Hemen her konuda olduğu gibi eğitimde de sıkıntılı ama bir o kadar da umut verici bir yılı geride bıraktık.
Krizlerin çözümüne yönelik önemli gelişmeler olmadı değil. Örneğin eskiden kopya çeken çekildiği ile kalıyordu ama şimdi gün yüzüne çıkıyor...
Geçen yıl alınan kararlardan pek çoğu 2011’de gerçekleşme olanağı bulunacak. Örneğin 13 yıllık temel eğitim için ön adımlar atılacak. SBS, KPSS benzeri giriş sınavlarında yeni düzenlemelere gidilecek. Öğrenci burslarından sonra, öğretmen maaşlarında da iyileştirme yapılırsa şaşırmamak gerekir. Çünkü ufukta seçim var.
Öğrenci olayları Ankara’daki siyasi atmosfere paralel olarak daha da yaygınlaşabilir. Bu konuda alınan polisiye önlemler de daha acımasız noktalara gelebilir.
MEB, 2011’de 55 bin öğretmenin ağustos ayında tek atama ile alınacağını açıkladı. Ama bu iki atama dönemine dönüşebilir. Her ne kadar Bakan Çubukçu “hayır“ dese de seçim nedeniyle artı 10 binlik yeni bir kadro daha verilebilir.
Üniversitelerdeki öğrenim harçları da yine seçim nedeniyle yeni yılda zam görmeyebilir.
Geçen yıl fen ve Anadolu liseleri ile üniversitelerde 100 bini aşkın kontenjan boş kalmıştı. Bu sayı, daha da artabilir. Bunun anlamı da Anadolu liseleri ile üniversitelere girmek, önceki yıllara göre çok daha kolay hale gelebilir.
Gençlerin en büyük sorunu olan işsizlik de daha üst noktalara tırmanırsa bu da şaşırtıcı olmaz?
Ama her şeye rağmen, umutların daha da köreldiği değil, arttığı bir yıl olmasını diliyoruz? Yoksa zor biter...
Seçimlerden sonra olası bir iktidar değişikliği ya da bakan değişikliği olur mu?
Bakan Çubukçu’ya bu soruyu yönelttiğimizde “iktidar da, ben de değişmeyeceğim“ demişti. Bekleyip göreceğiz...

Üniversite yarışı başladı!
Üniversite başvuruları dün başladı. Yaklaşık 1.5 milyon aday başvuracak. Neredeyse her iki başvurandan birine yetecek kadar kontenjan var. Ama artık, ille de üniversite olsun da neresi olursa olsun dönemi çok gerilerde kaldı.
Yarış sadece, hayalini kurduğu üniversiteye ve mesleğe kavuşmak isteyenler arasında geçecek.
Onların sayısı da 1.5 milyon aday içerisinde 100 bini bulmaz.
Yani yarış, hepsi hepsi 100 bin kişi arasında gerçekleşecek...
Bu yüzden de üniversiteye girmek, bu yıl önceki yıllardan çok daha kolay olacak.
Çünkü hem çok yeni üniversiteler açıldı, hem kontenjanlar arttı hem de üniversiteye olan ilgi azaldı.
Geçen yıl 100 bine yakın kontenjanın boş kalması bu yüzdendi.
Ama iyi üniversitelere ve başta sağlıkla ilgili bölümler olmak üzere fazla talep gören fakültelere girmek yine kolay olmayacak.
Ve bu konuda önemli bir ipucu:
Hedefi belli olanların kazanma yüzdesi, kafası karışık olan adaylara göre, çok daha yüksek. Bu yüzden hiç zaman geçirmeden hangi üniversite ve hangi fakülte sorusuna cevap bulursanız, gerisi kendiliğinden gelecektir...

YİBO’ların hali?..
Yatılı İlköğretim Bölge Okulları, 8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra ortaya çıkan bir model. Köy okulları kapanınca çareyi onlarda buldular. Ama kurulduklarından bu yana sıkıntıları hiç bitmedi.
Ücra köşelerdeki bu okulları, ne aileler benimseyebildi ne de bakanlık. Anne babalar mini minnacık çocuklarını yatılı olarak vermek istemediler. Kimilerinin çekinceleri vardı kimilerinin de korkuları... Bir de, bu okullarda çocuklarınızın beyinleri yıkanıyor söylentileri çıkınca hepten soğuyanlar oldu. Ama daha da vahimi, bakanlığın bu okulları birer angarya olarak görmesi!..
Böylesi kurumlar için idealist bakanlar ve idealist bürokratlar gerekir. Tıpkı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’lar gibi.
İnanılarak hayata geçmeyen projeler, sonraki yıllarda ortada kalıyor. Eğitimde bunun o kadar çok örneği var ki, saymakla bitmez.
YİBO’lar, öğrencilerin gözüyle “açıkhava hapishanesi“, öğretmenlerin gözüyle “sürgün yeri”, bazı anne babaların gözünde de “oyalama merkezleri“. Şimdi böylesi bir ortamda bu okullardan verim beklemek hataların en büyüğü olur.
Özetin özeti: MEB, yeni yılda YİBO’lar konusunda çözüm üretmek zorunda. Birkaçının müdürünü değiştirmekle bu sorun çözülmez!..