Hemen her gün, devletin en yetkili ağızlarından “Yeni Türkiye”nin nasıl bir sosyal devlet olduğunu, dünyanın en büyük ekonomilerinin arasında bilmem kaçıncı sıraya yerleştiğini, vatandaşın durumunun ne kadar düzeldiğini dinliyoruz. Felaketlerden önce olmasada  felekatten hemen sonra son Ermenek kömür havzasıda göründükleri gibi "30 dan fazla devlet kurumu, ilgili bakanları,başbakanı "ve dahi cumhurbaşkanıyla birlikte olay mahaline intikal ederek sosyal devlet görüntüsü vermekte.
 
       Dülkemiz egemenlerinin ve iktidardaki siyasetçilerinin bir konuda başarılı olduğu muhakkak; algı yönetimi. Evet bu konuda çok ama çok mahirler. Ustalık döneminde algı yönetimininde gerçekten ustaca hakkını veriyorlar. Milyonların sefalet ücretiyle iş güvencesiz ve sağlıksız ortamda çalışmasının müsebibi değilmiş gibi "mahsur kalan işçiler için umudlar azalıyor" yollu  timsah göz yaşlarıyla açıklama yapmak büyük hüner ister. Eh! Bu hüneride gösteriyorlar.
 
     Taşeronlaştırma ve özelleştirmenin kaldırılması, işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği, doğa sağlığı ve ekolojik güvenlik denetimi sosyal devletin olmazsa olmazıdır. Neoliberal kapitalist üretim ve emek organizasyonlarının yıkıcı etkisi onyıllar boyunca bir birikim yaratmış lakin bu birikim iş cinayetlerinde, doğanın katledilmesinde de büyük artışlar getirmiştir. 
 
    Bir birini ters yönde besleyen ölümler doğa tahribatı ve kapitalist birikim an itibarıyla  taşeronluğun ve güvencesiz çalışmanın yasaklanması, işçi sağlığı ve güvenliği için yapılacak her eylem ve kampanya, özellikle de bizzat taşeron ve güvencesiz işçilerin, ağır sağlık ve güvenlik tehditi içeren işkolları ve işyerlerinde (Madenlerde) çalışan işçilerin yapacağı her eylem ve direniş vahşi sömürü koşullarını geriletecek eylemler olması açısından önem taşımaktadır.
 
      Maden Havzalarından başlayacak işçi eylem ve direnişleri, daha meşru bir sınıfsal-toplumsal zemin üzerinden gelişme ve yaygınlaşma eğilimine sahip olacaktır. İşçilerin kendi iş kolları dışındaki gelişmelere sessiz kaldığı, gelişmeleri ve eylemleri seyrettiği bir süreçte tüm iş kollarında iş güvenliği, işçi sağlığı. Taşeron çalıştırmanın kaldırılıması talepli ve sosyal devlet istiyoruz şiarlı bir alan tutuş  işçi sınıfının ortak talepler etrafında buluşmasını alanlara  hep birlikte çıkmasına vesile olacaktır.
 
       Egemenler, emirlerindeki siyasetçiler ve meclis, kendi tabanındaki işçilerden de gelen basınç ve tepkiyi yatıştırmak, maden havzalarındaki ateşini söndürmek, meşru-fiili bir mücadele kanalının açılmasının önünü kesmek, taşeron işçilerinin gelişen mücadelesini kırmak için- muhtemelen kömür madenleri  başta olmak üzere kozmetik gibi birkaç işkolunda çok kısmi bir iki düzenleme, İLO yönergelerini uygulama gibi sosyal devlet politikalarını hayata geçirme vaatlerinde buluna bilir hata bir kaç kırıntı denebilecek iyileştirmede yapa bilir.
 
    Yeni taşeronluk yasa tasarısı ve birkaç iyileştirme gösterisi ile birlikte alınacak önlemler arsız ve sınırsız sömürü koşullarını ortadan kaldırmıyor. Hatta daha da  genişletip derinleştirmeyi hedeflemekteler. Yeni kurulan kiralık işçi büroları, taşeronluğa rahmet okutacaktır. Bu vitrinlik düzenlemelere karşılık, başta taşeronluk sistemi, esnek, güvencesiz, kıyıcı çalışma biçimleri olmak üzere neoliberal despotik çalışma rejiminin toptan kaldırılması için çok daha kararlı ve uzlaşmaz bir mücadele şarttır.
 
   Bununla birlikte, işçi sınıfının mücadelesini taşeronluk, güvencesizlik, özelleştirmeye karşı mücadele ile sınırlamadan sosyal devlet talebinide aşan yaygın politik bir çalışa yürütülerek kamucu-reformist eğilimlere fırsat vermeden, taşeronluk ve güvencesizliğe karşı mücadeleyi, ücretli kölelik sisteminin yıkılması temelinde kesintisiz yürütmek gerekir.
 
    Kar oranlarının düşme eğilimine karşı sermaye döngüsü ve üretimin durmaksızın hızlandırılması, her kapitalistin en kısa zamanda en düşük maliyetle en yüksek artıdeğer sömürüsünü gerçekleştirme zorunluluğu, sömürü temposunu durmaksızın artırmaya zorlayan kapitalist rekabet, işçilerin kadrolu veya taşeron olmasından bağımsız olarak, iş cinayetlerinde ölümlerin artması, sakatlanma ve hastalanma oranlarının yükselmesi, doğa tahribatının ve çevresel sorunların yoğunlaşması Uyarlar madenciliğin gölgesinde kalan sosyal devlet politikalarının yetmezliğini göstermesi açısından turnüsoldur.
 
    Unutmayalım sermayenin değerini koruması ve artırması, emeğin, insanın ve doğanın yıkıcı değersizleştirilmesi temelinde gerçekleştirilmektedir. Emeğin yıkıcı değersizleştirilmesi, kadrolu ve vasıflı işçiler içinde geçerlidir. Emek tahribat ve yıkımı, yalnız bedensel değil, zihinsel ve psikolojik olarak da korkunç boyutlar kazanmaktır. Taşeronluk sistemi toptan kaldırılsa bile, haftada 6 gün, günde 10-12 saat aşırı yoğunlaştırılmış çalışma, esneklik, rekabet ve performans sistemleri sürdükçe, elde edilen kazanımlar da bir bir eriyecektir.
 
    Sosyal devlet uygulamalarının kalıcılaştırılmasının en önemli yol ve yöntemi, üretim ve çalışma koşulları üzerinde tam yetkili işçi kontrolü ve denetim mekanizmalarının  oluşturulumasından geçmektedir. Uyarlar Madencilik gibi yüzlerce, binlerce şirket vardır. Temel amaçları kar azami kar elde etmektir. Onların gölgesinden kurtulmanın biricik yol ve yöntemi kendi kaderimizi kendi ellerimize almaktan geçtiğini unutmayalım.