Berkin Elvan cenaze töreni sonrasında gerçekleşen eylemler sokağın öfkesinin ne boyutta olduğunun göstergesidir.100 bini aşan bir kitleyle yapılan defin töreninde olur bunlar demek, rüzgârdır eser geçer demek ya da piyasalar fazla etkilenmez e indirgemek olayları, yaşananları doğru okuyamamaktan kaynaklıdır.
 
      Yanlış okuyanlar tarihte Neron, Führer, Duce, Batista, Somoza… Vb. İsimlerle boy göstermiştir.  Göstermiştir de ne olmuştur sonları?
      Ülkeyi taşra belediyesi gibi görenlerin, yönetmeyi de aile şirketi idare etmek sanmaları, onların yolunu Güney Amerika’daki oligarşik diktatörlüklere çıkarır, çıkarıyor da. Sultanlar önce gönül tahtından düşer. Amigoları, parayla tutulmuş şakşakçıları bir kenara ayırırsak, milyonların gönül tahtı nicedir boş.
 
      İktidarın saklanamaz, izah edilemez biçimde ortaya çıkan yolsuzlukları, şimdilerde telefon görüşme kayıtları vesilesiyle halkın dilinde. Dile düşmüş bir iktidar ömürsüzdür artık. Son dört yılı biyolojik ömrünü uzatmaya çalışarak geçiren iktidar partisi siyaseten bitmiştir.
 
     Yemin billah etmeleri neye yarar. Menderes ve Özal dönemi gibi bu dönem de büyük yolsuzluklar, vahşi-ilkel sermaye birikimi uğruna yapılanlarla anılacaktır. AK Partinin de kendinden önceki iktidarlardan hiçbir farkı olmadığını anlayan, gören, yaşayanlar bunca çalıp çırpmayı kendi haysiyetlerine saldırı saymıştır. Camide içki ve Kabataş’ta saldırı yalanları açığa çıkan iktidarın milyon dolarların havada uçuştuğu telefon görüşmelerini izah etme şansı yok. Vatan-millet edebiyatının güncel versiyonu ajanlar-hainler düsturu veya ağdalı bir sesle edebiyat parçalaması yetmeyecektir.
 
      Hizmet Grubu, AK Partinin canhıraş çıkardığı yasalarla birlikte bürokrasideki başka güç odaklarıyla ittifaka girmenin imkânını da buldu. AK Parti tam da bu nedenle saldırgan pozisyona çiviledi. Amerika-İsrail komplosu söylemlerinin etkisi zayıfladı. Aile boyu milyon dolarla yaşayan iktidar partisi lideri ile mütevazı bir kişisel yaşam süren Cemaat lideri karşılaştırması, savaşın aynı zamanda kişiselleştiğini de gösteriyor. Bütün savaş hileleri devrededir artık ve kazanmak için her yol mubahtır.
 
      Bence siyasi iktidar tükendi. Yönetememe krizi, hızla bir büyük alt üst oluş öncesi bunalım dönemi görüntüsüne bürünüyor. Üstelik her kriz birbirine bağlanıyor ve yeni bunalımları tetikliyor. Egemenler, yolun sonunda. Büyük alt üst oluş çanları onların sonu için çalmaya başlamış durumda. Egemenler bakımından bu durum sürdürülebilir değil. Esneme kapasitesi neredeyse sıfırlanan, yeni siyasal aktörlerin ortaya çıkmadığı, burjuva değişim programının dahi uygulanamadığı böyle kaotik bir dönemde emekçi solun Halkların Demokratik Partisinindeğişim-dönüşüm programı etrafında birleşerek milyonları kucaklama hedefi büyük bir ihtiyaçtır.
 
      Bütün bileşenleriyle emekçi sol, kendisini siyasal özgürlükleri sağlayacak büyük bir dönüşüm partisi gibi görmelidir ve buna uygun davranabilirse hakiki bir seçeneğe dönüşebilir. Önemli eleştirilere ihtiyaç duysa dahi, bu somut şartlarda HDP’nin güçlendirilmesi, referanduma çevrilen yerel seçimlerde üçüncü bir yol/seçenek olarak milyonların oya dönüşen ilgisine mazhar olması halka güven verecektir.
 
     Türkiye siyasi tarihine baktığımızda şunu görmek mümkün: Halk, aptal yerine konulmanın bedelini iktidarlara ödetmiştir. Gezi bir ödetme biçimidir. Sandıkta tasfiye etme de güveneceği, gövdelenmiş siyasal yapıların yokluğunda halkın metotlarından biridir.
 
     Tek parti diktasından 2002 seçimlerine dek halk eski olandan kopma, kurtulma tutumu geliştirirken aynı zamanda bir tür iyi pragmatizmle sert, radikal siyasal projelere değil, kendi günlük hayatına değen alternatiflere yöneldi. Sürekli darbelenen, hapsedilen devletin bütün imkânlarıyla saldırılan ve bu nedenle halkla organik, kalıcı, kitlesel bağlar kuramayan emekçi sol gerçeği, böylesi tercihlerin yapılmasını kolaylaştırmıştır. Birleşik emekçi sol, alternatif milyonlarca yoksula, ezilene güven vermesi bakımından son derece kıymetlidir.
 
     17 Aralık günlerinde sokaktaki tutukluk giderilmiş görünüyor. Henüz sınırlı politik aktörler biçiminde olsa da, sokaklar kendi dilini kuşanıyor. Hakiki bir halk hareketinin bütün koşulları var. Sokakların öfkesi bunu işaret ediyor.
 
    Kafası açık, feraset sahibi siyasal kolektiflerle hem kalben hem zihnen düzenden koparak kendi geleceğini inşa etmeye çalışan milyonların organik ortaklaşması, siyasal özgürlükler mücadelesinin kaldıracı olacaktır. Bir avuç yardakçı haricinde on milyonlarca insan böyle bir siyasal özgürlük mücadelesinin potansiyel bileşeni olduğunu görerek hareket edilmelidir.