Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce acil çözüm bekleyen ve hayati derecede önemli iki konu var. Birincisi Irak’taki Türkmenlerin durumu… Nevşehir Kozaklı’dan Erdoğan Şahin’in mesajı durumu özetliyor: “Orada iki üç ateş arasında orta yerde çığlık çığlığa kalanlar Türkmenler değil de Türk olmayan Müslümanlardan olsaydı, gemisini alanlar Akdeniz’e yelken, Rabia’sını alanlar cami önlerine bayrak açmaya koşuverirdi. Ben tarlada çalışırken, bir Türkmen doktor arkadaşım, sadece benim telefonumu düşürebilmiş, ‘300 bine yakın Türkmen arazide açıkta, çocuklar kırılıyor, yaşlılar inliyor, kadınlar feryat figan, çadır gerek çadır diyor’ diye, dün Tuzhurmatı’dan aradı” diyor.
Türkmenlerin bin yıllık vatanlarından, Türkiye’yi yöneten siyasi iktidarın beslediği katiller sürüsü tarafından tasfiye edilmesi, Türkiye’nin nereye doğru götürüldüğünün aynasıdır. Bu iktidar Türkiye’den de Türklüğü kazımaya çalışmıyor muydu zaten! Türkiye, Irak’taki Türkmenler için topyekûn seferber olmalıdır. MHP’nin yardım kampanyasına destek verilmelidir.
***
İkinci konu Askeri Casusluk davasıdır ki bu da AKP iktidarının yüzkarasıdır. Askerlere, öyle çirkin kumpaslar kurulmuş ki tiksinirsiniz. Mesela, fuhuş ihbarı üzerine, emekli deniz piyade albay İbrahim Sezer’in evi diye kendisinin haberi olmadan başkasına ait bir evde arama yapıldı ve orada bulunduğu iddia edilen bir çantadaki belgelerden devletin gizli sırları çıktı! Evde bulunduğu söylenen çanta şimdi kayıp ama içinde bulunduğu iddia edilen adres defterinin İbrahim Sezer’e ait olduğu iddia edildi. El yazı örneği ile araştırıldı ve defterin Sezer’e ait olmadığı resmen belgelendi ama mahkeme bunu dikkate almadı.
Kocaeli’nde Emrah Karaca adına arama kararı çıkarıldı ama Emrah Küçükakça’nın evi arandı, sanık yapıldı! Gölcük’te Burak Bekar adına arama kararı çıkmasına rağmen Burak Çetin’in evinde arama yapıldı. Emrah Küçükakça, 12 ay yattı 5 yıl ceza aldı. Burak Çetin de 18 ay yattı 7 yıl ceza aldı!
Sanıklarla fuhuş yaptığı iddia edilen hiç evlenmemiş kadın, bekaret testi yaptırdı ve bakire çıktı! Anayasa Mahkemesi’nin bu saçmalıklara da bir an önce son vermesi gerekiyor.
***
Gelelim Cumhurbaşkanlığı meselesine… 22 Haziran Amasya Tamimi’nin yıldönümüdür. Tamimde, “Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. Hükümet, yüklendiği görevi yerine getirememektedir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” deniliyordu.
Şimdi de Türk Milleti, kırk katır mı istersin, kırk satır mı diye, Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu arasında tercihe zorlanıyor. Ben bu dayatmayı reddediyorum. İkisi de aynı projenin hizmetindedir. Müyesser Yıldız ise yeni bir aday için 20 milletvekilinin imzası gerektiğinden yola çıkarak “Atatürk de Samsun’a doğru, 19 kişiyle yola çıkmıştı” hatırlatmasında bulunuyor. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise bütün milletvekillerine açık mektup yazarak Cumhuriyetin ayağa kalkması için Cumhurbaşkanlığı adaylığında ilk imzayı atmaya çağırdı. Perinçek, mektubunda. “Aritmetik açıdan bakarsak, yirmiye varmak için birden başlamak zorundayız, 19’dan değil! Yirminci milletvekili olmaya hazır olan belki de kırk milletvekili var. Yüreklerinde Cumhuriyetin ateşi yanan milletvekillerimizden öncü tavrı bekleniyor. Bir milletin geleceği için, bir Cumhuriyetin ayağa kalkması için ilk adımı atmak, ömür boyu mutluluk için yeter. Bugün yirminci değil, ilk olmanın günüdür” dedi.
Dikkat ederseniz Çankaya için yine Kur’an’daki 19 mucizesi etrafında dönüp dolaşılıyor. 19 meleği temsil eden 19 mucizesi, “19 milletvekili ve Cumhurbaşkanı adayı” ile yeniden hükmünü icra edebilir. Birileri gerçekten ters köşeye yatabilir!