Bu hafta sağlımızın beyaz önlüklü meleklerinin haftası. Yani hemşireler haftası (12 - 18 Mayıs)!. Konuyla ilgili medyada yeteri yansıma var mı, yok.

 
Oysa; Hemşirelik mesleği çok eski tarihlere dayanır. Eski Mısır, Hindistan, Yunanistan ve Roma da ilk çağlarda bile hemşirelik vardı. Bugünkü biçimde şartlarda olmasa da yapılıyordu.

 
Her çağda kutsal bir meslek olan hemşirelik; gençlerin en başta meslek tercihlerini oluşturmakta. Günümüzde işsizliğin artması bayanların ve erkeklerin bu mesleği sadece iş olarak seçmesine neden olmaktadır. Hemşirelik mecbur olduğundan değil severek yapılması gereken mesleklerden biridir ve insan sevgisiyle dolu, şefkatle, sabırla yapılan kutsal ve onurlu bir meslektir.

 
Belirli sağlık eğitim ve öğrenimi gördükten sonra; sağlık hizmeti alan hastaların bakımında görev yapan, kliniklerde de sağlık hizmeti sunan, hekimlere yardımcı olan sağlık personeli kadınlara Hemşire erkeklere ise hemşir denir. Bugün cinsiyet ayrımı yoktur. Kadına da erkeğe de hemşire denilmektedir.

 
Hemşireliğin farklı tanımları yapılmıştır.

19. yüzyılda Florance Nightingale hemşireliği; Hastayı iyileştirmek için hasta çevresinin iyileştirilmesi ve düzenlenmesi eylemi, Bireyin sağlığına ve bağımsızlığına kavuşma sürecindeki dinamik güç olarak tanımlamış.

 
1980 yılında Amerikan Hemşireler Birliği hemşireliği; Yardım sunan bir meslek, hemşirelik uygulamasını Var olan ve olabilecek sağlık sorunlarına karşı gösterilen insan tepkilerinin tanı ve tedavisidir diye tanımlamıştır. Dünyada modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale olup, ilk hemşirelik okulunu da 1962 yılında Londra da açmıştır.

 
Türkiye’de, ilk olarak Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) 1911 yılında hemşirelik kursları açmıştır. Bu kursları bitiren hemşireler; 1912-1914 Balkan Savaşları ile 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı'nda hasta ve yaralı askerlere bakmışlardır. Cumhuriyet sonrası ilk Hemşirelik Okulu İstanbul da açıldı. Ve 1939 yılında Askeri hemşirelik okulu Ankara'da açıldı.

 
Sağlık, bireylerde, zorunlu, vazgeçilmez ve hayatın her döneminde aynı önemi koruyan temel ihtiyaçlardan biridir. Bu ihtiyaca cevap veren en önemli meslek grubu ise hemşirelerdir.
Sağlıkta dönüşüm adıyla yürütülen politikalar, genelde sağlık çalışanlarını, özelde hemşireleri oldukça olumsuz düzeyde etkilemiş; halen etkilemeye devam etmektedir.

 
Sağlıktan kar elde etmeyi hedefleyen bu politikalar; tedavi edici sağlık hizmetlerine dayandığı, koruyucu sağlık hizmetlerini yok saydığı ya da finansal olarak bireysel sorumluluk alanını daraltmaktadır. Bu durum hemşirelik mesleğinin özerkliğini, bakım kalitesini olumsuz yönde etkilemekte, hemşireliğin sadece hekim istemlerini uygulayan bir meslek olarak algılanmasına neden olmaktadır.

 
Oysa; Hemşireler aynı zamanda birer psikologdurlar.
Hemşirelik; güç çalışma şartlarını gerektiren, özveri, sabır, hoşgörü kavramlarını içinde bulundurur. Diğer mesleklerde olduğu gibi, toplumsal ihtiyaçlardan doğan, insan hayatıyla yakında ilgili bir meslektir; ekip çalışmasını bilen, el becerisi olan, hızlı çalışan hünerli eller ister; temelinde sevgi, saygı yatar.

 
Hemşire; din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin, birey, aile ve topluma sağlığını kazandırmak için çalışır. Bu nedenle, sevgiden, şefkatten, disiplin ve ciddiyetten uzak bir kişinin bu mesleği icra etmesi mümkün değildir. Çünkü hemşire, sağlığı yerinde olmayan, yardıma muhtaç insanlara hizmet vermektedir. Bu yönü düşünüldüğünde, hemşirelerin, hem eğitim açısından hem de psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi gereken bir meslek grubu olduğu ortaya çıkmaktadır.

 
Hemşirelerin hak ettiği değerlere kavuşması dileğiyle hemşireler gününü kutlarım

 
Günün Sözü: Akıl ve beden sağlığın kıymetini bil, mutlu yaşarsın.