19 Mart Pazartesi  saat sekize on kala okula girmiş ve 18.30 civarı okuldan çıkmış bir eğitim emekçisinin akşam yemeğine oturmadan günlük gazeteleri hızla gözden geçirirken bağlı bulunduğu  bakanlığın en yetkilisi tarafından “az çalışıyorlar”, “okulda geçirdikleri süre az” mealindeki demeçlerini okumak inanın işime olan sevgi ve saygımı bir nebze olsun etkilemedi. Ama günün 10 saati aşan bölümünü okulunda geçirmenin getirmiş olduğu yorgunluğu iliklerime kadar hissettim.
 
     “İstatistik en iyi yalan söyleme metodudur.” Demiş konunda uzman istatistikçiler. Ne güzel de söylemişler. Geçtiğimiz yılın ekim ayında milliyet gazetesi tarafından haberleştirilen OECD’nin eğitim emekçilerinin ülkelere göre çalışma saatleri raporu ile bakanımızın soru önergesine verdiği yanıt aynı istatistikî verilere dayanmasına rağmen taban tabana zıt. Neden mi? Dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince açıklamaya çalışayım.
 
     Sayın Bakanımız Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan’ın soru önergesini yanıtlarken yukarıda arz ettiğim rapora atıfta bulunan Serdar Soydan’ın “Türkiye’de öğretmenlerin “yasal çalışma süresinin” 1808 olduğunu ve OECD ortalamasının 143 saat üzerinde olduğunu.” İfadenin yanlış olduğunu belirterek OECD ortalaması ile Türkiye'deki durumu kıyaslarken “Ülkemizde  180 iş günü veya 38 hafta olan bir eğitim öğretim yılındaki ders saatlerinin sayısını değil okulda geçirilen saat olarak net öğretim süresi yönünden hesaplanması gerektiğini böyle hesaplanınca ilköğretim öğretmenleri 639, ortaöğretimde ise 567 saat net okulda geçirilen süre olduğunu belirterek bu rakamların OECD ülkeleri genelinde devlet okullarındaki ortalamanın altında bulunduğunu belirtmiş, OECD ortalamasının; yıllık saat olarak net öğretim süresi bazında ilköğretimde 779, ilköğretim ikinci kademede 701, ortaöğretimde ise 656 saat olduğunu ve bu verilere dayanarak Türkiye'deki öğretmenlerin çalışma sürelerinin OECD ortalamasının altında olduğunu tespitini yaptıktan sonra “Öğretmenin saat olarak okulda bulunma gereken süreye ilişkin veriler kapsamında ise ülkemizde öğretmenler ilköğretimde 870, ortaöğretimde 756 saat okulda bulunmaktadır. Bu veri başlığında OECD ortalaması ilköğretimde 1182, ilköğretim ikinci kademede 1137, ortaöğretimde ise 1137 saat olup, ülkemizdeki öğretmenlerin bu bağlamdaki çalışma süreleri de OECD ortalamasının altındadır” diye ifade ederek nerden bakarsak bakalım öğretmenler az çalışıyor izlenimini yaratmak için sayısal verileri istediği gibi yorumlamış.
 
        Hakikat ne bakalım.İlköğretimde net ders saati 40 dakika her iş günü 6 ders saati eşittir 240 dakika. Her haftada var 5 iş günü yani 240*5=1200 dakika/60  (20 saat) kalır sınıf öğretmeni okulda demek istiyor bakanımız. Aynı formülle 20 saat x 38 iş haftası =760saattir okulda kalınan net süre. Bakanımız ne diyor. “639 saat net zaman geçirirler okulda” Eee!Kendi formülünde bile 121 saatlik fark var.Birde eğitim emekçisi gözüyle hesaplayalım.
        Bakanımızın unuttuğu iş yerinde işimiz gereği zorunlu dinlenme (teneffüs) saatlerini, yemek molalarını, nöbetçi öğretmen görevlerinden doğan zaman geçirmeleri,kurullar,ders not girişleri,öğrenci verilerinin bilgisayarlara aktarılması vb. idari işler,özel gün hazırlık ve provaları,bayram çalışmaları liste uzayıp gider ama biz ortalama 360 dakika yani 6 saat üzerinden hesaplayalım okulda geçirilen süreyi.bakalım ne çıkıyor. Formül belli: 6 saat çarpı 5 işgünü = 30saat. 30 saat X 38 iş haftası = 1140 saat okulda kalınan süre. Yalnız ve yalnız iş gününden yani 180 X 6 saat =1080 saat ediyor. Ders saati değil net zaman birimi olarak saat.OECD ilköğretim ortalaması neydi? İlköğretim 779 saat. Bizde neymiş?1080 saat. Hani ortalamanın altında zaman geçiriliyordu? Ne diyeyim pes yahu!
 
       Orta öğretimlerde ders saati 45 dakika ve okulda geçirilen öğretim dışı etkinlikler ilköğretimlere göre daha fazla olduğundan hesaplama gereği bile duymuyorum.
 
       Sayın Bakanımızın bilerek isteyerek unuttuğu bir diğer şey ise az çalıştığımızı iddia ettiği biz eğitim emekçilerinin maaşlarının gerçekten de OECD ortalamsının altında olduğu gerçekliğidir.
 
OECD Raporu’na göre, Türkiye’de yeni bir ilköğretim öğretmenin maaşı yıllık 25 bin 536 dolar iken, OECD ortalaması 29 bin 767 dolar. Meslekte deneyim arttıkça Türkiye’de öğretmenlerin kazandığı maaş ile OECD ortalaması arasındaki fark giderek artıyor. 10 yıllık bir ilköğretim öğretmeni Türkiye’de 26 bin 374 dolar kazanırken, OECD ortalaması 36 bin 127 dolar. En yüksek ilköğretim öğretmen maaşı ise Türkiye’de 29 bin 967 dolar, OECD ortalaması ise 48 bin 154 dolar. Ortaöğretim öğretmenlerinin Türkiye’de mesleğin başında kazandıkları yıllık gelir ise 26 bin 173 dolar. OECD ortalaması ise 33 bin 44 dolar olarak şekilleniyor. Rapora göre mesleğinin zirvesindeki bir ortaöğretim öğretmeni 30 bin 335 dolar kazanırken bu rakam OECD ortalamasının 23 bin dolar altında kalıyor.
 
        Bunun yanında, Bakanımızın gözden kaçırdığı önemli bir diğer gerçeklik ise eğitim emekçilerinin sözleşmeli ve ücretli çalışma gibi biçimlerle güvencesizliğe mahkûm edildiği gerçekliğidir.