Sıklıkla olmasa da okuduğum kitaplardan iz bırakanları daha çok okuyucuyla buluşması için yazılarıma konu ederim. Ülkemiz kitapseverleri arasında hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine ulaşan Japon yazar Haruki Murakami aşka ve kadınlara yazılmış yedi ağıt’ı içeren “Kadınsız Erkekler” başlıklı öykü kitabını elime alınca Hemingway’in romanlarının gölgesinde kalan (ki bence en az romanları kadar değerli) 14 öyküden oluşan “Kadınsız Erkekler” kitabını hatırlıyı verdim.
 
      Murakami’nin önceden Sahilde Kafka’ ve Koşmasaydım Yazamazdım başlıklı eserlerini okumuş olmanın dimağımda bıraktığı tatla Kadınsız Erkekler öykü kitabını bir solukta okuyuverdim. Bir üstattan diğerine edebi bir selam olmuş diye düşünmekten kendimi alamadım. Son yıllarda Haruki Murakami bizde çok sevildiğinden kitapları Türkçemize süratle çevriliyor. İngilizce’den önce Türkçede çıkan “Kadınsız Erkekler” başlıklı Murakami hikâyelerini Ali Volkan Erdemir, Japonca aslından çevirmiş. Murakami’nin öykülerine konu olan kahramanları, adı üzerinde, bir yoksunluk hali içindeki erkekler.
 
       Öyküleri içerisinde Yesterday(Dün) de bir birinin zıttı iki üniversite öğrencisi üzerinden Japon kültürünün genç insanlar üzerindeki etkilerini okuyoruz.Bağımsız Organ da, Murakami  aşkı için bedel ödemeyi göze alan Doktor Tokay’ı anlatıyor. En severek okuduğum Şehrazat’ta ise Murakami, Binbir Gece Masalları’nı günümüz yüz yılına taşıyor. Emin olun Şehrezat öyküsü ilerde romanlaşarak karşımıza çıkacak gibi.Kino başlıklı öyküde ise olaylar, Murakami’nin diğer eserlerinde de favori mekânlardan olan barda başlayıp gelişiyor.Kafka severler için özellikle kaleme alınmış gibi duyumsadığım Âşık Samsa’da Kafka vari sürprizler olduğunu belirtmek isterim.
 
      Gelelim kitaba adını verenKadınsız Erkekler öyküsüne. Bir gece yarısı acı acı çalan telefon ve telefonla bildirilen bir kadının ölüm haberi ile başlayan olaylar dizisi..; “Bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek demek……. Bir gün sen de kadınsız erkeklerden olacaksın. O gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın.
 
      Hep bu soğuk çoğul eki ile... Bir kadının özlemini çeken, yasını tutan; bir kadın tarafından aldatılmış, terk edilmiş olmanın acısıyla yaşayan, aşkla kendinden vazgeçen erkeklerin öyküleri… Haruki Murakami'den aşka ve kadınlara yazılmış bir birinden güzel yedi ağıt… Doğan Kitap tarafından yayınlanan ve Ali Volkan Erdemir’in enfes Türkçesiyledilimize kazandırılan bu kitap vesilesiyle Murakami’yle tanışacak olan okurlar için üstadın dilimize çevrili şu eserlerini mutlaka okumalarını öneririm.
 
      Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında / Yaban Koyununun İzinde / Sahilde Kafka / Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu / 1Q84 /Koşmasaydım Yazamazdım. Murakami okursunuz okumazsınız kendinize kalmış bir tercih. Lakin Murakami’nin “Kadınsız Erkekler” kitabını okumadan mutlaka Ernest Hemingway’in Kadınsız Erkekler kitabını okumanızı şiddetle önermek durumundayım. Hamingway’in Kadınsız Erkekleri Bilgi Yayın Evi etiketiyle yayınlanmış.(Bendeki 2007 baskısı.) Yeni baskı yapılmış mı? Bilemiyorum. Ama bulursanız özellikle Kötü Hikâye başlıklı öyküyü mutlaka okuyun. Ünlü matador Maera karakterine nasıl ölümsüz bir ağıt yaktığına tanık edin. Ölümünden sonra Nobel edebiyat ödülü verilecek olan genç Hemingway o günlerden nasıl hala ışıdığına.(Hemingway orijinal adı Men Without WomenolanKadınsız Erkekler kitabı 1927 yayınlamış, Pulitzer Ödülünü 1953 te, Nobel’i ise 1954 de aldı.)
 
     Umarın Haruki Murakami’ye şimdiden hak ettiği böylesi prestij ödülleri için çok beklemesin. Kitap okuyalım, kitapla kalalım.