Malumun ilanı gibi olacak lakin 7 Haziran milletvekilleri seçiminin galibini bu günden bellidir. Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri aday listesiyle, seçime yönelik en az bütçesine rağmen sahaya sürdüğü gönüllü aktiviteleriyle, seçim komisyonlarıyla, gözlemci birlikleriyle en çokta başarıya kilitlenmiş emekçi yığınların moraliyle 7 Haziran seçimini şimdiden kazanmıştır.

 

      Eeşit temsil ilkesini sadece bir ilke olmaktan çıkartıp, sosyal ve siyasal hayatın bir gereği olarak gören HDP parti organları; geliştirdiği fermuar sistemiyle eşbaşkanlık ve kadınların eşit temsilini, Türkiye siyasi hayatına sokan ve uygulayan tek parti olarak farkını ortaya koydu. Öyle ki, diğer üç düzen partisindeki toplam kadın aday sayısı, HDP’nin kadın aday sayısına yetişemedi bile.

 

      Sosyal medya kanallarında, iktidar partisinin Bülent Arınç-Melih Gökçek düellosuyla su yüzüne çıkan krizi ve Osman Gökçek’in aday gösterilmemesine kadar giden süreç, karşı bloktaki tartışma düzeyine dair de veri sundu.

 

      Daha ilk günden HDP’nin gönüllüler ordusu, sosyal medya kanalları ve sokağı en etkili kullanan güç oldu. Bu vesileyle, Türkiye halklarını bir bütün politize ederek, seçmenine gerçek bir tartışma zemini oluşturdu. Türkiye’nin gerçek sorunlarına makul çözümler üreten ve şimdiye kadar suni gündemlerle asıl sorun ve sıkıntıların etrafında dolaşmaya bir refleks olarak alıştırılmış ülkemiz halkları, HDP’nin gündem yaratan muhalefeti karşısında ilgisiz kalmadı.

 

      Bunun yakın zamandaki en iyi örneği Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek yaptığı grup konuşmasıdır. Oy oranlarındaki temel artışın nedenlerinden birisi de bu ve buna benzer samimi çıkışlardır. Rakip partilerin aday listelerini oluştururken, HDP’nin yaptığı hamleleri dikkate alarak adaylarını belirlemesi bile HDP’nin 7 Haziran seçimlerine giden süreçte temel aktörlerden birisi olacağına dair en önemli göstergedir.

 

      7 Haziran, Türkiye siyasi hayatının yakın ve orta vadeli zaman diliminde direkt etki yapabilme gücüne sahiptir. Bu pozisyonun temel belirleyeni, siyasi etki gücü ve toplumsal katmanlar içerisinde sözünde samimi ve tutarlı olan HDP’yi bir alternatif olarak iyiden iyiye ortaya çıkardı. İktidar ve muhalefet blokundaki asıl korkunun nedeni de budur. Resmi devlet ideolojisine göbekten bağlı olan bu üç düzen partisinin krizi ve çözümsüzlüğü, günden güne HDP alternatifini ve siyasi hayattaki etki alanını arttırmaktadır. Temelde ülkemiz halklarının direnişçi rüzgarını arkasına almış bir parti olarak HDP, halihazırda oynana gelen burjuva demokrasisini en iyi teşhir eden yerden çalışmalarını sürdürmektedir.

 

       AKP, MHP ve CHP içerisindeki ”sözde” farklılık ve siyasal temsiliyetleri, öz ve içeriğe dair bir farklılık değildir. Bu anlamda kendi siyasal hattını başka bir dil ve temsil düzeyiyle ifade eden ikinci alternatif olarak ortaya çıkan ve halkların çözümsüz olmadıklarını Yeni Yaşam çağrısıyla ileten HDP’nin, bu alternatiflerin hepsini aşan anlam ve önemi; gelecek süreçte de önemini artırarak ilerleyecek ve bu blokun korkulu rüyası olacaktır.

 

      “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir” misali, 7 Haziran’ın gelişi de 20 Nisan’dan bellidir. Milletvekili aday listeleri ve seçim beyannameleri partilerin seçim stratejilerini yansıtan önemli veriler sundu. Düzen partileri olarak AKP, CHP ve MHP’nin seçim stratejileri, birbirleri arasındaki rekabeti kaçınılmaz olarak koşulluyor olacaksa da, Haziran seçimleri bakımından “asıl mesele” bu değil. Dolayısıyla bu burjuva “” rekabetin analiziyle gereğinden fazla mesai tüketmeye değmez. Biz kendi işimize bakalım.

 

      Bizi ilgilendiren ve bu partilerin aday listeleriyle seçim bildirgelerine de yansıyan temel şey, her üçünün de seçim stratejilerine bir biçimde “HDP ayarı” çekmek zorunda kalmış olmalarıdır. Başka bir deyişle stratejik tehlike olarak gördükleri şey aynı olmasıdır: HDP’nin barajı yıkıp geçme gerçekliği.

 

       Çünkü bu durumda, AKP’nin tek başına hükümet kurabilme gücünü koruma ve Erdoğan’ın başkanlık tartışmasını gündemde tutabilme hesabı da… CHP’nin iktidarsız müzmin muhalefet olarak kalma kaderinden kurtulma hayali de… MHP’nin aradan sıyrılıp bir koalisyona yamanma planı da ciddi tehlike altına girmiş olacaktır. HDP, siyasal düzen dengeleri bakımından öylesine ezber bozucu bir alternatif siyasal ve toplumsal odak olarak ve denklem gücü ortaya çıkmış ve gelişmektedir ki, bu her üç partinin birbiriyle hiç de uzlaşır görünmeyen çelişki ve çatışmalarını “önemsiz”leştirici koşullar yaratmaktadır.

 

       Hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Önümüzdeki 45 gün boyunca bu üç düzen partisi birbirleriyle taktik didişmeleri ve hesaplaşmaları sürdürmekle birlikte ama esas olarak HDP’yi baraj altında tutmayı amaçlayan stratejik saldırılara ve muharebelere yoğunlaşacaklar.

 

      Çok iyi biliyorlar ki HDP kazandığında hepsi birden kaybetmiş olacak, tarihsel sınıf güdülerinden biliyorlar bunu. HDP kaybederse, bir şekilde hepsi kazanmış olacak ki, o durumda ortaya çıkacak yeni güç dengeleri koşullarında ve her türlü resmi mutabakat içinde, düzen ve rejim için ne gerekiyorsa onu yapacaklardır mutlaka.