Dün (Çarşamba günü) sabah saatlerinden itibaren Ankara Adliyesi önünde toplanan binlerce KESK üyesi arkadaşım "KESK'e Dokunma" şiarıyla gözaltı ve tutuklamaları protesto ediyor.
 
      Evet, günler ağır “operasyon” haberleriyle başlıyor. Yine olağan üstü bir baskı döneminden geçiyoruz. Kendinden olmayan herkese kin duyanların yarattığı öfke dalgaları gözaltı ve tutuklamalarla, “şafak operasyonlarıyla” girdaba dönüşerek biz emek ve demokrasi güçlerini boğmaya çalışıyor.
 
      Şimdi yapılmak isteneni net görmek gerek.Sistemin efendileri şunu demek istiyor. “Siz KESK’liler olarak, biz ne zaman haklarınızı, özgürlüklerinizi yok sayacağımız düzenlemeler yapmaya kalksak hemen emek ve demokrasi güçlerini bir araya toplayıp karşı koyuyorsunuz.” Yani “çıbanın başı sizsiniz” “ezilmeniz” gerek diyor. Ve fakat bizleri vehimlere kapılarak  “bugün acaba neresi basılacak, kimler gözaltına alınacak, kimler tutuklanacak” diye düşündürüp takatsiz bırakmak istiyor.
 
      12 Eylül zihniyeti ile herhangi bir sorunu olmayanlar, emek düşmanlığı konusunda darbe dönemi yönetimleri bile gölgede bırakmaya hevesli olduklarını saklamadıklarını bu pratikleriyle bir kez daha göstermiş oldu. Şimdi gözaltına alınan arkadaşlarımızın ortak noktasına bakıldığında Kürt kökenli kamu emekçileri olması görünüyor Eee! Siyasal iktidarımızın kendisi gibi düşünmeyen Kürt’lere tahammül edemediğini biliyor idik. Sendikacılık yapmasına da tahammül edemediğini de bu “operasyonlarla” öğrenmiş olduk.
 
       Fotoğrafın bütüne bakıldığında bu köhne düzende, hakları ve özgürlükleri için mücadele edenleri her türlü aracı devreye sokarak sindirme, susturma, ötekileştirme, gözaltı ve tutuklamalarla kuşatma olduğu görülmektedir. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı, demokrasiden de sendikal hak ve özgürlüklerden de söz etmenin mümkün olmadığı bu düzende elbette konfederasyonum KESK gibi mücadele örgütleri “hedefe” konulacaktır. Ebette konfederasyonumuza bağlı sendikam Eğitim Sen başta olmak üzere diğer sendika merkezlerine “şafak operasyonları” düzenlenecektir. Elbette yöneticileri, üyeleri hatta çalışanları gözaltına alınacaktır, tutuklanacaktır, sürgün edilecektir, haklarında soruşturmalar açılacaktır.
 
       Çünkü biz KESK’liler her koşulda değerlerimize bağlı emek ve demokrasi mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye de devam ediyoruz.
 
      Çünkü biz,  onurlu mücadelemizde kimseye biat etmedik. İktidara gönüllü kulluk yapıp, eteğini öpen sendikalardan hiçbir zaman olmadık, nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilenlerden asla ve katta olmadık. Evet, bunun için her dönem demokrasi ve emek düşmanlarının hedefinde olduk. Bugün de hedeflerinde olmamız bizim için şaşırtıcı değildir.
      Üzerimizde yarattıkları baskılara bizi sindireceklerini sananlar gerçekten kendilerini aldatıyor, kendilerini kandırıyor başkasını değil!
 
      Biz her türlü baskı ve zora rağmen bu ülkede hak verilmez alınır şiarını alan, alan sokak, sokak söylemeye devam edeceğiz. Faşizme karşı demokrasi, Emperyalizme karşı bağımsızlık,
Savaşa karşı barış, Baskılara karşı özgürlük, Irkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği ve halkların kardeşliği için mücadele etmeye inatla devam edeceğiz.
 
     Gözaltına alınan genel başkanımız ve arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılarak, sendikam ve konfederasyonum üzerindeki baskılara bir an evvel son verilmesini ümit eder, KESK’li olmanın onurunu hiçbir koşulda çiğnetmeyeceğimizi dost düşman herkeslerin bilmesini isterim. Adnan Yücel’in dizeleriyle yazımı bitireyim.
 
“Saraylar saltanatlar çöker
 Kan susar bir gün
 Zulüm biter.
 Menekşelerde açılır üstümüzde
 Leylaklarda güler.
 Bugünlerden geriye,
 Bir yarına gidenler kalır
 Bir de yarınlar için direnenler...
 Bitmedi o kavga sürüyor,  sürecek. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.”