KESK e bağlı Eğitim-Sen Niğde Temsilciliği tarafından 8 Mart Cuma saat
17:00 da hükümet meydanında kitlesel basın açıklaması yapılacak. Saat
19:00 da sendika lokalinde şiir dinletisi,kısa film gösterimi ve müzik
etkinlikleri yapılacaktır.



8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New-York kentinde 40 bin dokuma işçisinin
daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret istemiyle bir tekstil
fabrikasında başlattığı mücadelenin ve bu mücadele sonucunda polisin
işçilere saldırarak çoğu kadın 129 işçinin hayatını kaybetmesinin anısına,
dünyanın her yerinde ve ülkemizde daha iyi bir dünya özlemi taşıyan
kadınların hak arama mücadelesinin günüdür.


Ve bugün NewYork’lu dokuma işçisi kadınların 1857’de yaktığı direniş
meşalesi, eşitlik, özgürlük, adalet ve barış arayan kadınların elinde
yanmaya devam ediyor.


Bugün dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de kadınlar ulusal, sınıfsal ve
cinsel sömürüye ve şiddete karşı örgütleniyorlar, mücadele ediyorlar.
Biz eğitim emekçisi kadınlar da, savunduğumuz değerlerden aldığımız güç ve
kararlılıkla 8 Mart’ta alanlarda, meydanlarda, sokaklardayız. Çalışma
yaşamında, eğitimde ve diğer alanlardaki ayrımcılığa, güvencesizliğe,
şiddete ve savaşa karşı sesimizi yükseltiyoruz.


Bizler bugün, 8 Mart mücadelesinin haklılığından aldığımız cesaret ve güç
ile kapitalizmin ve onun erkek egemen zihniyetinin yarattığı ekonomik,
siyasal ve sosyal kuşatılmışlığı kırmak, umut ve güven dolu onurlu bir
geleceği kurmak, kaybettiklerimizi kazanımlara dönüştürmenin güçlü
adımlarını örgütlemek için bir araya geliyoruz…


Bizler, kadın ve erkeği eşit görmediğini açıklayan; kadının kimliğini
reddeden, eril, iktidarını her gün yeniden üretmek için kurguladığı aile
içine hapseden, “fedakâr anne, iffetli eş ve sigortasız işçi” haline
getiren; kürtaj yasağı, çocuk doğurma baskısı altında bırakan; ırkçı,
gerici, piyasacı politikalarla eğitim ve sağlık başta olmak üzere temel
haklarına ulaşmasını engelleyen AKP politikalarına karşı sözümüzü söylemek
için bir araya geliyoruz.


Bizler küresel ekonomik kriz, savaşlar ve yaşamlarımızı kuşatan
muhafazakârlık biçimleri ile sürekli yeniden üretilen şiddet,
cinsiyetçilik ve ırkçılığa karşı bir araya geliyoruz.


Örgütlenmek ve sesimizi yükseltmek için haklı nedenlerimiz var. Çalışma
yaşamında zaten eşit olmayan konumumuz, giderek daha da
marjinalleştiriliyor. Kadınlardan en az üç çocuk isteyen siyasi iktidar,
onları sosyal haklardan, iş güvencesinden ve bakım kolaylıklarından da
mahrum bırakacak düzenlemeler yapıyor. Böylece kadınların hem daha kolay
sömürülmesine, güvencesizleştirilmesine hem de eve kapanmasına giden
yollar döşeniyor. Her gün en az üç kadın öldürülüyor ve yasalar kadını
değil aileyi korumayı öncelikli görev olarak görüyor.

Savaşa karşı yaşamı ve sorunların demokratik barışçıl yollardan
çözülmesini savunanlar yasa dışı ilan ediliyor.

Bu koşullarda sendikal mücadele yürütmekten ve emekçi kadınların haklarını
korumaktan başka uğraşı olmayan, barışı yüksek sesle dile getiren
sendikalı kadınlar sabaha karşı gerçekleştirilen operasyonlarla gözaltına
alınıyor, tutuklanıyor.

Biz Eğitim Sen’li kadınlar tüm bunlara karşı kararlılığımızı göstermek ve
taleplerimizi daha güçlü haykırmak için ve savaşa, şiddete, güvencesizliğe
karşı;

8 Mart’ta Hizmet Üretmeyeceğiz!

Her Gün 8 Mart, Her Yer Mücadele Alanı! Şiarıyla mücadele etmeye inatla
devam edeceğiz.

Mücadelemiz;

Başta Genel Merkez Kadın Sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz olmak üzere
tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılana,

Tüm çalışanlar, iş güvencesine, eşit ve adil ücrete ve sosyal güvenlik
hakkına kavuşana, Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı önündeki engeller
kaldırılana, En temel haklarımızın, sağlık ve eğitimin ticarileştirilmesine son
verilene, Kadını eğitimden, yaşamdan koparan, çocuk gelinleri
meşrulaştıran, çağdışı gerici yaklaşımın son örneği 4+4+4 eğitim düzeni
kaldırılana, Sözleşmeli, kısmi zamanlı geçici öğreticilik ve ücretli öğretmenlik
gibi uygulamalar son bulana, Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi görünen
esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalıştırmaya son verilene, 
Cinsiyete dayalı rol ayrımı ortadan kaldırılana, bakım yükümlülüklerinin
dengeli bir biçimde paylaşılması için gereken her türlü düzenleme hayata
geçirilene, Kapatılmış kreşler tekrar açılana, İşyerinde cinsel tacize karşı
koruyucu tedbirler alınana, ILO'nun “Aile Sorumlulukları Olan Kadın ve Erkek
İşçilere Fırsat ve Davranış Eşitliği Sağlanması”na İlişkin 156 sayılı
sözleşmesi ülkemiz tarafından onaylanana;

Eşitlik, özgürlük ve barış talebi ile mücadele yürüten kadınlara yönelik
gözaltı ve tutuklamalar son bulana,

8 Mart resmi tatil ilan edilene kadar devam edecektir.

Emeğimiz, bedenimiz kimliğimiz bizimdir.

Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Dayanışması!




Editör: TE Bilişim