«Ya Rab seni sevenlerin sevgisini istiyorum» diyemeyenler, ALLAH’ı sevmeyenlerin sevgisine sığınıyorlar!
 
«ABD’nin demokrasi atağıyla (!?) Vietnam Savaşı'nda ölen Vietnamlı sayısı: 5.1 milyon, Amerikalı sayısı ise 58.000 idi.»
Amerika Irak’a da demokrasi getirmek için bomba yağdırarak girdi. Güzel demokrasi gayretleriyle, cici demokrasi vaadleriyle Türkiye’de dindar gençlik yetiştirmek isteyen dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın yüce ilgi ve Emperyalistlere yaptığı  sınırsız yardım ve dualarıyla çoluk çocuk demeden 2 milyon Müslüman katledildi. 23 cami yerle bir edildi. Binlerce Müslüman kadının ırzına geçildi!
Emperyalistlerin petrol sevdası ve bölgeye hakim olma ihtiraslarıyla Irak'taki kanlı işgal, ülke çapında 1 milyon masum sivili sakat bırakarak engelli hale getirdi. Savaş yalnızca engelli insan üretmedi, bütün Irak'ı perişan etti. Geride 2 milyon dul kadın, 6 milyon yetim ve öksüz çocuk bıraktı. Hayvan ve böcek nesli, bitki türleri, tarih, kültür yok edildi. Kuzey Irak'ta Türkmen katliamları ise görmezlikten gelindi. AKP yöneticileri bütün dış Türkleri unuttukları gbi Türkmenleri de unuttular.
BM Mülteciler Komiserliği ise, işgali takiben terk eden Iraklı sayısını ise 4 milyon olarak belirtti.
 
19 Temmuz 2004 tarihli Hürriyet Gazetesi ise Irak’ın savaş sonrası durumunu şu haberle özetledi : «Irak’ın inşa maliyeti 60 milyar dolara çıkıyor»
Savaş sonrası yapılanma sürecine giren Irak’ın, yeniden inşa faaliyetleri toplam maliyetinin 2007 yılına kadar 9 – 60 milyar dolar arasında değişeceğinin tahmin edildiği bildirildi.
Equity International Firması’nın Irak’ı özgurleştirme Operasyonu’nun ortaya çıkabilecek masraflarının tahlilini yaptığı, olumlu ve olumsuz senaryoları değerlendirdiği raporda 2003 malî yılı itibarıyle, Irak’ın yeniden inşa faaliyetlerinin toplam maliyetinin  3,6 milyar dolar, 933 milyon doları da  uluslararası finansman olmak üzere toplam 4 milyar 533 milyon dolar olduğu kaydedildi.
 
Ahhh koltuk hırsı ah! AKP yöneticileri yeri geldi ülkücü, yeri geldi sosyal demokrat gibi görünerek, yeri geldi dindarmış gibi  diller dökerek bizi uyuttular,  Türkmenleri ise dine imana sığmayacak bir biçimde unuttular!
 
Irak halkını düşünenlerin yüksek ahlâk ve seciyeleriyle, insan haklarının gönüllerde tecellisi için yağdırdıkları kimyasal bomba ve silahlarla harap haline dönüştürülen Irak’ın inşa maliyeti 60 milyar dolar olarak açıklanıverdi. Bu paralar fakir fukara, garip gurabanın (?!)ceplerinden çıkacak!
Dünya partisi AKP’nin Türkiye ve insanlık için canlarını feda edebilecek asil yöneticilerinin Irak’ta akan kanlarla tarih yazma ve Saddam Hüseyin’in kafasının koparılması yolunda gösterdikleri seçkin, üstün, tartışılmaz gayretlerinin yansımaları da ülkemizde boy boy kendini gösterdi. Barzani’yle gurur duyacak kalabalıkları peşlerine taktılar, hiç zorluk çekmeden  onları uyurken slogan atacak yüksek hâllere ulaştırdılar : «Türkiye seninle gurur duyuyor!»
Bu sloganların Irak’ı üçe bölen emperyalistlerin istekleri doğrultusunda sinsice gerçekleştirildiğini ise slogan sahipleri hiç farkedemediler.
Irak’a demokrasi geldi mi? Dedim ya üçe boldü. Türkiye’yi de üçe- dörde bölmek istiyorlar! Önce parçala sonra yut taktiğiyle!
 
Milliyetçliliği ayakları altına aldıklarını ilân eden dindar, takva sahibi, türban için diller döken  AKP’li yöneticilerin Türkmenlere ilgisiz kaldıklarını belgeleyen 21 Mart 2010 tarihli bir olayla ilgili Ömer Begoğlu’nun uzun yıllar devam eden Amerikan zulmünü kanıtlayan, anlattıklarına bakın :
«Yengice’de Türkmen vatandaş Suhayip Şuayip Muzal’in sözde tutuklama kararı bulunduğunu belirten Amerikan askerleri Muzal’in alilesine ve kendisine hakarette bulunduktan sonra evini aramaya başladı. Evden 6 bin dolar, 500.000 Irak dinarı ve takılara el koyan askerler Muzal’i evin bir köşesine götürüp elini kolunu bağladıktan sonra ailesinin gözünün önünde öldürdü. Bu sırada polislerin telefon konuşmalarına şahit olan bir vatandaş, bir kişinin öldürüldüğüne dair polislerin birilerine bilgi verdiği belirtildi. Bu alçakça baskının silahsız , suçsuz ve savunmasız bir Türkmen vatandaşına yapılmasını nefretle kınıyoruz ve Irak Hükümetinden konu ile ilgili derhal soruşturma yapılmasını ve araştırma başlatılmasını talep ediyoruz», diyor.
 
30 Nisan 2010 tarihli bir haber : Irak’ın başkenti Bağdat’ın 255 km kuzeyindeki Kerkük’te dün (perşembe) bir Türkmen Doktor kaçırıldı. Kerkük Bağdatyolu semtinde kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan Dr.Haydar Zeynelabidin Kerkük’te Genel Desvelt Hastanesine görev yapmaktaydı.
 
 
Boş verin Türkmenlerle ilgilenmeyi AKP yöneticileri onlara vize engelleri koyarak zulümlerini sürdürdüler
 
Anavatan Türkiye’ye akraba ziyareti amacıyla gitmek isteyen her Türkmen’in yarım asırlık ana vatan Türkiye’ye giriş için çektikleri vize çilesi onları hiç düşündürmedi. Yazıklar olsun!
16 ‎Ekim ‎2005 tarihinde Türkiye’yi yönetenlere aşağıdaki uyarıları yapmıştım. Tabi bunlar bir kulaklarından girdi diğer kulaklarından çıktı. Ama sorunlar ihmallerle, tavizlerle, gafletlerle iyice derinleşti!
1)  Türkiye'yi yönetenlerin tavırları Avrupa'daki vatandaşlarımızı dahi olumsuz yönde etkiliyor. Bu normal mahkeme kararlarına dahi yansıyor.
2) Verilen tavizler Avrupa medyasında Türkiye'yi aşağılayıcı bir şekilde konu ediliyor.
3) Avrupa parlamenterleri Türkiye aleyhtarlığıyla politika yapmaya başladılar.
4) Türkî Cumhuriyetler birer birer işgal ediliyorlar.
5) Telafer'deki Türkmenler katlediliyor. Türkmenlerin bölgeyi terk etmeleri için baskılar akıl almaz boyutlara ulaştı!
 
ABD Türkmen kentini yıkıyor, AKP hükümeti çadır gönderiyor, müdahale akıllarından geçmiyor !
ABD Türkmen kardeşlerimizi öldürüyor. AKP hükümeti başsağlığı mesajı gönderiyor, ilgilenmek  akıllarından geçmiyor !
ABD Türkmen halkını özyurdundan sürüp çıkartıyor. AKP hükümeti battaniyegönderiyor, hassasiyet göstermiyorlar!
 
Demokrasi için canlarını ortaya koyan AKP’li yöneticilerin bu yüce takvasına, yüce suskunluklarına,  ihlaslı yıkımlarına  destek olanlar 3 kez iktidara taşıyarak onların daha çok günah işlemelerinin ve içte ve dışta daha kapsamlı zulüm yapmalarının veya haksızlıklar karşısında çok derin suskunluklara girmelerinin  yollarını açtılar. İslâmı sadece türbanın içine koyanlar İslam’ın diğer akıdelerini, şartlarını, kurallarını, özelliklerini, Peygamberimizin güzelliklerini bir kenara atarak zulümlerle, sınırsızgünahlarla kabire hazırlık yapma yolunu seçtiler. Onlara göre AKP’ye bağlılık uhrevi hayatı düşünmeyi terketmeye değerdi.
 
12 Haziran 2004 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde «Blair de Irak kurbanı» başlıkli bir haber yer aldı. «AP seçiminde Irak Savaşı’na destek verenler oy kaybına uğradı. İngiltere’deki yerel seçimler de Başbakan Blair’in İşçi Partisi üçüncü sıraya geriledi.» Pekiyi Türkiye’de ne oldu? Tam tersi... Bu çöken siyaset kültürüyle, insan uyutan propagandalar karşısında işlevini kaybeden idraklerle Müslüman katliamı, katliama öncülük yapanlar AKP’yi; Türkiye’yi parçalattırma, teröristlerle kucak kucağa görüştürme noktasına getirdi!
Kim ki AKP’yi kararan görüntüsüyle, yozlaşan biçimiyle yorumlayıp eleştiriyorsa, vatanın milletin bütünlüğünü savunuyorsa, insan hayatının çok değerli olduğunu ve ALLAH’ın emirlerini hatırlatıyorsa, insanları sevmenin güzelliğini söylüyorsa, iftiralarla, tertiplerle, devlet gücü ve yargı kullanılarak terrorist damgası vuruldu. Tutuklandı, şan ve şerefi ayaklar altına alındı. Dünyaya rezil edildi, hatta ceza verildi, ölümüne sebep olundu. Yakınları ise sürüm sürum süründürüldü, yataklara düşürüldü. Bu şekilde kararan vicdanların yaptıkları kötülükler yaygınlaştırıldı.
 
Bu arada sergiledikleri yetenekli resimler, görüntüler ve bunların zirvedeki medyalı etkileri Türkiye’deki Müslüman’ım diyen hanımların başlarına sessiz sedasız uzandı. Hiç kimse bunu farketmedi. Ve bir el dünya partisi AKP’nin Türkiye ve insanlık için canlarını feda edebilecek asil yöneticilerinin üstün marifetleriyle AKP’li AKP’siz milyonlarca Müslüman hanımın başlarından başörtülerini indiriverdi. Türk tarihinde olmayacak biçim ve usullerle Müslüman hanımlar bir gün içinde başörtülerini indirdiler ve  yerine rahibe örtüsü türban takarak rahibe görüntüsüyle ortaya çıkıverdiler. Bu ilerde milliyetçiliğe, Türklüğe uzanacak ellerin ve dillerin ilk adımıydı. Bunu sessizce başarmışlardı.
 
Bunlar yetmedi dünya partisi AKP’nin Türkiye ve ALLAH (C.C.)  için canlarını feda edebilecek asil yöneticileri Libya’yı da kalburdan ya da kevgirden geçirmek için üstün yetenek ve azimlerini tereddütsüz sergilediler. Bu kez emperyalistlerin talimat ve telkinleriyle cici demokrasiyi Libya’ya  götürmek için kan akıtmaları gerekiyordu. Bu da Libya çöllerinde şekillendirildi.
Bu kez 70 bin Libyalı katledilirken bir zamanlar kardeşçe kucaklaştıkları elinde Kur’an-ı Kerim bulunan Kaddafi’nin de kafası koparıldı.
Müslüman kıyımına öncülük yapan AKP yöneticilerinin bu yüce takvalarına ve ihlaslı yıkımlarına, insanî çökertmelerine, vefa dolu katliamlarına  yandaşlar nara atarak sevgi gösterisinde bulundular. Millet sizinle gurur duyuyor diye!
 
Dünya partisi AKP’nin Türkiye ve ALLAH  için canlarını feda edebilecek asil yöneticilerinin kan kokusu merakları sürekli ihtirasa dönüştü ve  onları bu defa da Suriye’ye yönlendirdi. Suriye’deki insanlar terörle korkutulacak ve Suriye Cumhurbaşkanının görevini bırakması için hukukî, insanî, ahlakî ve İslamî olmayan her çirkin yol denenerek akın akın Türkiye’ye iltica etmeleri sağlanacaktı. Bu korkutulan kalabalıklar ilerde  İzmir gibi AKP’nin oy alamadığı illere yerleştirilerek seçim malzemesine dönüştürüleceklerdi. Bu yönde teröristler temin edildi, eğitildi, silahlandırıldı, yer ve kimlik kartı verildi, maaş bağlandı, Suriye’li bir Müslüman nasıl öldürülür gibi stratejiler telkin edildi. Bu şekilde Suriye Müslümanlarına ait fabrikalar sökülerek birer birer Türkiye’ye getirtildi. Anne ve babalarından koparılan küçük küçük 12 – 13 yaşlarındaki Müslüman Suriye’li veya Türk kız çocukları kaçılarak para karşılığı Katar Şeyhlerinin kucaklarına oturtuldu
«Bu insanlık suçları ilerde AKP yöneticilerinin mutlaka başlarını ağrıtacak. Kainatın sahibi Cenab-ı ALLAH (C.C)  zulüm sahiplerine mutlaka yaptıklarının karşılıklarını verecektir.» şeklindeki feryatlar ve uyarılar duyulmadı.
Peygamber (S.A.)  dostlarının izleri bulunan bu belde de camiler ve türbeler bombalanacak, küçük çocuklar dahil yaşlıların ve masum insanların canlarına kıyılacaktı. Bu sonu gelmeyen hırslar, dostluğu düşmanlığa çeviren siyasî ihtiraslar, belirsizlikleri körükleyen yüksek frekansta demeçler Türkiye’yi karanlığa sürüklerken, kendilerine söylenilen sözler, nasihatler, uyarılar onlara tesir etmeyecekti. Kur’an ve Peygamber ise hayatlarından tamamen çıkarılacaktı. Devlet Başkanlığı hayalleri, Cumhurbaşkanlığı hülyaları, eyalet rüyaları, iktidarda kalma maceraları onlara karanlıkta uçurtma uçuran çocuklar gibi uçurumlara kanatsız sürüklendiklerini farkettirmeyecekti.
 
Görülüyor ki, bu kez film uzun sürmeyecek... Kendi kendilerini Müslüman olmakla aldatanlar da dahil, düşmanlığa rehberlik yapanları, kardeşliğe kurşun sıkanları, Türkiye’yi toz duman içerisinde bırakanları, Milleti belirsizliğe sürükleyenleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine, kahramanlara çamur atanları, vatanseverlere zulüm yapanları, milliyetçiliği ya da ulusalcılığı ayaklarının altlarına alanları hüsrana uğratacak!
Maceracı AKP yöneticileri ve İslâm çizgisinden çıkan yandaşlar bu günahların altlarından zor kalkacaklardır.
Biliyoruz ki uzaktan ve kâlpleriyle görenlere kulak vermemenin hesabı ise oldukça ağır olacak!
İlahî Nizam isimli eserinin 119. sayfasında İmam-ı Gazâli  Peygamberimiz (S.A.) ‘in bir sözünü nakleder : «Müslüman o kimseye denir ki, insanlar onun elinden ve dilinden ezâ-cefâ görmezler, zarara uğramazlar.»
Ama AKP yöneticileri binlerce icraatlarıyla  insanlara zarar vermek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Onların içinde ALLAH(C.C.) korkusu yok, makam, koltuk , para ve Amerika sevgisi var!
Bu zulümlere sebep ve destek  olanların cenaze namazlarının kılınmayacağını dinimiz emrediyor. Bu gafillere, günah tacirlerine ALLAH (C.C.) rızası için kimin yanında  ve nerede durduklarını hatırlatın.
 
Fransa’da bir yazar duyarlılığı ve onun Irak hassasiyeti ilgililere duyurulur :
 
Üzeyir est un grand poète d'origine turque résidant en France,
mais il n'y a pas besoin d'être poète pour comprendre sa colère, son dégoût, et son indignation !!! ...
Nonobstant toute manipulation par l'image, j'ai toujours dit que l'intervention américaine
en Irak (contre l'O.N.U. ! )
était une énorme connerie !
Ils ont bonne mine, nos "défenseurs" de la liberté ! ...
Ils se conduisent encore pire que leurs ennemis !
Et je dirai qu'ils sont punis par où ils ont péché et voulu justifier l'injustifiable :
la propagande médiatique !
 
Jean-Jacques Rey
 
Paris, 11.03.2013
 
 
Nerede yer aldı?