EKONOMİK GÖSTERGELER "TEĞET BİLE" DEĞİL, DİREK GEÇECEK DİYOR!
                                                                      (Mücadeleye Hazır Olunmalı)
 
Dünya kapitalizminin krizi bugüne kadar Türkiye'de etkisini diğer Avrupa ülkelerine göre az hissettirmişti. İktidar sözcüleri tarafından "teğet bile geçmiyeceği" söylenmişti. Fakat AK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli ekonomik kriz konusunda halkı uyarırken, hükümetin "Ulusal İstihdam Projesi" ile krizi emekçilerin sırtına yüklemeye çalışacağını net bir biçimde ifade etti.
      2008'de başlayan ve özellikle Avrupa'da etkisini hissettiren kapitalizmin krizi Türkiye'yi de etkisi altına alacak. 2008 yılındaki kısa süreli bir dalga dışında Türkiye'de kendisini Avrupa ölçeğinde hissettirmeyen kriz, Avrupa'daki krizin derinleşmeye başlamasıyla Türkiye'yi de vuracak.AK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli TV8'in canlı yayınında nasıl konuştuğunu hatırlatmak isterim.
     "Kötü haberi veriyorum; dünya ekonomisinde kara bulutlar gözükmeye başladı. Dünya daha büyük krizlerle karşı karşıya kalacak. Bunlar da oluyor. Muhtemelen dünya ekonomisinde bir kriz olacak. Türkiye'ye olumsuz etkileri olacaktır. O yüzden tedbirli olun. Ne varsa onu tutun. Fazla harcamayın. Dünyada kriz olacak, Türkiye'de bundan olumsuz etkilenebilir. Gelişigüzel harcamamak lazım. Biz tozpembe bir tablo çizmiyoruz, gerçekleri konuşuyoruz"
      Sayın BaşbakanımızTayyip Erdoğan, 2008'de krizin Türkiye'yi" teğet" geçeceğini söylemişti.Yaklaşan krize ve kendi kadrolarının çığırtkanlıklarının "piyasaların"moralini bozacağı düşüncesiyle "teğet bile geçmiyecek","ama ölçülü israf etmeden bir yaşam baştan beri disturumuzdu" mealinde demeç vererek "piyasaları yatıştırma yoluna gitti. Gitti de etkili oldumu elbette hayır.Merkez Bankasının son faiz operasyonundan anlaşılacağı üzere "piyasalar"çok kırılgan ve omurgasız en küçük esintide bile milyarlarca dolar zarar edebiliyorlar.Eee bu zararlar kimin sırtından çıkacak,çıkartılacak. Patronları nasıl kurtaracaklar?Sahi geçmişte patronları nası kurtardılar? Elbette zararlarını milyonlarca yoksul insana bölüştürüp onların sırtına bindirerek.
       AK Partisi tarafından hazırlanan ve Şubat ayında yasalaşan Torba Yasa ile patronların sırtındaki borç yükü hafifletilirken, yeni dönemde kredi kartları yoksulların korkulu rüyası olacak.
      Haziran ayında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından yapılan açıklama gırtlağına kadar kredi kartına batmak zorunda kalmış yoksulları yeni dönemde neler beklediğini gösterir nitelikteydi. BDDK, yaptığı uyarıda hanehalkı toplam yükümlülüklerinin, toplam varlıklarına oranında hızlı bir artış yaşandığını söylerken; bankaları ve kredi çekecekleri dikkatli davranmaya davet etmişti.
     Bireysel kredilerin toplam tasarruf mevduatına oranının küresel kriz öncesi yüzde 48 iken, 2011'de yüzde 54'e ulaştı. Haziran 2011 itibariyle bankalara toplam 200,4 milyar lira borç birikmiş durumdaydı. Bunun 152,7 lirasını tüketici kredileri oluştururken, tüketici kredilerinin yüzde 46'sını konut, yüzde 4'ünü taşıt, yüzde 50'sini ise ihtiyaç kredileri oluşturuyordu.
     Bu durum çok geniş bir kitlenin temel yaşam standartlarını sürdürebilmek için sürekli olarak borçlanmak zorunda olduğunu gösteriyor. Krediler, kapitalizmin kâr oranlarını düşme eğilimini frenlemek için kullandığı temel finansal araçların başında geliyor ve krizi kısa süreli olarak yokmuş gibi gösterse de yarattığı finansal balonlarla etkilerinin çok daha derin olmasına yol açıyor.
      Kapsamlı bir saldırı başlangıcının arifesindeyiz.Hele mubarek Ramazan Ayını bir atlatalım zam ve önlem paketleriyle ortalık toz duman olacağa benzer.
     İktidara geldiği günden bu yana neoliberal politikaların en kararlı uygulayıcısı olan AK Partisi, ekonomik krizi aynen Avrupa'daki egemen sınıflar gibi çalışanların sırtına yüklemeye hazırlanıyor.
     Uzun bir süredir 50/d,50/c gibi maddelerle işçilerin kazanılmış haklarına saldıran AK Partisi, "Ulusal İstihdam Projesi" ile esnek çalışmayı her alanda kurumsallaştırmaya hazırlanıyor.
     Ulusal İstihdam Projesi, çalışma dünyasını patronlar için en uygun hâle getirmek ve işçilerin güvencelerini kaldırarak işverenin üzerindeki yükümlülükleri kaldırmayı hedefliyor. Kıdem tazminatının kaldırılması projesi bunun en temel göstergesidir.
     AK Partisinin krizi işçi sınıfına ve emekçilere ödetme projesine karşı sendikaların aralarındaki tüm farklılıkları bir kenara bırakarak bir araya gelmeleri ve saldırıyı birlikte omuzlamaları gerekiyor. Genel grev silahı kullanılmadan ve sınıfın birliği sağlanmadan bu saldırıları püskürtmek mümkün değil. Büyük bir saldırı dalgası altında bulunan Avrupa işçi sınıfı, başta Yunanistan olmak üzere her yerde direniyor ve biz emekçilere yol gösteriyor.