MHP ile yeni bir Anayasa yaparmış! Kim diyor bunu? Başbakan Erdoğan! Peki böyle bir şeyin olabilirliği milyonda bir olsa da ihtimal midir?
Değildir!
Belli ki BDP ile CHP’yi aklınca MHP ile korkutuyor!
O zaman sormak istiyorum Kemal Kılıçdaroğlu’nun şantaj yapıyorlar beyanı yanlış mıdır?
Devam edelim.
15 Temmuz yemin için son gün imiş!
Kim diyor bunu?
AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş!
Peki ya yemin olmazsa?
O zaman karışmazlarmış!
Mebusluğunuzu yok sayarız demeye getirip CHP içinde çatlak oluşturmaya çalışıyorlar...
Yine soruyorum Kemal  Kılıçdaroğlu dün Meclis kürsüsünde tehdit  ediyorlar derken yanlış mı yaptı?
Görüyorsunuz her şey ortada!
Başbakan var olan sorunu çözeceğine ve gerginliği düşüreceğine habire tırmandırıyor; niye acaba?..
Yahu istenen af, yargılanmama, dokunulmazlık şu bu değil, millet iradesinin tecellisi yani seçilen vekilin TBMM’ye gelmesi!
Tayyip Erdoğan olmaz diyor!
Peki kendisi  2002-2003 sürecinde hukuk yere yatırılarak  tepeden inme nasıl girdi Meclis’e; hiç hatırlamaz mı?
CHP ve Baykal ona destek olmasaydı böyle bir şey olabilir miydi?
Demokrasi ve milli irade kavramları bunlar için ancak şahıslarına  gerekli olduğu an mübarektir.
Hadi kendilerinden vazgeçtik, peki ya Sebahat Tuncel olayı!
Bu kişi 2007’de PKK eylemcisi olarak yargılanırken yani daha dava bitmeden mebus seçilmesiyle TBMM’ye alınmadı mı?
Bu emsali nasıl görmezden gelirler!
Görüyorsunuz Tayyip Erdoğan için Engin Alan Paşa, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, PKK davasından yargılanan Sebahat Tuncel’den daha tehlikeli!
Hayır öyle değil, demeyin, her şey ortada, Başbakan 2007’de Sebahat Tuncel için bugünkü tutumu sergiledi mi?
Gelelim bunun, bunların niçin olduğuna?
Tayyip Erdoğan bir büyük hedefin peşinde de ondan!
Bu hedef  de yeni Anayasa ve PKK ile Öcalan’a genel aftır; çünkü ABD’ye bu yönde verilmiş sözü var.
Gerginlik artsın, normalleşme olmasın, ülke kaosa girsin denilerek  yeni  sürece yani ABD’nin dayattığı yeni Anayasa’nın inşasına iklim yaratılıyor!
Değilse soruyorum, bir Başbakan seçim sonrasında  tansiyonu indirmesi gerekirken inat ve ısrarla günler ve haftalarca toplumu germeye ve nefret saçmaya bu şekilde  nasıl devam eder?

DOĞU’DA DA BATI’DA DA
Hedefte hep asker var!
Bir yanda şanlı Türk yargısı diğer, yanda PKK askerlerimizi avlamaya devam ediyor!
Yargımız erlere tenezzül etmiyor, onlar daha çok generallerle yani rütbelilerle ilgileniyor!
İlgilenip de ne mi yapıyor?
Üçer beşer zindana atıyor.
Spekülasyonlara göre Hasdal hapishanesi ve hatta Silivri zindanı genişletiliyormuş ki, bunun anlamı toplu tutuklamalardır.
Sakın bana yapılan darbe soruşturması demeyin!
Askerlikte sistem emir komutaya endekslidir, komutan istedi mi gidersin, gitmezsen sorumlu olursun ve siciline emir dinlemiyor diye kayıt düşülür.
Bunu herkes gibi yargı da biliyor ama buna rağmen 2003’teki seminere katıldılar diye önüne gelen içeri atılıyor.
Kurtulanlar sadece şansları sonucu 2003 yılında Birinci Ordu bünyesinde görevde olmayanlardır!
Peki şanlı yargımız bu seminere katılan herkesi tutuklarken bu işten birinci derecede sorumlu olan Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’ı neden görmezden geliyor?
Bu husus izah edilmediği sürece yapılanın darbe soruşturması olduğuna beni kimse inandıramaz!
Dahası, yapılan darbe soruşturması ambalajı ile TSK’nın  yeniden dizayn edilmesidir yorumları  haklılık kazanır..
Asker avının birinci cephesi budur!
Peki ikincisi mi?
Dün Hakkâri’den haber geldi, iki uzman çavuş sokak ortasında katledildiler!
Kim mi katletti?
Başbakanımızın önderi ile ortaklaşıp sözleştiği (Bunu Apo söylüyor) Öcalan’ın örgütü PKK!
Peki şehit düşen Mehmetlerimizin suçları mı?
Sadece asker, yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensubu olmak!
Evet iki uzman çavuşumuz çatışmada şehadet şerbetini içmedi, tersine sabah evlerinden işlerine giderken pusuya düşürüldüler!
Üstelik dikkat çekmemek için üniformalarını bile giymemiş, işe sivil gidiyorlardı.
Soruyorum bunun anlamı asker avı değil midir?
Dün bu alçak saldırıdan sonra devletin zirvelerine baktım tık yok!
Peki bu çocuklar niye ölüyor, bu subay ve generaller niye zindanlara atılıyor; kim verecek bu soruların cevabını?
Yok yok o iki uzman çavuşun şehadetinden aslında PKK sorumlu değil!
Sorumlu o değilse kim mi?
Hayır hayır PKK’yı şımartan AKP de değil!
Peki kim mi?
AKP’ye yüzde 50 oy bahşeden bu milletin yüzde 50’sidir!
Onlar AKP’yi, AKP de PKK’yı şımarttı ve bunlar oluyor; hadise budur!