Emperyalist haydutlar eliyle silahlandırılıp eğitilen ve bölgemizdeki işbirlikçilerinin desteklediği IŞİD çeteleri Ortadoğu halklarına zulmetmeye devam ediyor. Musul, Mahmur, Ninova, Telafer ve Şengal’ den sonra on gündür Kobane’ ye saldırıyor. Kobane civarındaki köylerin bir kısmını işgal eden IŞİD “49 rehinemizin” bırakılması karşılığında aldığı, güvence veya desteklerle Kobane’ yi ele geçirmeye çalışıyor. Sivil ve savunmasızı insanlara saldırarak yeni katliamlar yapıyor.

       Katliamdan kurtulan on binlerce Kobane’ li ülkemiz sınırına Stockholm sendromuna tutulmuşçasına akın ediyor, ancak burada da bir başka zalimlikle yüz yüze kalıyorlar. Yaşadıkları katliam tehdidine rağmen sınırlarda tutuluyor, saldırıya uğruyorlar. Böylelikle, her türlü desteğin verildiği IŞİD çeteleri, sınır operasyonlarıyla da bir kez daha desteklenmiş oluyor.
      “Ortadoğu’ da adeta bir 3.dünya savaşı yaşanıyor.” Birkaç yıldır kesintisiz süren bu savaşın temel hedefi, tarihin en özgün değişimi ve dönüşümü olan Rojava devrimini yenilgiye uğratmaktır. Emperyalist güçler ve başta bölgemizdeki işbirlikçisi ülkeler olmak üzere bölge yönetimlerinin IŞİD desteğinin temel amacı bir ve benzerdir.  Bu yüzden tırlar ve tren katarlarıyla silahlar gönderiyorlar. Ölümden kaçan çocuk ve kadınlara kapatılan sınırlar bu yüzden açılıyor IŞİD çetelerine.
        Ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar sınırlarımızda. Yetmiyor hastane tahsis ediyorlar, eğitim desteği sunuyorlar. Özel tim elemanlarının IŞİD saflarında savaşmak üzere cepheye gönderildiği iddiaları ulusal ve uluslar arası medyada boy boy yer alıyor. Şu anda IŞİD saflarında savaşan 2000 özel timci olduğu dillendiriliyor. Buda yetmiyor, büyük bir psikolojik savaş yürütülüyor, IŞİD’ i meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

         Şu gerçeklik hiç aklımızdan çıkmamalıdır. Tarihi generaller diktatörler, çeteler ve zalimler değil ezilen halklar yazdı bugüne kadar, bundan sonra da böyle de ezilen halklar yazacaktır.

        Katliamlara rağmen yeni bir tarih yazılıyor Rojava’nın Kobani kantonunda. IŞİD çetelerinin son günlerde yoğunlaşan saldırılarına karşı Kürt halkı bütün benliği ile yiğit bir direniş geliştiriyor. Bu direniş sadece Kürt halkı için değil; hepimiz için, bütün insanlık içindir. Rojava, sadece Rojava’ lıların değil, bizimde geleceğimizdir.

    Yanı başımızda kardeşlerimiz katledilirken sessiz kalmayalım. Öldürülenin insanlık, öldürülmeye çalışılan ise bir bütün olarak insanlığımızdır. Direnişe destek olmak demek zalimlere, emperyalistlere bölgemizdeki gerici işbirlikçi hükümetlere karşı mücade ile eş anlamlıdır. Onların insanlık düşmanı politikalarını teşhir etmek demektir. IŞİD ve ortaklarının ipliği pazara çıkarmak demektir. Tıpkı Gazze, Lazkiye, Telafer, Ninova ve Şengal’ le dayanıştığımız gibi Kobane ve Rojava ile de dayanışmak demektir. Barbarlığa karşı savaşanların yanında olmak demektir.

         Eğer barbarlık kazanırsa; eğer barbarlığın arkasındaki güçler kazanırsa, geleceğimiz ve özgürlüğümüz tehdit altında demektir. İnsanlık tehdit altında demektir. Bu tehdide karşı son gücümüzü tüketene kadar direnelim. Direnelim ki insanlığımıza, özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıkalım.

        Sınırların fiilen geçersizleştiği, emperyalistler ve bütün maşalarının bir tarafta Kürdü, Türkmeni, Ezidisi, Arabı, Alevisiyle... Ezilen halkların ve onların ilerici örgütlü öncülerinin omuz omuza diğer tarafta saflaştıkları Kobanê'de, Ortadoğu halklarının kurtuluşuna giden yolu açacak bölgesel bir direnişin mayalandığı günleri yaşıyoruz 

        Kobanê'de süren savaş ve çıplak elle denebilecek kadar mühimmatsız direnen savaşçılar uzaktan seyredilmemelidir! Kobanê'ye sahip çıkmak, tüm insanlığın ortak görevidir..Kobanê'ye omuz vermek, o direnişe fiilen katılmak, elden gelen her yolu ve olanağı kullanarak onu sahiplenmek, Ortadoğu halklarını kurtuluşa götürecek olan bölgesel birleşik demokrasi ve özgürlük yoluna bir taş döşemek demek olduğu bilinciyle örülen dayanışmaya var olan tüm gücümüzle destek olalım.