Sadece Türkiye değil, dünya da Gezi Parkı’ndaki gençleri konuşuyor. Ama görünen o ki, dün olduğu gibi bugün de onları doğru anlayan hâlâ çıkmadı.
Y Kuşağı olarak isimlendirilen ve daha düne kadar internet başından kalkmayan, ülke sorunlarına duyarsız “garip kuşak” olarak nitelendirilen bu gençler, ne oldu da bir anda meydanları doldurdu?..
İşte önceki gece sezonun son Genç Bakış programında bu konuyu konuştuk.
“Sosyal medya gençleri nasıl etkiledi? Sosyaller mi asosyal mi? Nasıl bir gelecek istiyorlar? Kaygıları neler? X kuşağı, Y kuşağı ve Z kuşağı kimler? Birbirlerinden farkları ne? Eleştirdikleri konularda kendileri neler yapıyorlar? Yeni kuşak tüm dünyada aynı özellikleri mi taşıyor? Geleceği nasıl şekillendirecekler? Ekonomiden siyasete dünyadaki güncel olaylara nasıl bakıyorlar?” sorularına cevap aradık.
Psikolog-Yazar Doğan Cüceloğlu ve Yetenek Gelişim Danışmanı Elif Duru Gönen’in konuk olduğu, Doğa Eğitim Kurumları öğrencilerinin ev sahipliği yaptığı programdan işte satır başları:

‘Öfkelenen kullanılır’

Doğan Cüceloğlu - Psikolog-Yazar
- Polisten önce gençlerle iletişim kurabilecek insanların olması ve onların nabzının tutulması önemli. Bu nabız tutma sürekli üniversitelerde olsa patlama yaşanmadan gençlerle konuşma imkanı olur.
- Şu anda gençler bir varoluş mücadelesi veriyorlar. Biz buradayız, bizi dinleyebilecek bir ortam oluşsun, konuştuğumuz zaman karşımızda sadece polisi görmeyelim diyorlar. Nasıl bir mesaj vermek istiyorlar, içeriğine bakmak lazım.
- Güveni kaybetmek parayı kaybetmekten çok daha önemli. Gençlerin Hükümet’e, Vali’ye güvenmesi lazım.
- Bugün yaşanan olaylarda gençleri anlayabilmek için beni çağırırlarsa memnuniyetle giderim, gençlerimize ulaşmayla ilgili bildiklerimi anlatırım. Bu gençlerle konuşmaya başlamak lazım.
- ‘İnatlaşmıyoruz, referanduma gidelim’ mesajında iyi niyet görüyorum. Ama onun da öncesinde mutlaka gençlerle diyalog kurup yüzeyde görünen değil, altta yatan sebeplere bakmak, uzun soluklu çözümler üzerinde durmak gerek.
- Çağdaşlaşma, demokratikleşme sürecinde sosyal medya çok önemli bir fırsat. Özellikle gençlerin teker teker hesaba alınmazken bir kitle olarak hesaba alınacak bir gücü olduğunu burada görebiliyoruz.
- 1968’de Türkiye’de iletişim kelimesi yoktu. O zaman komünikasyon, muhaberat, haberleşme deniyordu. Neden yoktu çünkü birey önemli değildi. 1971’de Hacettepe Üniversitesi’nde Profesör Selahattin Ertürk ve ben iletişim kelimesini beraberce önerdik.
- Gençlerimiz öfkelendiği andan itibaren bilsinler ki anlamadan uzaklaştılar. Öfkelendiğiniz zaman mutlaka kullanılırsınız ama sakinken kolay kolay kimse sizi kullanamaz.
- Ben şu an gençlerimizin Türkiye’nin demokratik sürecine nasıl katılabilirim konusunu ciddi olarak düşünmesini istiyorum. Bir partinin gençlik kollarına katılabilir veya kendi aralarında yeni bir parti kurabilirler. Ama mutlaka bizim demokratik sistem içinde çalışıyor ve o bilinç içerisinde konuşuyor olmamız lazım.

‘Onları artık dinleyin’

Elif Duru Gönen - Yetenek İletişim Danışmanı
- Gezi protestolarının o kadar ciddiye gidebileceği düşünülmedi. Zaten çoğunlukla yaptığımız en büyük hata bu oluyor. Gençler konuştuğu zaman, tamam geçer deniyor. Onların istedikleri duyulmak. Konuştular konuştular dinlemedik ve böyle bir tepki çıktı ortaya.
- Şu an gençler sivil toplum bazlı bir tepki gösteriyorlar ve aslında bütün partilere karşılar.
- Sosyal medya olmasa Gezi Parkı olaylarını belki bu kadar duymayacaktık.
Twitterfacebook... Bunlar büyük özgürlükler; ama yarattığı tehlikeler de var. Aslında Y kuşağı sosyal medyaya biraz hazırlıksız yakalandı.
- Gençler hem hiç kolay olmayan bir ortamda yaşıyorlar, hem de müthiş belirsiz bir geleceğe hazırlanıyorlar. Şu anda var olan mesleklerin yüzde 50’si önümüzdeki 10 yıl içinde olmayacak.
- Gençler güvenmediği kişiyle iletişim kurmuyor. Y ve Z kuşağıyla iletişim kurmak için herkesin ilk yapması gereken şey güveni ve şeffaflığı sağlamak.
- Evet şu an müthiş bir enerji var. Ama bir sonraki adımda nerede ne yapıyor olacağız, vizyonumuz ne olacak, bunun belirlenmesi gerek.
- Bütün kuşaklar eleştiriyor ama söylemiyordu. Yeni kuşaklar ise açıkça söylüyor. Gençler bize gerçeği gösterdiklerinde bunu hazmetmek gerekiyor.
- Sosyal medya, fark edilip, anlaşılıp, okullarda ders olarak okutulması ve gençlerin bilinçlendirilmesi gereken bir alan. Anne-baba ve eğitmenlerin derhal dijital okur-yazar olması gerekiyor.

Özetin özeti: Diyalogla çözülmeyecek sorun yok. Yeter ki o noktaya gelinsin!..