Doğru oturup.doğru konuşalım.Ülkemiz egemenlerinin 1984’lü yıllardan   bu güne hayal ettikleri bir “murat” daha gerçekleştirildi.dönemin politikacılarının “satarız.sattırmayız” polemiğiyle gündeme taşınan köprü ve otoyol özelleştirmeleri 25 yıl sonrada olsa nihayet gerçekleştirildi!
 
     Elbette köprü ve otoyollara gelene kadar tonlarca özelleştirme yapıldı,yapılıyor.Günlük politik dilde “sat,sat bitmiyor” dedirtecek kadar fütursuzca kamu malları yağmalatıldı.. Toplumun büyük bir çoğunlukla emekçi bölüklerinden toplanan dolaylı dolaysız vergilerle meydana getirilen kamu malları her türden manipülasyonla çeşitli bahaneler üretilerek emekçi kitlelerin gözüne sokula,sokula tıpkı köprü ve otoyolları özelleştirilmesinde olduğu gibi satışları gerçekleştirildi.
 
      Bu yıl içerisinde 4 defa ertelenmesinden sonra; Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri ile sekiz otoyolu kapsayan (1975 Km) özelleştirme ihalesi geçen Pazartesi günü tamamlandı.(Ülkem neoliberal politikacı ve hempalarının 25 yıllık özlemi yerine getirilmiş oldu.)
 
      Altın yumurtlayan tavuk misali sürekli gelir elde edilen böylesi devasa kamu yatırımlarını “büyük  bakım ve onarımlarını” da üzerine alarak özelleştirmek ancak bizim gibi ülkelerin nevi şahsına münhasır olsa gerek.Köprü ve Otoyollardan elde edilen gelir sürekli artarken, yürütme ergini elinde kesintisiz on yıldır bulunduran siyasal bir iktidarın bu gelir kaynağını hangi nedenle sattığını mantıkla açıklamak olası değil gibi gözükse de onu iktidarda tutan  egemen sermaye güçlerine bağımlılığı hatırlanınca tüm taşlar yeli yerine oturuyor.
 
      Emekçiler nezlinde yapılan tüm özelleştirmelerin,satışların nedeni ve gereği gayet açıktır.!Bunda öncekilerde olduğu gibi su son satışta kar eden kamu şletmelerin sermayeye peşkeş çekilmesidir.
 
      Geçtiğimiz yılların gelirleri açıklanarak özelleştirme fiyatının makul olduğu gibi halüsinasyonlar görmemiz isteniyor. Sadece son 10 yıldır Köprü ve Otoyollardan geçen araç sayılarındaki artış yüzde 76 olurken, elde edilen gelir artışı ise yüzde 250 olarak gerçekleştiği bilerek istenerek halkımızın gözünden kaçırılmak isteniyor.
 
      Ayrıca ihale otoyol ve bağlantı yolları üzerindeki hizmet tesisleri bakım ve işletme tesisleri, ücret toplama merkezleri ve diğer mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarını da kapsıyor. Bunlardan elde edilen gelirler açıklanmadığı gibi hizmet bakım alanlarının ticari işletmeler haline dönüştürülerek elde edilecek gelirlerde bilinmiyor.
 
      Otoyol ve köprülerce çalışan ve bu özelleştirme sonucu açığa çıkacak olan karayolları emekçileri Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde hangi şartlarda çalışacağı bilinmemektedir. Bu personelin yeni görev yerlerine atanması, aile birliği ve yaşam koşullarının nasıl etkileneceği vb. Hususlar yaşanarak görülecek olup, örgütlü oldukları sendikalar mutlaka gelişmeleri yakından takip ederek sürece müdahil olmadır.
 
      Bu özelleştirme ile de öncekilerde olduğu gibi emekçi halkımız daha pahalı ve daha kalitesiz hizmet alacağı bilinmelidir. Burada çalıştırılacak yol  emekçileri daha kötü koşullarda,esnek istihdam koşullarında güvencesiz bir biçimde çalıştırılacağından kuşkum yoktur.
 
     Emekçi halkımızın birikimleriyle, öz varlıkları ile yaratılan bu değerler birkaç yıllık karları karşılığında sermayeye peşkeş çekildiği gerçekliliği  tarflı tarafsız herkesçe bilinmektedir.Emekçilerin,ezilenlerin ve onların örgütlendikleri sendika ve meslek odalarının en başından beri “Otoyol ve Köprülerde geçişin” tamamen ücretsiz olmasını savunduğu bilinmelidir. Halkımızın alın teriyle yaratılan değerlerin, Halkımıza ücretsiz sunulması mücadelesi dün olduğu gibi bu günde kesintisiz yürütülmesi gereken bir mücadeledir.     
 
      Bir kez daha belirtmeliyim ki  bundan sonraki süreçte de hem Otoyol ve Köprülerde çalışacak bütün emekçilerin çalışma ve yaşama koşullarının düzeltilmesi hem de bu işletmelerden yararlanan halkımızın hak ve çıkarlarını koruma mücadelesi el ele yürütülmesi zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk hali sağlıkta,eğitimde olduğu gibi ulaşım hizmetlerinde de hizmeti üreten emekçiler  ile hizmeti alan emekçilerin mücadele alanlarını hızla ortaklaştırıp bir ve beraber olmaları yönündeki örgütlülüklerin de önünü açmış oluyor.