2013 yılının son günü Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından açıklanan asgari ücret 2014 yılının da biz emekçiler için sefalet yılı olacağının kara habercisi olarak takvim yapraklarındaki yerini aldı!

       42 liralık bir artış yapıldı. Bu tutar günlük 1,4 lira, yani öğün başına 47 kuruşluk bir artıştır. Ülkemiz yolsuzluk skandalları ile çalkalanırken gecikmeli olarak belirlenen bu asgari ücret toplumun geniş kesimlerine karşı işlenmiş en büyük hırsızlık suçudur diye düşünüyorum.

       Açıklanan asgari ücret emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkum etmekle eş anlamlıdır. Türkiye’de dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, 2014 asgari ücretinin 4 katından fazladır. Bağımsız araştırma gruplarının yaptığı incelemelere göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1121, yoksulluk sınırı 3544 liradır. Buna göre dört kişilik bir işçi ailesi, 1 aylık ücretle 1 hafta geçinebilecek 3 hafta aç kalacaktır. Açlık sınırının altında asgari ücret toplumsal cinayet olduğu unutulmamalıdır.

       Açıklanan 2014 asgari ücreti ile resmen yoksulluk dayatılmaktadır. Devletin resmi istatistik kurumu TÜİK’in yoksulluk sınırını temel alarak yaptığı hesaplamalara göre bile asgari ücretin en az 1205 lira olması gerekmekteyken bu rakamın %70’i düzeyinde bir asgari ücret tespit edilip açıklanması kelimenin tam anlamıyla vurdumduymazlıktır.

      Açıklanan asgari ücret ile işçiyle alay edilmiştir. Bir bakan maaşı bu asgari ücretin 17 katıdır. Bakanların ailesi ile beraber geçimine 17 asgari ücretin bile yetmediği, oğullarının girdiği faaliyetlerden anlaşılmaktadır. Bakan maaşı ile bile “yetinemeyenler” , milyonlarca işçiye ve ailesine bir kez daha “846 TL ile bal gibi yaşanır” denmektedir.

      Açıklanan asgari ücret emek hırsızlığının dışa vurumu dur.  Bağımsız araçtırma guruplarının hesaplamalarına göre son 35 yılda ekonomik büyüme ve kişi başına düşen milli gelir artışı yansısa asgari ücretin net 1634 lira olması gerektiği söylenmektedir. Oysa bu asgari ücret bu rakamın yaklaşık yarısıdır. Birilerinin servetlerinin büyümesi, birilerinin ayakkabı kutularını doldurması için asgari ücret yıllardır büyümeden pay alamamaktadır. Ekonomik büyümeyi sağlayan milyonlar, bu emek hırsızlığı sonucu, daha insanca bir yaşama kavuşmak bir yana daha fazla açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmektedir.

      Yoksulluk ve açlığı dayatan bu asgari ücret, ülkenin tüm değerlerini yaratan emeğe karşı organize bir hırsızlıktır. Asgari ücrete yapılan bu zam oranı diğer ücret artışlarını de etkileyecek, sadece asgari ücretlinin değil tüm emekçilerin çokça övünülen büyümeden pay alması engellenmek istenecektir. Sermaye çevreleri, cemaatler ve hükümet bu emek hırsızlığında tam mutabakat halindedir.

       Kendi aralarındaki çatı şıklı hal emek sömürüsüne geldi mi derhal rafa kaldırılıp mutabakat hükümleri devreye girmekte, emeğin ve emekçilerin korunmasına yönelik bir mücadele oldu mu hep birlikte bastırılması ve geriletilmesi için ellerinden gelen gayreti göstermekten geri durmazlar.

        Kapitalist yönetim tarzının ikiyüzlülüğü yalnızca bundan ibaretle kalmaz! İşte kapitalist yönetsel çarkın bir başka ikiyüzlülüğü! Bir taraftan “aile”, “çok çocuk” nakaratları, bir taraftan tam da sömürünün ruhuyla uyumlu tek tek bireyler üzerinden yapılan hesaplar. Çok çocuk doğurun çağrıları da bu noktada anlam kazanıyor zaten. "Doğurun ki daha büyük bir ücretli köle ordusuna sahip olalım"!

       Ücretli emekçilerin ezici bir çoğunluğunun asgari ücrete talim etmek zorunda kaldığı bu koşullarda, işçi ve emekçilerin bir maratona girmişçesine çalışmak, çalışmak, daha fazla çalışmak, tüm zamanlarıyla kapitalizmin kölesi olmak dışında seçenekleri kalmıyor. Hem de en ağır koşullarda, hiçbir güvenceleri ve sosyal hakları olmaksızın, köle gibi, karın tokluğuna çalışmak dayatılıyor!

       Kendileri milyarlarca doları göz açıp kapayıncaya kadar yutarken ve bu tüm açıklığıyla ortaya saçılmışken asgari ücrete dalga geçercesine yapılan bu simit-çay zammı, sokaklarda ve alanlarda emekçi yığınlarca protesto edilmelidir. Açıklanan asgari ücret 2014’ün emekçiler için sefalet ücretleriyle yaşayacaklarının kara habercisi olsa da aynı zamanda ilk günlerini idrak ettiğimiz yeni yılın yolsuzluğa-yoksulluğa ve sefalet ücretlerine karşı yani kısacası ücretli kölelik düzenine karşı örgütlü mücadeleye yükseltmemiz gerekliliğinin de habercisi olarak da okunmalıdır.