Sıkıntı büyük!.. Suriyeli mülteciler.. Adana, Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Kilis kaynıyor.. Vatandaş pimi çekilmiş el bombası gibi..
Her gün olaylar patlak veriyor. Kimi medyada yer alıyor çoğu da yansıyamıyor..
Güya ülkeyi yöneten Başbakan Suud bin Recep Erdoğan’ın yaklaşım tarzına bakın!.. Her zamankinden farkı yok.. Yine aynı klasik pişkinlik, hedef saptırma ve hatta kendine çıkar sağlama;
“Bu provokatif eylemleri yapanları biliyorum ama bu süreçte seslendirmeyeceğim. Gerekirse açıklarım.”
Lafa bak beri gel!..
Yahu!.. Güya Başbakan da olsan mazeretin suçundan daha büyük..
Yangına benzinle gidilir mi?..
Madem biliyorsun provokatörleri, polis de tam itaat emrinde.. Senin bunları yakalayıp kodese tıkmaktan ve ülkede sükuneti huzuru sağlamaktan başka ne görevin var?.. Neyi bekliyorsun?..
Yoksa?..
İnlerine gireceğin paralelciler için her gün İçişleri Bakanı’ndan aldığın “Daha çantayı tam dolduramadık. Polisimiz her türlü hazırlığı yapıyor ama yargı cephesinden hâlâ kuşku duyuyorlar” şeklindeki raporlardan dolayı yeni hazırlıklar içinde misiniz?..
Haydi siz söylemeden ben söyleyeyim!.
Halkı Suriyeli mültecilere karşı paralelciler mi kışkırtıyor?..
Geldin Amerika’nın gazına, hesapsız kitapsız doldurdun Suriyelileri sınırımızın içine.. Şimdi kontrolü tamamen kaybettin.. İstanbul’un en işlek merkezlerinden bile sokaklarda yatan yüzlerce Suriyelinin fotoğrafları fışkırıyor. Gelin bir de Ankara’yı görün!.. Her kavşakta, her trafik lambasının altında onlarca Suriyeli.. Ellerinde  “Suriyeli”  bilgisayar çıktısı kağıtlar, arabaların önüne atlıyorlar.. Yardım ettin ettin yoksa canını kurtaramıyorsun!.. Gecekondu mahalleleri adeta barut fıçısı.. AŞTİ, Suriyeli mültecilerin misafirhanesi gibi, yaz günü pislikten ve kokudan geçilmiyor. Bir şehirden diğerine gitmek için AŞTİ’ye gelen yolcular gördükleri manzara karşısında korku içinde hareket saatini beklemeden kendilerini otobüsün içine atıyor..
Suud bin Recep Erdoğan’ın rüyasıydı; Esad’ı devirip küresel patronlarının gözünde 1 milyon bonus daha alacaktı. BOP Eş Başkanı olarak Orta Doğu’nun tek lideri olacaktı. Barış meleği artiz Angelina Jolie’ye bile kampları gezdirip ne de güzel hava basmışlardı tüm dünyaya!..
Ne oldu şimdi?.. Haydi, gelsin de Angelina yengeniz size yeni akıllar versin!..
Suriyeli mültecilerle ilgili AKP’liler de dahil bölge milletvekilleri öyle şok şeyler anlatıyorlar ki; duysanız küçük dilinizi yutarsınız cinsinden. Olup bitenler öyle Suud bin Recep Erdoğan’ın pişkinliği ve sorumsuzluğu ile geçiştirilecek türden değil. Sıkıntının gerçek nedenini anlamak için; CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın sadece şu söylediklerine kulak verin:
“Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta her gün sosyal olaylar yaşanıyor. 1 milyon Suriyeli aç sefil ne yapacak, nereye gidecek. Bunları getirip her türlü masrafını karşılıyorsun. Nasıl bir politikadır bu? Bu gidişle bu düzelmeyecek. Esad 7 yıllığına seçildi, gitmesi için 7 yıl mı bekleyeceğiz? Tayyip, adam gönderip Esad’ı mı devirecek?..
Benim sorunum başka, insanlarımız burada açlıktan kırılıyor. Belediyeye bin kişi alınacak 25 bin kişi başvuruyor, gel bu insanlara iş bul, ne yaparsın Suriyelilerle? Suriye’de, Irak’ta ne işin var? Hatay’da belediyeye bin kişi alınacak 25 bin başvuru yapılacak!. Gel sen bunun hesabını ver. Bin kişi alacağız, diğerleri ne yapacak bilmiyoruz. Bunlar memur değil, sözleşmeli ve asgari ücretle çalışacaklar.
1 milyon kişiyi buraya getirirseniz sahip çıkamazsınız. Kaldı ki senin ülkende işsizlik var, sosyal sorunlar var. Sosyal patlama yaşanıyor, çatışma olur. İstediğiniz kadar önlem alın bir noktada gelir toplumsal çatışmaya dönüşür. Bunları başı boş bırakmayacaktı. Belli bir yerde tutulmalıydı. Git istediğiniz yerde yaşayın diyemezsin. Bunların içerisinde hırsızı var, tecavüzcüsü var, sapığı var.
Ekonomik sıkıntı var, ekmek davası var. Vatandaşlar bizim elimizden işimizi aldılar diyorlar. Gaziantep’teydim. Vatandaşlarla konuştum. Suriyeliler iş yeri açmışlar. Vergi yok, sigorta yok, hiçbir şey yok. Bize geldi mi vergi, sigorta, kira her şeyi soruyorlar diyorlar. İşimizi elimizden aldılar diyorlar. Bu sefer ters gözle bakıyorlar insanlara. 3 yıldır bunları konuşuyoruz. Artık yoruldum.”
Suud bin Recep Erdoğan’ın korkudan söylemediği sıkıntının gerçek nedeni açık ve net değil mi?
Ekmek için!..
Huzur için!..
Namus için!..
Dirlik ve birlik için!..