BEYAZ BASTONLA TANIŞMAK VE GÖREMEME HALİNİ YAKINDAN TANIMAK!
 
      Belki de engel olarak başımıza gelebilecek en kötü engellerin başında gözleri görmemek, kör olmak gelir. Hiç kimse ışığı algılamadan sadece karanlığın olduğu bu dünyada yaşamayı istemez.
      Yaşam aslında çok da uzun olmayan bir yol olduğu “çok yaşayanın yüze kadar yaşadığı” bir dünyada olduğumuzu bilsek de aklımıza ne ölümü ne de başımıza her an gelebilecek engellilik hallerini düşünmek istemeyiz. İnsanın fıtratından olsa gerek yaşam denilen bu yolda her daim güzelliklerle ve mutlulukla yaşam düşleriz. Lakin “yaşam” denilen bu yolda elimizde olmayan nedenlerden dolayı bizi üzen sorunlar çıkıverir karşımıza.
     4 günü aşkın bir süredir böylesi bir sorunla burun, burunayım. Kardeşim Tansel Özkan uzun yıllardır yaşadığı diyabet den  (şeker hastalığından) kaynaklı görme duyusunu kaybetmiş durumda. Kayseri de sürdürülen tedavi ve rehabilitasyon döneminin son dört gününü birlikte geçirdim. Görme engelliler için “beyaz bastonun”  ne derece önemli bir araç olduğunu biliyor olmama rağmen böylesi yakından tanıklık etmemden kaynaklı olarak tepeden tırnağa etkilendim. Görme engellilerin toplumda görünür olmaları için eylem ve etkinliklerine omuz vermiş birsi olarak yaptıklarım yapamadıklarımın yanında atom ize kalır.
     Genelde tüm engelli sorunları ve özelliklede görme engelli yurttaşlarımızın yaşam kalitesini yükseltmek için verilen mücadele kesintisiz devam ettirirken bireyler olarak üzerimize düşen görevler olduğunu da unutmayacağız. Örneğin; bir gün sokakta beyaz bastonu ile yürüyen görme engelli birini görür iseniz ona yürekten bir merhaba deyin. Bu insanların da aramızda rahatça yaşaya bileceğini, yaklaşırken “acıma hissiyle” değil eşit insanlar gibi yaklaşım sergilememiz gerektiğini unutmayalım.
     Beyaz bastonun görme engelli yurttaşlarımız için kutsal bir özgürleşme aracı olduğunu bilerek, beyaz bastonuna sıkı sıkıya yapışarak kendini yaşama katmak isteyen insanlarımızı görmezden gelmek, yok saymak, ayakaltında dolaşmamalarını istemek gerçek “körlük” hali olsa gerek. Unutmamalıyız her çağda bağımsızlaşma ve özgürleşmenin çeşitli araçları dillendirilmiştir. Bence bütün çağlar boyunca baston da “körlerin” bağımsızlaşmasını ve özgürleşmesini simgeleştiren en önemli araç olarak tespit edilmelidir. Basit bir değnekten evrimleşerek baston haline gelen nesnenin beyaz baston oluşunun öyküsü 20. yüzyılda başladığını eski okumalarımdan biliyorum.
     Yıl 1921 “bir trafik kazası sonucu kör olan bir fotoğrafçı, çevredekilerin kendisinin kör olduğunu anlaması ve dikkat çekici olması için bastonunu beyaza boyayarak dolaşmaya başlar, Londra sokaklarında. Bu deneyim o denli başarılı olur ki, 1931'de Fransız Körler Örgütü, körlerin bastonunun beyaza boyanmasını ve beyaz baston adıyla simgeleştirilmesini kararlaştırır. Bu uygulama giderek yaygınlaşır ve körlerin kullandığı baston, beyaz baston olarak anılmaya başlar.”
    Her yıl 15 Ekim “Dünya Beyaz Baston Günü” olarak tüm dünyada görme engelli insanların sorunlarına dikkat çekilmesi içim Birleşmiş Milletlerce kabul edilmiş nadir evrensel günlerden birisidir. Şahsen son dört günüm hasta hane koridorlarında, göz ameliyathanesi bekleme salonlarında görme engelli insanlarımızla ve refakatçileriyle çok yoğun bir şekilde iç içe geçti. En net gözlemin ne diye soracak olursanız? Yanıtım şu dur:  Hani bazen, insanlara sihirli bir değneğiniz olsa ne yapardınız diye bir soru sorulur ya! Bu soruyu görme engelli  insanlara sormaya gerek yoktur. Çünkü onların sihirli birer değnekleri vardır. Bu sihirli değnek  görme engellilerin kullandıkları beyaz bastonlardır.
    Bu bastonlar elbette dokundukları her şeyi değiştirecek “sihre” sahip değildir. Ama en büyük “sihri” görme engellilerin yaşama sımsıkı tutunmalarını sağlayarak, onlara öz güvenlerini geri vererek insan içine karışmalarını sağlayarak gerçek bir sihirli değnek işlevini yerine getirmekte.
     Son söz olarak tüm sağlıklı insanların her an engelli bir insan olabileceği gerçekliğiyle birlikte yaşadığımızı bilelim. Bilelim ki, genelde tüm engellilerin, özelin de ise görme engellilerin yaşama kazandıracak olan beyaz baston, engelli arabası vb. araçları temin etmede onlarla gerekli dayanışmayı çekinmeden göstere bilelim. Bi sözüm de diyabetli olan insanlarıma olacak lütfen kan şekerinizi kontrol altında tutun. Doktorunuzun önerilerini “emir” telakki edin. Kanınızda hücrelere ulaşamayan fazla şeker sürekli gezmekte ve damar yönünden zengin olan böbrek, göz, kalp gibi organlarınızda onarılması güç tahribatlar yaratmakta.
      Kendinizi ve sevdiklerinizi üzmemek istiyorsanız diyabetinizle barışık yaşayın. Kontrolü elden bırakmayın. Sağlıklı uzun ömür temennimi tüm insanlık için paylaşırken, kardeşim Tansel Özkan’a, eşine ve yeğenlerime geçmiş olsun dileklerimi iletir, yaşamak her şeye rağmen yaşamak, yaşama bastona tutunur gibi tutunarak ve boş vermeden yaşamak gerektiğini hatırlatırım.