Bu hafta sonu dostlarla Niğde yarenliği ettik. Mehmet arkadaşın (Mehmet Kılıçaslan) yazlık ”bağ” evindeki konukluğumuz, havanın yağışlı olması nedeniyle ister istemez ev içine kaydı. Klarnet üstadı Fedai Baba, zurna üstadı Metin Ağabey, kemancı Veysel, kanunda genç kardeşimiz Okan, ritimlerde Mehmet (davul/darbuka)  arkadaşın eşliğinde, Hakkı Yılmaz Ak öğretmenimin solistliğinde güzel bir gün yaşayıp, gerçek anlamda Niğde yarenliği ettik. Üstatların nefeslenme anlarında güzel sohbetler oldu. Bu anlardan birinde uzun yıllardır Bursa da yaşayan hemşerilerimizden Gürsel Hoca’nın (Gürsel –İzzet- Özkan) bizlerle paylaştığı fıkra güne damgasını vurdu.

     Fıkrayı aşağıda olduğu gibi paylaşıyor iyi hafta sonları dileklerimi iletirken, saz ve söz üstatlarıyla geçirilen günün diğer “yarenlikleriyle”,ayrıntılarını bir başka yazımda paylaşacağımı belirtirim.

     Sohbete damgasını vuran o fıkra:

   “ İstanbul'da üniversitede okuyan genç kız Niğde'deki babasına telefon etmiş;

 -''Baba, merhaba Ben Lale''. - ''Ooooo Güzel kızım benim. N'abersin bakalim?''

.- ''Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla''. - ''Hayırdır? Bi sorun'mu var?''. Kız ağlamaya başlar babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir.

- ''N'ooldu kızım? Anlatsana''.- ''Murat evi terk etti. Boşanmak istiyormuş''.- ''Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlen din’de boşanıyorsun''.- ''Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı'ya ben onunla evlendim.''- ''iyi halt ettin, zilli neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın''.-''Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış.''.- ''Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?''.
 - ''Ama babacığım O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını''.

 - ''Peki Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı öğleden sonra Bankaya gidip çekersin sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotografları''. - ''Sağol baba Eeee şey bi'de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var''.Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur;

 - ''Kürtaj'mı? Bi'de hamile'mi kaldın o deyustan sen?''. - ''Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı... Zaten o yüzden ayrılıyoruz'ya''.Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır; - ''Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım nedir bu başımıza gelenler okulu bitirir bitirmez Niğde'ye dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını''. - ''İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü''.Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürür; - ''Okuldan'mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli? Eh ulan sen hele bi gel buraya ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana ilk isteyenle'de evlendiricem''.

 - ''O iş zor be baba biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben''.- ''Allahım, çıldıracağım bir de cinsel hastalıklar haaa... kesin o zencidendir''. - ''Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır''.Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.  - ''Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya seni alıp gelecek. Adresini ver bakim''.  - ''Mahmutpaşa Karakolu'ndayım gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında''

 .- ''Karakol'mu? bi'de karakola'mı düştün layyynnn? Ne yaptın?''.  -''Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkânına girdim. Ama neyse'ki kimse ölmedi. Dükkân sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım''Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar;   - ''Babacığım sakın üzülme bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım''.Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır; - ''Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul'da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağ olsun senin''... der ve Niğde Bağları türküsünü söyleyerek oynamaya başlar.”  

     Fıkra bitiminde hep birlikte “babanın”  sevincini bizde yaşadık.