Gelin şu yaşananları beraber sorgulayalım:    WikiLeaks sızıntısı sonrasında önce Tunus, akabinde Mısır’da halk sokağa dökülüyor!
Bu halk isyanına Türkiye ilk birkaç gün suskun!
Derken Obama, Tayyip Erdoğan’ı arıyor.
Bu telefonun hemen ertesinde Erdoğan uluslar arası hukuku çiğneyerek başka bir ülkenin içişlerine karışıyor ve bilinen sözleri ediyor.
Bitmedi...
ABD Başkanı aynı konu ile alakalı olarak Tayyip Erdoğan’ı bir kere daha arıyor!
Peki Obama’nın bu aramalarını nasıl yorumlamalıyız?
Hayır Türkiye bölgesinde lider ülke değil, yani bu coğrafyada her  şey ona sorulmuyor, tersine Türkiye kendine saldırılar yapan PKK teröristini K.Irak’ta kovalamak için bile ABD’den aylarca izin ve onay beklemedi mi?
Şu halde Obama’nın telefonları Türkiye’nin gücünden-etkisinden kaynaklanmıyor!
O zaman ne?
Tayyip Erdoğan ile AKP’nin Arap alemini dizayn ve kontrol etmede 
rol model olarak sunulup
kullanılması mı?
Maalesef tablo odur çünkü bizzat Erdoğan kendi ağzından ve üstelik defalarca Büyük Orta Doğu Projesinin Eş Başkanıyım demedi mi?
Peki nedir BOP?
AKP’nin Orta Doğu’yu yeniden şekillendirme hedefi ya da projesi!
Başka bir ifade ile Birinci Dünya Savaşında emperyalizm tarafından  masa başında cetvelle çizilen sınırların yeniden düzenlenmesi!
Bütün bu aktardıklarımın zerresine itiraz edilemeyeceğine göre    Tayyip Erdoğan’ı nasıl konumlandırmamız gerekiyor?
Şimdi birileri çıksa ve emperyalizm adına Birinci Dünya Savaşında  Orta Doğu’yu şekillendiren şahsi figür olarak Lavrens ne idi ise Tayyip Erdoğan da bugün aynı misyondadır dese verilecek karşılık ne olabilir?
Lavrens’in kim olduğunu biliyorsunuz?
Büyük Britanya’nın Orta Doğu’daki görevlisidir ve Arapları kışkırtıp Osmanlı’yı arkadan vurmuş ve bölgenin dizaynında çok önemli bir rol
oynamıştı.
Kuşkusuz yapılacak bir Lavrens-Erdoğan benzerliği yakıştırması  sadece amaçlar yani Orta Doğu’yu yeniden dizayn noktasında olabilir ki   işin esası da aslında bu değil midir?
Tekrar tekrar soruyorum, Mısır karışınca Obama Tayyip Erdoğan’ı  ardı ardına niye arıyor ve Erdoğan bu telefonlardan sonra niçin başka bir ülkenin içişlerine karışacak şekilde açıklamalar yapıyor!
Böyle bir görüntüden sonra yoksa Erdoğan Amerikan  mandacılığının bölge acentası mı sorusu sorulsa çok mu absurt kaçar?
Tablo açık ve şeçik olarak şudur:
Erdoğan, emperyalizmin Ortadoğu’daki yeni Truva atıdır.. İsrail ile yaptığı kavga da yapaydır ve Türkiye ile Arap kamuoyunda imaj oluşturmak içindir. Evet, Erdoğan-İsrail gerginliği tamamen danışıklıdır.  Tersi olsaydı, Gazze’ye yardım hikayesinde canını kaybeden 8 kişi için  kıyametler koparan Erdoğan Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman katledilir ve on binlerce mümin kadının ırzına geçilirken benzer  tutumu takınırdı. Oysa Tayyip Bey Irak’ta Müslüman kadınların ırzına geçen ABD askerleri için duacı olmuştur.
GÜNÜN PORTRESİ...
Ergenekon uzmanının belgesine bakın!
Adı: Emre Uslu... Eski polis.. Yıllarca ABD’de kalarak “Okyanus’u geçemez” raporunu ve yıllarca haksız bir şekilde binlerce dolarlık polis maaşını aldı.. Derken bir doktora ile yandaşı üniversiteye atamasını yatırınca anında o hastalığı ortadan kalktı ve polisliği bırakıp Türkiye’ye geldi. Bakmayın top-sakalla kendini gizlediğine, fikri-zikri ortada... Uslu’yu yandaş medya kamuoyuna, ’Ergenekon uzmanı’ diye tanıttı... İşte bu sözde Ergenekon uzmanının belge ve bilgi aktarmasından yaşanan son bir örnek: Türk Gençlik Birliği Üyesi bir genç Uslu’nun foyasını ortaya çıkarmak için birkaç gün önce Emre Uslu’yu arayarak; “CHP Genel Merkezinin ikinci katında darbe toplantısı var” diyor... Uslu mal bulmuş mağribi gibi bu meçhul telefonla hemen kaleme sarılıp “Hodri Meydan Suheyl Batum” başlığı ile bir yazı yazıp, CHP’nin çok önemli bir kaynağından ihbar aldığını ve partinin ikinci katında darbe toplantısı yapıldığını yazdı... Oysa CHP’de değil böyle bir toplantının yapılması, ikinci katta toplantı yapılacak salon bile yoktu. Dahası Türkiye Gençlik Birliği yapılan telefon ihbarı görüşmesini de kayda almış.... Adamın belgesini gördünüz mü?... Söyleyin bana, bu ve benzerleri kişilerin zırvaları ile ortaya atılan Ergenekon’a ben nasıl inanayım?
SORU-YORUM...

Başbakan tevkif müdürü mü?
Bir değil, iki değil, üç değil... Üst rütbeli askerler tutuklanınca Genelkurmay Başkanları soluğu Başbakan’ın yanında alıyor. Dün İlker Başbuğ böyle yaptı, bugün de Işık Koşaner aynı şeyi yapıyor? İyi de Başbakan tevkif ya da salıverme müdürü mü? Hani bu ülkede yargı bağımsızdı? Değilse bu ziyaretler niçindir? Sakın tesadüf demeyin bu tür tutuklamalar sonrasında hep aynı ziyaretler var... Bir başka şey hatırlayın, önceki tutuklamada Başbakan yanında İlker Başbuğ varken Adalet Bakanı Ergin’i alel-acele Ankara dışından getirtmemiş miydi?Dahası, bu çağrı ve görüşmenin hemen ertesinde generaller için tahliye kararı çıkmamış mıydı? Yoksa bu da mı tesadüftü?.. Hikayeyi bırakın, her şey ortada... Yahu Tayyip Erdoğan
“Ben bu davanın savcısıyım” demedi mi? Dediyse daha ne konuşuyorsunuz!
ÖNEMLİ NOT: 163 TSK mensubunun tutuklanması öncesinde ABD Savunma Bakan Yardımcı Vershbow ile Genelkurmay yetkilileri Afganistan için toplantıdaydı ve ABD tarafı Türk askerinin muharip güç olarak Afganistan’da görev yapmasında ısrarlı oldu ancak Genelkurmay bu talebe hayır dedi, derken hemen sonrasında 163 üst düzey asker için tutuklama kararı çıktı!... İlginç tesadüf değil mi?... Yorum sizin....

DURMAK YOK

ODA TV’den sonra sıra kimde?

ODA TV yaptığı müthiş gazetecilikle büyük bir açığı kapatıyor. Öyle ki yayınladığı bilgi ve belgeler hedefi on ikiden vuruyor. Derken iktidar ve yandaşı çevreleri rahatsız eden ODA TV’ye dün baskın verildi. Hukuki gerekçelerini bilmediğimiz bu baskınla Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan Bozkurt gözaltına alındı... İddia Ergenekon bağlamında bir haberin yayınlanmasıdır... Bazı okuyucularım Oda TV’nin haberini okuyunca bizi arayıp “Seçim öncesi AKP muhalifleri için düğmeye basıldı aman siz de dikkatlı olun” uyarısında bulundu... Bizim korkacak bir şeyimiz yok.. Öyle bir şeyimiz olsa zaten yazdığımız o yazıları yazamazdık. Ne büromuzda, ne de evimizde suç unsuru bir şey olamaz.. Arama için gelip kendileri bir şey koyarsa, onu bilemem. Ama korkmak ve ürkmek yok, tersine vites büyütüp rezilliklerle boğuşmaya devam
diyoruz... Durmak yok, AKP faşizmiyle mücadeleye devam!