmayın» denildiği zaman, «Biz ıslâh edicileriz» derler.
¤ Bakara Sûresi, 12 âyet :  Kesin olarak biliniz ki, onlar ancak kötülük yayan bozgunculardır. Lâkin anlamazlar (yani yapmakta oldukları kötülüğü farketmezler.
 
Evet bugünkü halleriyle ülkemize ve dünya Müslümanlarına yaptıkları kötülükleri de ne yazık ki farkedemiyorlar.
 
Müslümanlar onların ellerinden ve dillerinden zarar gördüler!
 
Irak’ta Müslümanlar, Amerikan askerlerine destek olan Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden ve dilinden ezâ-cefâ gördüler, zarara uğradılar, mallarını, mülklerini, sokaklarını, ibadethanelerini, camilerini, okullarını, hayatlarını, namuslarını, şan ve şereflerini kaybettiler!
Halbukî dinimizin bu yönde bize gösterdiği yolu ise İlahî Nizam isimli eserinin 119. sayfasında İmam-ı Gazâli, Peygamberimiz (S.A.) ‘in sözüyle işaret buyurmaktadır :«Müslüman o kimseye denir ki, insanlar onun elinden ve dilinden ezâ-cefâ görmezler, zarara uğramazlar.»
 
ABD askerlerine stratejik, gıda, barınma desteği vererek, Türkiye’de üs kullandırarak Irak’ta 2 milyon Müslüman’ın katledilmesine, 1 milyon Müslüman hanım ve küçük kızların tecavüze uğramalarına, 23 caminin yerle bir edilmesine sebep oldular!
 
Bizim karşımıza İslâmî söylemlerle – dinî enstrümanlarla çıkıyorlar.  Cami yaptırtmak, cami açılışı yapmak, imam hatip liseleri açtırtmak, cemaatçilik,  türban gibi yüzlerce Müslümanların –inananların hoşlarına gidecek bu söylemlerinin arkasında yürüttükleri ALLAH’tan (C.C.) kopukluklarını, Peygamberimize  (S.A.) olan karşıtlıklarını, Kur’an hükümlerine itaatsizliklerini de gizleyerek Müslüman olmayanlarla, Müslüman katliamı yapanlarla omuz omuza yeni yeni Müslüman katliamlarının planlarını yapıyorlar. Yani onlara biz sizdeniz, biz Müslüman değiliz diyerek yaklaşıyorlar. Müslümanlara da biz sizdeniz, Müslümanız, bakın icraatlarımıza... diyerek «camiyle, kuran kursuyla, mollalarla, imam hatip liseleriyle aldatarak» kendilerini Müslüman gibi gösteriyorlar. Yani Müslümanlarla alay ediyorlar.
 
Bunun en bariz örneğini Irak’ta Müslüman katliamı yapan Amerikan askerlerine dua ederek gösterdiler... Bakın 31 Mart 2003 tarihli
The Wall Street Journal’de yer alan Recep Tayyip Erdoğan’ın duasına :  We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible."
Bu duanın Türkçesi : «Irak'ta savaşan ABD'li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.»
Bu ifadeyle 2 milyon Müslüman’ı katledenlerin yeni Müslüman katliamları için en az zayiatla ülkelerine dönmeleri bir arzu, bir istek, bir yakarış, bir dua olarak onların lisanlarında, zihinlerinde şekilleniyor!
09/10.02.1991 tarihli Millî Gazetede Turgut Özal da «bütün tercihlerini Bush'tan yana koymuş ve O'nun başarısı için “DUA” ettiğini açıkça söylemiştir.» şeklinde anılmıştı. Sonradan söylenilenler ise bu duanın temelinde bulunan yakınlaşmanın tersine gelişmeleri, bize göstermişti.
 
Size ve Müslümanlara «ALLAH’a inandık» diyerek kötülük yapıyorlar!
 
Bu onlara göre sizleri aldatma yolu! Bilâl-Habeşî gibi Peygamber (S.A.) dostlarının bulunduğu Şam’da Müslüman kanı akıtanların iflâh olacaklarını ve karanlık hedeflerine ulaşacaklarını mı zannediyorsunuz?
Geçmişte Adnan Menderes de Türk Silahlı Kuvvetlerini sınırlarımızda toplayarak Suriye’ye gözdağı vermeye kalkışmıştı... Akıbeti ne oldu?
Neden bunlardan ders almıyorsunuz?
¤ Bakara Sûresi, 8. âyet :  İnsanlardan bir takımları vardır ki, inanmadıkları halde «Allah’a ve âhiret gününe inandık» derler.
¤ Bakara Sûresi, 9. âyet :  Çünkü onlar (kendi akıllarınca) güya Allah’ı ve mü’minleri aldatırlar.  Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
¤ Bakara Sûresi, 10. âyet :  Onların kalplerinde nifak ve haset hastalığı vardır. Allah da onların bu hastalığınıçoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.
¤ Bakara Sûresi, 11. âyet :  Onlara; «Yeryüzünde fesat çıkarmayın» denildiği zaman, «Biz ıslâh edicileriz» derler.
¤ Bakara Sûresi, 12 âyet :  Kesin olarak biliniz ki, onlar ancak kötülük yayan bozgunculardır. Lâkin anlamazlar (yani yapmakta oldukları kötülüğü farketmezler.)
¤ Bakara Sûresi, 13. âyet : Onlara, insanların iman ettikleri gibi siz de iman ediniz, denildiği vakit «Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz? Derler. Biliniz ki, akılsız ve ahmak olanlar yalnızca kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler)
¤ Bakara Sûresi, 14. âyet :  (Bu münafıklar) mü’minlerle karşılaştıkları vakit «(Biz de) iman ettik » derler. Halbuki kendilerini saptıran şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise «Biz sizinle beraberiz, biz ancak onlarla (mü’minlerle) alay ediyoruz» derler.
 
Cenab-ı ALLAH (C.C.) Kur’an-ı Kerim’de böyle kişilerin hallerini de şöyle ifade ediyor :
¤  Bakara Sûresi, 17. âyet :  Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır;  (artık hiçbir şeyi) görmezler.
 
(......) Manen taşıyamayacaklar için parantez içindekileri de sizin kâlplerinize haval ediyorum.
 
Unutmayın, daha önce bahsettiğim sözlerimi tekrar ediyorum : Benim makam, mevki, çıkar kaygım ve siyasetten beklentilerim yok. ALLAH (C.C.) rızası için kalbimle hissettiklerimi aktarıyorum ve diyorum ki : «Kötülük eken kötülük biçer»
 Paris, 21.07.2012 
Resim :  Üzeyir Lokman ÇAYCI