Niğde Milli Eğitim Müdürü Halil İbrahim Yaşar sısa adı TEOG olan Temel Eğitimden Ortaöğretime geçiş sınavında öğrenci ve anne-babalara bazı önerilerde bulundu.

 

 

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SINAVINDA ÖĞRENCİ VE ANNE-BABALARA ÖNERİLER

 

Sevgili öğrenciler;

 

2013-2014 Eğitim-öğretim yılının birinci yarıyılında ilkini yaptığımız ve 28-29 Nisan 2014 tarihinde ikincisini gerçekleştireceğimiz “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş” ismi verilen kısa adıyla TEOG, SBS'nin yerini aldı. Bu yeni sistemin asıl amacı, öğrencinin başarısını anlık bir performansa dayalı olarak değil, geniş bir zaman dilimine yayarak belirlemektir. SBS'ye göre en temel farklılık bu yönde olmuştur. Sizler normal olarak okulunuzda, kendi sınıfınızda, arkadaşlarınızla yıl içerisinde derslerinizden olduğunuz yazılı yoklamanın bir benzeri olan sınavlara tabi tutulacaksınız. Bu sınavlardan alacağınız notlar ve okuldaki başarılarınızında katılımı ile bir üst okullara yerleşmiş olacaksınız.

 

Sizleri önerilerimiz;

ü  Sınav hakkında olumsuz düşünce ve sohbetlerden uzak durun.

Gürültüden uzak, açık havalarda yürüyüş yapın

ü  Yeni konu öğrenmek yerine deneme çözümü ve konu tekrarı yapın

ü  Kendi kendinize olumsuz iç konuşma yapmayın (kazanamayacağım, başaramayacağım vb.)

ü  Sakatlanmayla veya hastalanmayla sonuçlanacak aktivitelerden, ağır sportif faaliyetlerden uzak durun.

ü  Tv ve bilgisayarda fazla vakit geçirmeyin.

ü  Günlük aktivitelerinizi değiştirmeyiniz

                           

Sınav sabahı;

ü  Diğer günlerdeki gibi okula gitmek için hazırlanın

ü  Kahvaltınızı yapın

ü  Okullarımızda sizlere yardımcı olacak öğretmenlerimiz olacak ve onların sizlere vereceği tavsiyelere mutlaka uyunuz

Sevgili öğrenciler şunu unutmayınız bu Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır.

Her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle başarılar dilerim

 

SEVGİLİ ANNE-BABALAR;

 

Bu sınavların çocuklarınız için bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağın bilmeniz gerekir.

 

ü  Negatif motivasyondan uzak durmak gerekir; Anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için olumsuz sözler söyleyebilirler, bu noktada başarmaya olan inançları zayıflar.

ü  En az şu kadar net yapmalısın. Başarılı olmalısın.’’ Kendini dersine vermelisin. ’’ Bu yıl mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır.  Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri anne-babalar mümkün olduğunca az kullanmaya çalışmalıdırlar.

 

ü  Çocuğunuzdan beklentileriniz de gerçekçi olmaya çalışın;  Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.

ü  Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler, daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.

ü  Çocuklarınızı asla başka çocuklarla kıyaslamamak gerekir: " Amcanın oğlu fen lisesine girdi, sen de oraya girmelisin“, vb. türünden yaklaşımlar çocuklara zarar verebilir.

ü  Çocuğunuzu takdir edin. Çocuğunuzun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır.

ü  Anne-babalar sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını onaylamak ve olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övmek gerekir.

ü  Öğrenci sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin: "Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkân bırakmaz.

ü  Anne-babalar çocuklarını başarısı için maddi-manevi fedakârlık yaptığınız doğrudur. Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse, elinden gelenin o kadar olduğunu kabullenmek gerekir.

ü  Çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır ve çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.

ü  "Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz." şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır

ü  Kendi özlemlerinizle çocuğunuzun sınırları arasında gerçekçi bir denge kurun. Çocuğunuz girebilse fen lisesinde okuyabilir veya kazanabilse tıp fakültesini bitirerek iyi bir doktor olabilir. Ancak çocuğunuzun kapasitesi binlerce kişi arasından sıyrılarak bu yerlere ulaşmaya yeterli olmayabilir. Bu iki durumu birbirinden ayırın ve içinizden veya yüksek sesle çocuğunuzun beceriksiz olduğunu düşünmeyin. Çünkü bu düşüncenizi nasıl olsa hisseder veya duyar.

ü  Çocuğunuzun istediğiniz veya kendi istediği giriş sınavında başarılı olmazsa gideceği başka bir okulu ona ceza gibi göstermeyin. Bu yöntem çocuğunuzun okulu ve yapacağı işi sevmesine imkân vermez. Bu tür yaklaşımlar çocuğunuzun hayatı ve kendisini sevmesini de engeller.

ü  Sınavlarda başarılı olsa da olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki ilişkinin bozulmamasıdır. Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu asla unutmayın.

ü  Çocuğunuzun elinden geleni yaptığına inanın. Eğer çocuğunuz istediğiniz gibi olmazsa çocuğunuzun elinden gelenin bu kadar olduğunu kabullenin ve çocuğunuza “yeterli çalışmıyorsun, başarılı olamayacaksın” gibi değerlendirici ifadeler kullanmayın.

ü  Çocuğunuzun çabasını fark ederek onu takdir edin. Örneğin; “Bu işi yapabileceğini biliyorum. ”Bu yaptıklarını takdir ediyorum.”   ”Kararına güveniyorum.” “Eminim ki bu biçimde çalışmaya devam edersen başarılı olacaksın...” gibi ifadelerle onları destekleyin…

 

Çocuklarınız için en iyisinin olması dilekleriyle başarılar dilerim.

 

Editör: TE Bilişim