Sayın valimiz Yılmaz Şimşek beyefendinin Niğde’de beş yıl görev yaptıktan sonra Sivas’a atanmasıyla gönlümde yeniden gündeme gelen kadim ve büyülü şehir; Sivas…
 
Neye tutkuluysam onun vücut bulduğu görkemli diyâr, nice kavmin yurt tuttuğu topraklar…
Pîrlerin, ozanların, koç yiğitlerin harman olduğu, Türkülerin, nefeslerin, deyişlerin havalandığı; kopuzun, sazın ağlayıp güldüğü, gönlü güzel olanın toy kurduğu, semah döndüğü, allı turnaların yüksekten uçup düze indiği, yaylalarında Davut Sulari’nin at bindiği, ovalarında ok fırlatılıp cirit atıldığı; 
 
Annemin gelin gittiği, dostum kardeşim, Hasretim’in doğduğu, genç yaşında yitip gittiği,
Pîr Sultan’ların, Feryâdî’lerin, Ruhsati’lerin, Zaralı Halil’lerin, Kul Himmet’lerin, Ali İzzet Özkan’ların, Sarısözen’lerin, Eflâtun Cem Güney’lerin, “Ben ölürsem sazım sen kal dünyada” diyen Veysellerin toprağı, aşıklar yatağı; Sivas… 
 
Bu şehri tam mânâsıyla anlamaya da anlatmaya da ömür yetmez…


Anadolu coğrafyasında kapladığı alan bakımından Konya’dan sonra ikinci büyük vilâyet olan Sivas öyle bir şehir ki, yüzyıllardır tüm haşmetiyle ayakta duran Selçuklu eserlerinin şâhikaları onun bağrına inşa edilmiş, Cumhuriyetimizin temelleri atılmış, demiryolları, fabrikalar, kalkınma hamleleri, teşvikler buraya akmış… Ortaya, tarihî dokunun korunduğu, tarımıyla, sanayisiyle, beşeri yapısı ve kent kültürüyle derli toplu bir şehir çıkmış. Sivas denince Kaf Dağı’nın ardında bir diyâr akla gelirken, ulaşım imkânlarının iyileşmesiyle büyük şehirlerden tayyare bağlantılı, yakınlarda hızlı trene kavuşacak, Niğde’den ise topu topu üç saatte gidilen bir cazibe merkezi olarak karşımıza çıkıyor.   
 
Dedemin amcası Mustafa Fazıl Soylu’nun, Borlu Halid Mengi ve Râtıpzâde Mustafa bey ile beraber 4 Eylül 1919 tarihindeki Sivas Kongresine Niğde delegesi olarak katılmak için Niğde’den Sivas’a, kâh beygir arabasıyla, kâh kadın kılığına bürünüp bin bir zorlukla yürüyerek vasıl oldukları, epik yolculuğun hikâyeleriyle büyüdüm.
 
Babam rahmetli Özer Öner’in 1965 senesinde asaleten kaymakam olarak atanıp iki sene görev yaptığı Kangal ilçesine annem de gelin gitmişti. Yerli halkla kaynaşıp dostluklar kuran annem, ilçe sokaklarında bisiklete binerek yöre kadınına öncülük yapmış, babam ise Balıklı Çermik kaplıcasının iptidai yapısını daha çağdaş bir hale sokmuş, Niğde’de maiyet memuru iken valisi olan Vefik Kitapçıgil’in Sivas’a gelişiyle büyük desteğini almıştı.   
 
Geçmişe yolculuk yapıp arşivleri hafiften karıştırdığımızda, efsane valilerin yolunun Niğde ve Sivas’tan geçtiğini görürüz.
 
Bursa valiliği esnasında Kuvayi Milliye’ye destek verdiği gerekçesiyle Damat Ferit hükümetince idamla yargılanan aile büyüğümüz Ebubekir Hâzım Tepeyran, beraat ettikten sonra Mustafa Kemal Paşa tarafından atandığı Sivas valiliği görevindeyken 1921 yılının Mart ayında vuku bulan Koçgiri İsyanını çok sert şekilde bastıran Sakallı Nurettin Paşayla anlaşamaz ve Trabzon valiliğine tayinini ister.
 
1961-63 yılları arasında Niğde valisi olan Vefik Kitapçıgil, Niğde’den Burdur’a, oradan da Sivas’a atanır,
Efsane valimiz Refik Aslan Öztürk, valiliği öncesinde Sivas vali yardımcılığı yapar, Sevilen valilerimizden Alim Barut beyefendi, Niğde’den sonra Sivas’a tayin olur, Borlu hemşehrimiz Anayasa Mahkemesi üyesi Lütfi Tuncel ise rekor sayılacak süreyle, 6 yıl Sivas valisi olarak görev yapar.
 
Niğde-Sivas arasında kurulan Mülkiye köprüsü geleneğinin son temsilcisi ise Yılmaz Şimşek valimiz olmuştur. Ona yeni görev yerinin hayırlı uğurlu olmasını temenni ederken;  
 
Niğde At Kültürü kitabıma büyük teveccüh gösterip dijitalinin Hamidiye Savaş Atları Müzesinde teşhir edilmesini sağlayan, başta sayın valimiz Salih Ayhan bey olmak üzere bütün yetkililere teşekkür ediyor, Urfa’daki yeni görevinde başarılar diliyorum.
 
Allah ( cc) yâr ve yardımcıları olsun…