Ortadoğu coğrafyası, jeopolitik ve jeostratejik konumu itibariyle dünyanın merkezidir.
 
Bütün büyük din’ler, bu bölgede doğdu yeşerdi.
Bütün büyük imparatorluklar burada şekillendi.
Bütün uygarlıklar; bu topraklarda oluştu, sanatsal yer edindi.
Batı efsanelerinde yer alan Armegadon kıyamet savaşı beklentisi bu bölgede.
Dünyayı yöneteme iddiasında olan İllimunate bu bölge odaklı küresel planlarını uyguluyor.
Önemli enerji havzaları, doğal gaz, petrol bu bölgede.
Önemli enerji güzergahı bu bölgede.
Muhtemel doğu batı savaşının ekonomik siyasi, askeri dini nüfuz alanı bu bölge.
 
Önce ne yapıldı soğuk savaş döneminde Yalta konferansı ile bölge paylaşıldı.
Soğuk savaş sonrası bölge yeniden nüfuz alanın çatışma konusu.
Önce Irak lideri Saddam’a destek verildi.
O, Arap dünyasının kahramanı ilan edildi, ödüller verdirildi. Askeri destekle donatıldı.
1979 İran devriminin İslam dünyasında yayılma tehlikesine karşı İran’a saldırtıldı. Yıllarca süren savaş, her iki ülkeyi milyona varan insan kaybına yol açtı, kentler viraneye döndürüldü.
Sonrası bu kez Saddam defterden silindi, Irak işgal edildi.
 
Şimdi senaryo aynı tarih tekerrür ediyor.
Türkiye’nin yönetenlerine Arap dünyasında popüleritelik kazandırıldı, ödüller verdirildi, yakın dostluklar kurduruldu. Sonra yeni Osmanlı hülyasına sokuldu.
Dost ve kardeş yapılanlarla teker teker ayrıştırıldı onların linç edilmesine yol açıldı.
Arap baharı adıyla BOP uygulamaya konuldu.
Yeni Osmanlı hülyasına soktukları Türkiye yetkililerini bu kez Suriye ve İran’la savaştırma çabasına yöneldiler.
 
Türkiye; Arap baharı yaşatılan ülkelerdeki iç muhaliflerin, toplanma, örgütlenme hareket üssü haline getirildi.
 
ABD istihbarat başkanları, Türkiye’yi abluka altına almış durumda.
 
Mart 2011 de dönemin CIA Başkanı olan Leon Panetta Ankara’ya geldi ve 5 tam gün kaldı.
 
Temmuz 2012 de Panetta’nın görevi devretmesiyle yeni atanan David Petraeus ilk dış temasını yine Ankara’ya yaptı.
 
Aynı Petraeus yine Başbakan’la masada, bir gün ara ile iki görüşme yapıyor..
 
İlginçtir, ne kamuoyu ne muhalefet, iktidarın başına “sen MİT Müsteşarı mısın, CIA ile neden sen muhatap oluyorsun” sorusunu bile sormuyor.
 
ABD’den gelenler sadece CIA Başkanları değil, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve Başkan Yardımcısı gibi Beyaz Saray’ın A Takımı da Türkiye’deydi.
 
Peki ama bu ziyaretler niçin?
 
BOP planı çerçevesinde bölgenin yeniden düzenlenmesi süreci için Türkiye’deler.
 
Paxamericana’nın Ankara ziyareti amaçlıdır, yoksa Türkiye’nin lehine değil.
 
Hatırlanmalıdır ki ABD; Türkiye’nin bağımsızlık senedi olan Lozan’ı bile hala tanımayan ve Türkiye’ye parayla sattığı silahların bilgisayar yazılımlarını gizleyip vermeyen ülkedir.
 
Peki bir yıl içinde yoğunlaştırılan o baskılar niçin mi? Saddam rolünü oynatmak için.
 
Yani; Bölgemizin yeniden dizaynında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD adına önce Suriye, akabinde de İran’a saldırması ve vuruşması için.
 
Petraeus’un yaptığı ziyaret taleplerin bildirilmesinden ziyade bir ültimatom niteliğinde.
 
Buna göre Washington Suriye bağlamında Ankara’dan artık söz değil, eylem istiyor yani Şam’ın çökertilmesinde fiili adımlar talep ediyor. Ve sonra İran’a karşı açık bir tavır ve ambargo diye ısrar ediyor. Ve yine; Yeni Anayasa’da hızlanın diyor.
 
Türk kamuoyunda Suriye ve İran’a karşı kin ve husumet oluşturmak için her türlü provokasyonlar olacak operasyon yapılıyor, yapılacak.
 
ABD’in bu baskı ve tehditlerine direnilmezse, hedef  Türkiye’yi kaos bekliyor.
 
Günün Sözü:  Güçsüzken güçlü gösterilenin foyası çabuk çıkar.