26.01.2023, 21:00

“Yeter söz milletindir” diye geldiler ve… (1)

14 Mayıs 1950 seçimlerinde iş başına gelen Adnan Menderes iktidarının “Yeter söz milletindir!” sloganı Cumhur ve Millet İttifakları tarafından paylaşılamıyor. AKP iktidarının 2023 seçimleri için bilinçli olarak karar verdiği tarih de 14 Mayıs…

Cumhurbaşkanı, “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’ de ‘Yeter söz milletindir’ diyerek milletin gönlüne girmiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştır… Milletimiz bu müstemleke heveslilerine ‘yeter’ diyecektir.” dedi. Millet İttifakı’ndan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise “İyilik memleketin her yerine ulaşacak. 14 Mayıs işte bunun miladı olacak. Kurtla öldüren, çobanla yiyen, sahibiyle ağlayanlara hep birlikte hep bir ağızdan ‘Yeter söz milletindir’ diyeceğimiz mukaddes bir milat olacak.” diyerek DP’nin sloganına sahip çıktı.

Hadi bu iki parti, tabanları itibariyle DP’ye çok yakın olduğu için onları anlarız da CHP’nin bu sloganı sahiplenmesini anlamak mümkün değil. Nitekim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “14 Mayıs gelince de ‘Yeter söz milletin.’ dedik. Millet İttifakı da zaten bunu istiyor. Yeter söz milletin olacak.” dedi. Belki de 1950 yılının hezimetinin rövanşını almak için bu sloganı sahipleniyor; bakalım, göreceğiz…

Mademki siyaset 1950-1960 yılını yeniden gündeme getirdi. Bize de bakalım o yıllarda neler olmuş diyerek kaleme sarılmak düşüyor; hafıza tazeleme adına. Yazı dizimize başlayalım.

1 Mayıs 1950 tarihi, Türkiye için yeni ve çok tartışılacak bir dönemin başlangıcı olur. Milletvekili seçimlerinde DP, 411 milletvekili çıkartarak ezici bir çoğunlukla seçimleri kazanır ve iktidar olur. Yılların CHP’si ancak 69 milletvekili çıkarabilmiştir. Bazı aydınlarca 1950 yılı, Türk devrim tarihinde bir kırılma ve geriye dönüş olarak kabul edilmektedir.

Orhan Veli Kanık 15 Nisan 1950 günü Yaprak dergisinde şöyle yazar:

“Seçimler bitti. Demokrat Parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysaki Halk Partisi, halkı kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan İlahiyat Fakülteleri, imam-hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaa tanınan haklar… Hiçbiri, hiçbiri kâr etmedi. Zavallı Halk Partisi.”

1950 yılının Eylül ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerde de DP, ezici bir zafer kazanır. 600’den fazla belediyeyi elinde tutan CHP’den 560 belediye DP’ye geçer. Başbakan Menderes seçim zaferinden sonra “Türk milleti Halk Partisi’ni 14 Mayıs’ta iktidardan tasfiye etmişti, 3 Eylül’de de muhalefetten tasfiye etti!” der.

Yeni hükümette Adnan Menderes Başbakan, Celal Bayar ise Cumhurbaşkanı olarak göreve başlar. İki kurucudan Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Refik Koraltan da Meclis Başkanı olur. Partinin logosunda yer alan “beyaz at” figürü halkın diline “kırat” olarak yerleşir. Halk da “demokrat” ve “kırat” kelimelerini birleştirir ve ortaya bir “demirkırat” çıkar. Seçmen oy kullanırken tercihini “kırat” tan yana kullanır. DP’nin ana sloganı “Yeter! Söz Milletindir!” yazısı ile afişte yer alan “dur” işaretini çağrıştıran el resmidir ve bu resim yıllarca hafızlardan silinmeyecektir. O yılları anlatanlar, DP’nin seçim zaferinde bu afişin büyük bir payı olduğunu iddia ederler.

Adnan Menderes’in, Meclis konuşmasında kullandığı cümleler, izleyeceği yolun ne kadar sert olacağının da habercisi gibidir. Menderes yıllarca içinde milletvekilliği yaptığı, kararlara vekil sıfatıyla imza attığı CHP iktidarı dönemini acımasız bir üslûpla eleştirir ve “… Tarihimizde ilk defadır ki yüksek heyetiniz, millî iradenin tam ve serbest bir tecellisi neticesinde, millet mukadderatına hâkim olmak mevkiine gelmiş bulunuyorsunuz…” sözleriyle, eski Meclis mensuplarını, sanki milletin iradesi dışında göreve gelmekle suçlar. Menderes’in şu cümleleri ise çok daha vahim bir anlayışın âdeta dışa yansıması gibidir: “…Memleketimizin geniş imkânları ile milletimizin yüksek vasıfları göz önünde tutulacak olursa, uzun yılların beyhude israf edilmiş ve hatta memleketin tabii inkişaf seyrinin hatalı ve sakat politikalarla engellenmiş olduğuna hükmetmek icap eder. Millî ve siyasî murakabeden mahrum bir iradenin, çok uzun yıllar sürüp gitmesi, birçok hataların irtikâbına, israflara, ifratlara yol açmıştır. Böylece zaman, müdahaleci, kapitalist, bürokratik ve inhisarcı bir devlet tipi ortaya çıkarmıştır.”

“Millî irade dışı” olarak nitelendirdiği 27 yılın içine Atatürk dönemini de dâhil eden Menderes, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhurbaşkanı seçildiği o coşku dolu anları ve 15 yıla damga vuran topyekûn kalkınma dönemini bilinçli bir edayla görmezden gelmektedir. İstiklâl Savaşı’nın “Galip Hocası” Celal Bayar da başlangıçtan itibaren Atatürk’ün yanında yer aldığını ve 1920 yılından itibaren de Gazi Meclis’te, CHP’ nin çıkardığı her kanunun altında imzası olduğunu inkâr eden bir havaya girmiştir. Sanki o imzaların sahibi Celal Bayar değil de bir başkasıdır. 1946 yılında henüz yeni bir muhalefet lideriyken; “… Şerefleri ve mesuliyetleri ile mazi hepimizindir. Ne yapılmışsa iyi niyetle yapılmıştır. Ve bence, zamanın en iyi tedbirleri alınmıştır…” sözleri de hatırlanacak olursa, nasıl ikiyüzlü bir siyaset izleyeceklerini anlamak çok da zor olmasa gerektir.

1950 yılının Başbakanı Adnan Menderes ile Cumhurbaşkanı Celal Bayar; 10 yıllık iktidarları süresince “millî irade dışı” ve “müdahaleci kapitalizm” olarak suçladıkları 27 yıllık dönemin yani tek parti (CHP) döneminin tüm uygulamalarının altında kendi imzalarının da bulunduğunu, Türk milletinden gizleyerek eylem ve söylemlerine devam edeceklerdir.

DP’ nin iktidarının ilk günlerine dönecek olursak… Bu yeni dönem başlangıçta herkese iyi gelir. Çiçeği burnunda hükümetin ilk icraatlarından biri, İstiklâl Savaşı’na katılmış üst komutanlardan bazılarını pasif görevlere getirmek, bazılarını da emekli edilmek suretiyle tasfiye etmek olur. 15 general ve 150 albay da birkaç ay içinde emekliye sevk edilir. Bazı valiler de aynı akıbete uğrayacaklardır. DP’nin göreve gelir gelmez neden böyle bir operasyona giriştiği sorusunun cevabı ise yine Adnan Menderes’in tutumunda yatmaktadır. Menderes, daha iktidarlarının ilk ayında CHP’yi, orduyu darbe yapmak için kışkırtmakla suçlar. Menderes’in, bu kadar kısa sürede ordunun darbe yapamayacağını idrak edecek bir zekâya sahip olduğu düşünülecek olursa, siyasetin temelini “ordu” ve “27 yıllık dönem” üzerine kurduğu bellidir ve bu durum, ilerleyen yıllarda daha iyi anlaşılacaktır.

DP, demokrasi vaatlerini gerçekleştirmekten uzak bir siyaset izlemektedir. İktidar baskıcı tutumunu her geçen gün biraz daha artırmaktadır. İktidar olalı henüz bir ay bile olmamışken, Ramazan ayının Cuma’ya denk gelen 16 Haziran 1950 günü ezan yeniden Arapçalaştırılır. 1932 Ramazanı’ndan itibaren Türkçe okunan ezanlar, salâlar ve tekbirler artık Arapça okunacaktır. DP’nin, kadınlar hakkındaki düşünceleri söylemlerine de yansımaktadır. Günümüz iktidarıyla bire bir örtüşen o söylemlerden bazılarını karşılaştırma yaparak buraya alıyoruz:

DP’li Abdurrahman Boyacıgiller; “… Yalnızca lüksü için çalışan kadınlar işsizliğe neden olmaktadırlar; bunların yerine aydınların çalıştırılması gerekir.” DP’li Talat Vasfi Öz; “… Hükümetin önünde bir kadın memur davası vardır… ahlâk bakımından aile bağlarını gevşetici, sarsıcı, tahripkâr… sonuçları vardır…”

Günümüzün Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: “İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor!” Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: “Annelerin, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir!” Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül: “Türk hanımları evinin süsüdür, erkeğinin şerefidir. Batı kadınları maalesef ezilmektedir.”

Başbakan Adnan Menderes de bu tarz konuşmalardan geri kalmayacaktır; “Şimdiye kadar baskı altında tutulan dinimizi baskıdan kurtardık. İnkılâp softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık. Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir.”

Menderes, Atatürk’ün Kur’an’ı ve hadis kitaplarını Türkçeye çevirtmesinin ne anlama geldiğini kavrayamamış ya da kavramak istememiştir. Aksine, Atatürk döneminde bu anlamda atılan adımları görmezden gelmiş, İslam adına birikmiş örf ve âdetleri din sanan tarikatların ve cemaatlerin taleplerine göre hareket etmiştir. Atatürk döneminin İslam dini ile ilgili uygulamalarına devam edilebilseydi, belki de Türkiye ilim ve bilimde ilerlemiş, aydınlık bir Müslüman ülke haline dönüşecekti!

Menderes’in bu sözlerine karşılık şair (!) Necip Fazıl Kısakürek bakın neler söyler “…Böyle bir sözü söyleyecek başbakanın kölesi olduğumuzu söylemekten şeref duyarız. Tekrar ediyoruz; partimize, siyasi muhitimize, kabinemize, tezatlarımıza ve hatıra gelen gelmeyen her şeyimize rağmen, en saf ve halis tarafından azat kabul etmez köleliğimizi kabul buyurunuz.”

Günümüzün AKP iktidarı Ordu’nun doktor milletvekilinin: “…biz Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım.” sözleriyle ne kadar örtüşüyor değil mi?

Devam edecek…

Tülay Hergünlü

İstanbul, 24 Ocak 2023

Yorumlar (0)
24_09_2013_02 Image Banner 142 x 6024_09_2013_02 Image Banner 142 x 60
Günün Anketi Tümü
BOR'da Hangi Yatırım Gerçekleştirilmeli... Geliştirilmeli...
BOR'da Hangi Yatırım Gerçekleştirilmeli... Geliştirilmeli...
Günün Karikatürü Tümü
Namaz Vakti 20 Mart 2023
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 26 54
2. Eyüpspor 26 53
3. Pendikspor 26 47
4. Rizespor 25 46
5. Keçiörengücü 26 46
6. Sakaryaspor 26 46
7. Bodrumspor 26 41
8. Manisa FK 25 39
9. Boluspor 25 38
10. Bandırmaspor 25 37
11. Göztepe 25 35
12. Tuzlaspor 26 28
13. Altay 26 25
14. Adanaspor 26 25
15. Erzurumspor 25 24
16. Altınordu 25 20
17. Gençlerbirliği 25 17
18. Denizlispor 26 17
19. Yeni Malatyaspor 26 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13

Gelişmelerden Haberdar Olun

@