Hafta sonu  günlerinin klasik kalabalığı dışında bir yoğunluk insan seli olmuş halde Dışarı Caminin önüne akarken; Niğde gözyaşlarını tutamıyor, boğazlarda düğümlenen hıçkırıklar kah genizlere akan bir elem, kah yürekleri dağlayan kor misali, şehidine olan son vazifesini yerine getiriyordu.
Ülkemiz zor günlerden geçiyor, içten dıştan her türlü eylem ve oyunun merkezinde, Ortadoğu coğrafyasının üzerindeki varlığından her daim rahatsız olanların cenderesinde, bir o yana bir bu yana yılgınlık beşiğinde pışpışlanarak, çaresizleştirilmeye çalışılıyordu.
Bu vatan Çanakkale’yi görmüştü, dünya devletlerine karşı göğsünü siper etmiş ve yılmamıştı.
Lakin düşman belliydi…
Bu vatan Kurtuluş savaşında dünyaya bir kez daha meydan okumuş ve kendi küllerinden doğmuştu.
Lakin düşman belliydi…
Şimdi?...
Şimdi; at izinin it izine karıştığı, soysuzluğun uçsuz bucaksız serbestliğinde rahatça hareket edenlerin utanmazlığıyla savaşmanın zorluğuyla karşı karşıyayız.
Utanması olmayan insandan ve utanması olmayan hainden daha büyük bir düşman hayal dahi edemiyorum. Sonradan kazanılmayan amma velakin tarihin kodlarıyla genlere işleyen utanmazlık ve hayasızlıkla yediği kaba edenlerle savaşmaya çalışanların işlerinden daha zor ne olabilir, bilemiyorum.
Nitekim 21 Mart saat 03.15 tarihinde Şırnak Beytüşşebap da çıkan çatışmayı anlatan Kaymakam Kadir Güntepe çıkan çatışma ve sonrasını şöyle anlatıyor.
“Ey millet Çanakkale değil Şırnakta olan olay. Çıkan çatışmada Emre Beker kardeşimiz şehit oldu. Altı yaralımız var şehidimizi gönderdik, bir özel harekatçı gördüm parmağını saran. Neyin var kardeşim dedim. Abi sağ el işaret parmağım tırnak dibinden koptu onu sarıyorum dedi. Söyleseydin seni de gönderirdik hastaneye dedim. Abi şehit verdik utandım söyleyemedim, zaten sardım benimki önemli değil dedi.
Evet Beytüşşebap Kaykamakamının da anlattığı canlı örnekte olduğu gibi…
Bu savaş utanmayı bilmeyenleri, kendi utanmayı bilen terbiyemizle yenme savaşı…
Tıpkı senin cenazende şehidim, cenazende dahi baban devlet erkanının yanında acısını içe gömmüş iki kardeşinle beraber, önde durmayı dahi edebiyle taşıyarak, son görevlerini yaptıkları gibi.
Sen Dışarı Camiden onbinlerle uğurlanırken…
Baban dışarı cami etrafında açtığı tezgahla, sana helal lokma yedirdi.
Sen gizli tezgahların hüküm sürdüğü savaşta, helalinden şehit oldun.
Bize ise; hesap günü senden helallik beklemek düşecek…