Birçok hastalığın insanı öldürmesinin nedeni hastalığın gücü değil, insanın bağışıklık sisteminin güçsüzlüğü. Bir hastalığa yakalandığınızda, yeterince güçlü bir bağışıklık sistemine sahipseniz, o hastalık sizi yıpratsa da, bir süre sallasa da yıkamıyor. Bağışıklık sisteminiz zayıfsa ve hızla geriliyorsa, hastalık da sizi alıp götürüyor. Hele de kanser gibi insanı çürüten, yiyip bitiren hastalıklara karşı çok daha dayanıklı bir bağışıklık sistemine sahip olmalıyız.

Bağışıklık sistemini nasıl güçlü kılacağınızın birçok formülü var. Endüstriyel tıbbın hasta - müşteri sarmalında geliştiğini biliyoruz. Sermayeye paçasını kaptıran bu sektörden medet ummak yerine, bağışıklık sistemini geliştirmenin başka yollarını bulmak zorundayız...


Toplumsal bağışıklık sisteminin de politik krizlere, siyasal çürümeye karşı güçlü olması gerekiyor. Toplumsal bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli dinamik de kuşkusuz toplumsal muhalefetin gücü, direnci. İktidarın soysuzlaştırıcı, yerinden edici, yıkıcı etkilerine karşı direnen, kimliğiyle, emeğiyle karşı koyan bir muhalefet, sermayenin de devletin de saldırılarına karşı koyabilecek gücü yeniden üretebilir. Siyasetin toplumsallaşması bu açıdan büyük önem taşıyor.

 Kitlelerin siyasetten uzak kalması bir yerde bağışıklık sistemini güçlendirecek mekanizmalardan yoksun kalması anlamına da gelmekte. İktidar o nedenle toplumun siyaset yapabilirliğine saldırıyor, siyaset yapanı imha edecek tüm silahlarını devreye sokuyor.

Toplumun bağışıklık sistemini en fazla ve güçlü biçimde zayıflatan unsur kuşkusuz içinde yaşadığımız zaman diliminin de belirgin özelliği olan iletişim kanallarının kontrolü ve iktidar bilgisinin yaygın ve hâkim kılınması olsa gerek. İktidar karşıtlarına karşı yürütülen en güçlü politik faaliyet kuşkusuz “aydın”lar aracılığıyla yürütülen faaliyettir. Entelektüel faaliyeti üniversite duvarlarının içine, aklın tutulmasına hapseden, tüm bilimsel faaliyet alanını toplumsal emeğin sömürülmesinin en sofistike teknolojik gelişme uğraşına ayıran üniversite ve onun mezun depoları iktidarın büyüsünden vazgeçemiyor. İletişim kanallarına sokulan iktidarın bilgisi de bu büyülenmiş akıl eliyle üretiliyor.

Seçimlerden önce ve sonra, en solundan en sağına, iktidar ve sermayeyle barışık olanlara baktıkça, bu barışıklığın toplum için nasıl felaket sonuçlara gebe olduğunu gördük. Toplumun direncini kırmak, siyaset yapabilirliğini engellemek, iktidarın bilgisini hakikatleştirmek, suçu olağanlaştırmak, iktidarın gözünden hayata bakmak. Başka bir seçeneğin olanaksızlığına o denli bir inanmışlık hâkim ki; gözü başka hiç bir şey göremez hale gelmiş bir birlik çağrısı, tüm kimlikleri, mücadeleleri, vicdanları silen bir tekçi anlayış devleti toplumsal emeğin muhalefetinden korumaktan başka ne işe yarar?

Seçim öncesi toplumsal muhalefetin en önemli buluşma ve mücadele gücü olan HDP ve BDP bloğuna karşı yürütülen linç kampanyasına katılan güruha sesini bile çıkaramaz hale gelmiş olanlar, karalama kampanyalarına destek verenler, kurt işaretli siyaseti seçenek olarak gösterenler ve bu günahtan arınması mümkün olmayan sessiz sedasız kalanlar’ Hücrelerine kadar yolsuzluğa bulaşmış bir hükümete karşı tüm tarihi suçla dolu olanları seçenekleştirirken, iktidarın yıpranmışlığını kurucu iradenin milli - Sünni hattında yeniden örmekten başka bir şey yapmıyorlardı. İttihatçı kafaların sağ ve sol kanatları arasında yaşanan gerilimde tek ortak olanHDP-BDP muhalefetine karşı olmaktı. Hatta hızlarını alamadılar, seçim sonrası da devam ediyorlar.

Seçim aritmetiğinin hiçbir önemi yok. Sayısal analizlerle eğlenebiliriz, kimseye zararı yok, ama faydası da yok. Seçimleri HDP ve BDP kazandı, toplumsal muhalefet, ortaklaşmış mücadele kazandı. Bu hiçbir sandığın yeniden sayılmasıyla değiştirilemeyecek bir sonuç. Bu hiçbir aydının gevezeliğiyle kirletilemeyecek bir başarı. Kadın eş temsiliyetiyle, emekçilerin direnciyle, lgbti hareketinin inadıyla, ekolojist mücadeleyle, Kürt siyasetinin yerel demokrasiyi var etmesiyle kazanılıp geçilen bir eşiktir. 

Siyaset niteliksel anlamda bu seçimlerde sıçrama yapmıştır. Şimdi bağışıklık sistemimiz çok daha dayanıklı. Seçimlerden arta kalan da bu güçtür. Bir de seçimlerin altında kalanlar vardır, onlara da geçmiş ola...