21 Aralık'ta G(ö)rev  Var!

Kış günlerini mücadelemizle ısıtıyoruz
Tam da Aralık ta soğukların başlamasına inat
Takvim yapraklarının eski yazmaları değil,
Emekçilerin alanlara yazdığı okunacak
Gün dönerken devran dönecek ve 21 Aralık gelecek
Uzun gecelerin son günüdür  yirmi  Aralık
21 Aralık ise en uzun geceyi yaşayacak Türkiye
Ve g(ö)revli bir günle yeniden uyanacak.
 
       Her işin başı sağlık, deriz. Bu sefer de işin başını tüm bileşenleriyle sağlık emekçileri tuttu. Yani her işin başı sağlık dediğimiz için mi yoksa emekçiler içerisinde en dinamik, en örgütlü ve sorunlarını bilince çıkartan onlar olduğu için mi bilinmez bu yıl düzenledikleri 13 Mart mitinginden bu yana sağlık emekçileri toplumsal muhalefetin öncüsü ve en önünde olması konumuyla başta KESK olmak üzere bir biri ardına 21 Aralık’ta g(ö)revdeyiz açıklamaları yapılmaya,  ona göre konumlanmaya  başlandı.
       Başka yol kalmadığı açıkça görülmeye başlandı: Kamu emekçisi olmanın verdiği sakinlik ama gecikmeksizin davranma, hiçbir zaman ümidini yitirmeden sendikal mücadelenin kazanması için umutla uğraşma,  yıllar boyunca insanların acılarına, en sıkıntılı anlarına tanık olmanın verdiği sabır, sevgi dolu yüreğimizle; kendimize, mesleğimize, çocuklarımıza, ülkemize, insanlarımıza, hastalarımıza duyduğumuz  sorumlulukla işin başa düştüğünü biliyor g(ö)reve hazırlanıyoruz.
       Mademki biz emekçilere, mademki TBMM’deki vekillere bile sorulmuyor; çok değil bir ay sonra, Ocak’ta yeşil kartlar bile iptal oluyor, “cepten daha fazla cepten ver” deniyor, sosyal hizmet alanı tasfiye ediliyor; Kıdem tazminatı kalkıyor biz çalışanlara taşeronluk, zincir kuruluşların parçası/çalışanı olmak dayatılıyor, hastaneler CEO’lara teslim ediliyor.
       Anlaşıldı bu “akıllardan”, bu icraatlardan kurtulmanın zamanı geldi geçiyor, mücadele etmek gerekiyor! Taleplerimiz belli: KHK’nın çekilerek kamu-özel bütün çalışanları için güvenceli iş, güvenceli gelir, sağlıklı ortamlarda ve şiddete uğramadan insanca çalışma ve yaşama ile mesleklerimizi bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanması.   Elbette bütün taleplerin başında Kamuda yeni liberal politikalara SON talebi gelmalidir.
    Biz emekçilerin mücadelesi Hükümetinkine benzemez: baskı, zulüm, sürgün, tayin, gaz bombası, copla verilmez. Bizimki hak hukukla, kendini ve yüreğini ortaya koymakla, kararlı olmakla, yanındakinin elini tutarak alınan ve üretimden gelen güçle, halaylarla horonlarla, türkülerle, şarkılarla, verilir.
     O nedenle ilk iş olarak G(ö)rev meclislerimizi oluşturmakla hazırlanmalıyız 21 Aralık’a. En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu anda başladığımızın bilinciyle, zifiri karanlık geceyi “çoban ateşleri” yakarcasına aydınlatarak günü uzatmak, aydınlığı arttırmanın elimizde olduğunu bilerek, hep birlikte başaracağız. Gerekirse süresiz grev yapacak bir kararlılıkla meclisleri oluşturacak, kürsüleri kuracağız.21 Aralık’ta herkesi ama herkesi g(ö)rev çadırları önünde dayanışma halaylarını beraberce çekmeye davet ediyorum.
     G(ö)rev meclisleri ve kürsü yer almak isteyen tüm sendika ve üyelerine açık olmalı, işçi memur vb. ayrım yapılmadan g(ö)revin etkin kılınması yönünde iş birliği sağlanmalıdır. Başta sınıf sendikal kadrolar olmak üzere tüm aktif üyelerin g(ö)revin başarılı biçimde hayata geçirilmesinde “bürokratik” sendikacılık yapan yöneticilerinin iradelerini de kırarak daha ileri adımlar atılmasında g(ö)rev meclislerinde yer almalarının önemi bilinerek hareket edilmelidir.
       Ayrıca illerde oluşturulan g(ö)rev meclisleri bu günlerden başlayarak herkese ama herkese özellikle sağlık emekçileri hastalarına, basına, siyasi partilere, meslek örgütlerine, sendikalara 21 Aralık'ta kamuda yeni liberal politikalara son talebini, birlikte demokratik bir Türkiye oluşturma  davetimizi duyurulmalı, katkı, katılımları istenecek tüm kuruluş ve kurumlar gezilip,davet edilmelidir.
        Unutmamalıyız ki önümüzdeki günlerde bu görevin yaratacağı heyecanı/birlikteliği baltalamak için birbirimize, kurumlarımıza/örgütlerimize yönelik çeşitli “haberlere”, engellemelere uğrayabiliriz. Bütün bunları aşan bir dayanışma ve birliktelik, “solduyu” ile süreci başarıyla sürdüreceğimizi dost, düşman herkeslere göstermeliyiz.
        Evet, en uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu,  ışığın en az olduğu anda başlıyoruz.
        Aydınlığı arttırmak için. Hepimize kolay  gelsin.