Niğde’de babadan öğrendiği saat tamirciliği mesleğini 35 yıldır 2 metre karelik dükkanda yaşatmaya çalışan Efkan Tanır, saat tamirciliğinin zor ancak zevkli bir meslek olduğunu ve Ömrü boyunca zamana ayar vermeye çalıştığını söyledi.

Mesleğe küçük yaşlarda babasının yanında başlayan Tanır, babasından miras kalan saat tamirciliğini ilerleyen teknolojiye rağmen özveriyle sürdürüyor.
Niğde Merkez İstasyon caddesinde bulunan dükkanını yıllardır her sabah inançla açan Tanır, müşterilerini güler yüzle karşılayıp mutlu ayrılmaları için emek veriyor.

Saat tamirciliğinin zor ancak zevkli bir meslek olduğunu söyleyen Tanır, “bu meslek bize babadan kalma bir meslektir. Ben bu mesleğin içerisinde 35 yıldır çalışıyorum. Bizim meslek çok kaliteli ve değerli bir meslek. Yalnız saat kullanan bir takım vatandaşların yaptığı yanlışlar var. Meslek erbabı olmayanın saatin hiçbir şeyinden anlamayan insanlardan, modeli hoşuma gittilerinden saat  alıp, özellikle bu ucuz imitasyon saatlerin metallerinin cilt kanserine dahi yol açıyor. Hani insanlar günlük tak takışırcasına alıyor ama bilinçsizce alınıyor ve hem sağlığına zarar veriyor hem de ülke ekonomisine zarar veriyor. Saat kullanıcılarının bilinçli olup saati işin erbabı olan meslektaşlarımızdan almaları ve aldıkları üründe sorun yaşadıklarında karşısında bu sanattan anlayan muhatapları bulabilmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir” dedi.

Saatlere aşık olduğunu belirten Tanır "Saatlere karşı bir ilgim vardı. Daha sonra bu işe babamın yanında başladım ve devam ettiriyorum. Eskiden kurmalı saatler vardı. Şimdi pilli saatler var. Biz de onlara uyum sağladık. Yeni teknolojiyle üretilen birçok saatin tamiri mümkün değil. Şimdi telefonlarda bile saat var, bizim işlerin pek tadı kalmadı, artık sadece pil ve kolçak değiştiriyoruz. Ancak ben dükkânımı kapatmak istemedim. Mesleğimi seviyorum, dükkânıma gelemeyecek duruma gelene kadar sürdüreceğim." diye konuştu.

Teknolojinin gelişmesiyle saat tamirciliğinin yok olacak meslekler arasına girdiğine işaret eden Tanır, şöyle devam etti: "Sabah uyandığımda hemen bu dükkana gelmek istiyorum. Tek bağımlılığım bu. Eski saatleri de özlüyorum. Onları tamir etmenin tadı çok başka. Şimdi tamire arada geliyor. Eski saatlerden görünce çok mutlu oluyorum. Eskiden özellikle ramazanlarda işlerimiz çok yoğun oluyordu. Piyasada artık saat tamir edenler de kalmadı. Çünkü insanlar için saatlerin bir önemi yok. Eskiden insan hayatında çok büyük bir yeri vardı. Haftanın her günü bu dükkan açık. Ben burada hiç sıkılmıyorum. Saat seslerini tik takları duydukça mutlu oluyorum” diye konuştu.

Artık meslekte çırak yetişmediğini ve mesleğin bitme noktasına geldiğini vurgulayan Tanır, mesleğini kimseye öğretemediği için üzgün olduğunu ifade etti.

"Eskiden çıraklığın bir önemi vardı, şimdi yok." diyen Tanır, şunları kaydetti: "Yeni gençler ya okuyorlar, ya da masa başı bir iş istiyorlar. Bir sanatı icra etmek isteyen yok. Saatler benim her şeyim. Ben onlar olmadan yapamam. Tik tak sesini duymadan duramıyorum, rahat edemiyorum. Benim ruhuma işlemiş. Eve gitsem de illaki bir saatin sesini duymam gerekiyor, yoksa yapamıyorum. Ömrüm boyunca zamana ayar vermeye çalıştım. Şimdi bu dükkanı ayakta tutuyorum, günlük beş on kuruş da para kazanıyorum. Sağlığım el verdiği sürece saatlere ayar vermeye devam edeceğim" şeklinde konuştu.
 
Editör: TE Bilişim