Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in son günlerde taşeron sorunu ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar, bir kez daha milyonlarca taşeron işçiyi beklenti içine sokmuştur. Bakan Çelik, 9 Mart’ta Başbakan’ın bu konuda önemli açıklamalar yapacağını ifade etmiş, ancak böyle bir açıklama gelmemiştir.

     Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından yapılan açıklamayla on binlerce işçinin bir kez daha kandırıldığı ortaya çıktı. AKP tarafından taşeron çalışmayla ilgili düzenlemenin kaldırılma gerekçesi ise bir başka yalan ve çarpıtmadan ibaret. Faruk Çelik 17 Aralık ile başlayan sürecin ardından yasama alanının farklı alanlara kaymasından dolayı taşeron yasasının seçim sonrasına kaldığını söyleyerek Taşeron işçilerin umudunu boşa çıkarmış oldu.


      İşçileri seçim sandıklarında satın almak için ortaya atılan taşeron kalkacak yalanını bile bir başka yalanla kapatmaya çalışan AKP hükümeti, işçi ve emekçileri hala koyun sürüsü sanıyor. Öttürdüğü kavalın yalan tınısıyla emekçileri peşinden sürükleyebileceğini uman AKP, böylece cemaatle arasında ki dalaşmada elini güçlendirmek istiyor. Yani diyor ki taşeronu kaldıracaktık ama buna cemaat izin vermedi.


      Oysa işçi ve emekçileri ortaklıkları boyunca birlikte kandıran, saldırı yasalarını torba torba çıkaran da kendileriydi. Yeni tarih olarak ise seçim sonrası meclisin tatile gireceği Haziran ayına kadar bir süre tanımlanıyor. Yani hala seçimlerde AKP’ye vereceğiniz desteğe bakacağız diyorlar. 


      Peki yeni yasa ile ne amaçlanıyor, taşeron sistemi gerçekten kaldırılacak mı? Bakan Çelik şöyle söyleniyor: "Yeni yasa ile taşeronların durumu netleşiyor. Yani yasal hakları, kıdem tazminatları, örgütlenme hakları gibi her konunun yer aldığı tasarı şu anda Başbakanlık’ta. Hizmet alımı ve asıl işçi ayırımını getirerek aynı işyerinde iki farklı statüde çalışmayı önleyeceğiz. Meclis Haziran’da kapanıyor ve biz meclis kapanmadan bu yasayı çıkaracağız. Böylece hem taşeronlar rahatlayacak, hem de bizim üzerimizden yük kalkacak, çünkü bu konuda biz de çok yorulduk."


      Bir yalan ancak böyle rahatça söylenebilir. Çelik açıkça taşeronu kaldırmayacağız diyor. Taşeronları ve kendimizi rahatlatacağız diyor. Sadece taşeron sisteminin karmaşasını önleyecekler. Üretim alanlarında taşeronlar kaç tane olursa olsun üst işveren gibi konumu olması hedefleniyor. Ancak bu işçilerin iş güvencesi olacak anlamına gelmiyor. Aksine işçilerin birlik ve bütünlüğü böylece daha kolay bölünebilecek.


      Sendikalı olabilmek için bir üretim alanında gereken çalışan sayısı şartları düşünüldüğünde amaçlananın işçilerin örgütlenmesinin önüne geçmek olduğu daha kolay anlaşılabilir. Keza işyeri hekimi, kreş hakkı gibi birçok yükümlülüklerden kapitalistler böylece kurtarılmış olacak.


       Kapitalist sistemin vahşi işleyiş yasaları için esnek üretim biçimleri, taşeronlaştırma, güvencesiz, sağlıksız çalışma koşulları olmazsa olmazdır. Hele ki kıdem hakkına göz koyulduğu, kiralık işçi bürolarının yasallaştığı, bölgesel asgari ücret uygulamasının hedeflendiği düşünülürse yapılanlar oldukça açıktır.


       İşçi sınıfı ve emekçiler, bu sömürü düzeninden nemalanan düzen partilerinin kendilerine getirdiği tek şeyin ne olduğunu yaşayarak fazlasıyla öğrenmiş durumdadır. Sömürüden ve yoksulluktan kurtuluşun yolu kaderini kendi ellerine almaktan geçtiğini dünden daha iyi biliyor emekçiler.


      30 Mart Seçimleriyle birlikte kaderini kendi eline alış hali daha da netleşerek düzenden ve partilerinden kopuşu hızlandıracaktır. Asıl sorun düzenden ve partilerinden kopan geniş emekçi yığınların yakıcı sorunlarına net ve pratik çözümler önererek onları bir bütün olarak örgütleyecek yol ve yöntemleri akıl ederek hazırlık yapılıp yapılmadığıdır.