Bazı insanlar kendini gerçekten bulunmaz Hind kumaşı zannediyor, Allah bir karpuzun içinde bile binlerce çekirdek yaratmış, bu çekirdeklerin çoğu tohumluk olmadan heba olup gidiyor, bir kaç haftada bir bataklıkta milyonlarca sineği yaratıp öldürüyor. Yani onun için sonsuz sayıda varlık yaratmak çok kolay. Milyarlarca insan var ve bu insanların hepisi kendini eşsiz olarak görüyor, fakat bu kadar insandan varoluş gayesini çözen insan sayısı bence bir şehrin nüfusu kadar bile değildir. Çoğu kişi sadece et ve kemik olarak var oluyor ve sonunda ölüp gidiyor. 

Evet alemden maksat insan, insandan da maksat insanı kamil olmaktır. İnsan-ı kamil olmak kendini bilmek hakikatına erişmektir, kendini bilmek ise haddini bilmektir. Haddini bilmeyen insan kendine tanrısal bir rol biçer ve kendini bulunmaz Hind kumaşı zanneder. İnsan aciz ve zayıf bir varlıktır, çok çabuk kırılır ve dağılır. İhtiyaçları sınırsız imkanları ise kısıtlıdır, bundan dolayı burnunu havada tutup başkalarına tepeden bakması onun kendi hududlarını çiğneyip haddi aşmasına yol açar. Haddini aşan insanların yoğun olduğu toplumlar Tanrısal gazabı üstüne çeker ve gazap geldiğinde kurunun yanındaki yaş bile yanar.

Günümüz insanının doyumsuzluğu ve sınırsız egosu ruhsal anlamda bir yıkıma yol açmıştır. Etrafımızdaki ruh hastalarının sayısı sağlıklı olanlardan daha fazladır. Bu ruh hastalığının kaynağı bu edepsizlik zincirinden başka birşey değildir, eşyanın insandan daha değerli hale gelmesi ise başımıza gelmiş en büyük gazaptır. Ortada helak olmuş ve helak olduğu halde bunun dahi farkında olmayan bir insanlık kitlesi vardır. Bu kitlenin çoğu kendi inancına göre ibadetini yapar fakat taptığı yine kendisidir, tanrının aynası olan insan haddini aşarak tanrıyı kendine ayna haline getirmiştir. Bu durum da imtihanın sahibini imtihan etme cüretine giren insanlık kendi ayaklarına çelme takmaktan başka birşey yapmamıştır.

Nihayi noktada kendine dahi merhameti olmayan insanın merhamet umması merhametin kendisine merhametsizliktir. Vicdanını bir biblo gibi ruhunun salonunda tutan insanlık herşeye duyar kasarken esasında duyarsızlık felcine uğramış ve bundan bihaber bir şekilde gezmektedir. Ortada ruh hastası olduğu halde kendini sağlıklı zanneden sağlıklı cesetler dolaşmaktadır. En sağlıklı insan bile bu salgından kendini kurtaracak imkanlardan yoksundur. Bunun için uzletten, kanaatten ve beklentisizlikten başka çıkış yoktur.

Bu ateş çemberinden ancak Allah'tan başka kimseden birşey beklemeyen insanlar çıkabilecektir. Başkalarından maddi ve manevi bir beklentisi olmayan insanlar ne kazandıklarını sevinir ne de kaybettiklerine üzülürler. Allah hepimizi bu makama gelen kullarından eylesin.