21 Aralık gelmeden (maazallah kıyamet kopar felan diye düşünmüşler olsa gerek) 20 Aralık akşamı on gündür yoğun bir tempoda, günlük ortalama 236 kez  kabul veya red anlamında ellerin indirip kaldırırarak yürütülen hummalı 2013 bütçe görüşmeleri bitti.
      2013 bütçesine bundan önceki bütçeler gibi biz emekçilere,ezilenlere,yoksullara daha az iş,daha az ekmek ve daha az bir demokrasi vaad ediyor.21 Aralık kıyamet tellallarının boş çığlıkları gibi değil ,gerçek kıyamet biz emekçiler için ha koptu,ha kopacak .Bu gerçekliğin yakıcılığı, Maya Takvimine göre bu bün (21 Aralık Cuma) kopacak “kıyametten” daha beter bir yıkımı biz emekçilere yaşatacağını bilince çıkartmalıyız.
      Kaynakları ülkem emekçilerinin cebinden toplayan, emekçilere değil, savaşa, gericiliğe, sömürgen çevrelerine dağıtan bütçeye görüşmeleri bitmesi biz emekçilerin daha fazla söğüşlenmesine, rantiyecilein servetlerini birkaç on misli artırmalarının 2013 yılı için bağıtlanması demek olduğu biline biline tüm genel akım medya “bütçe görüşmeleri bitti”, “2013 bütçe yasa tasarısı kabul edildi” vb. Haberlerle  sanki emekçilerin lehine bir gelişme oluyormuş gibi bir yalınsama yaratarak biz emekçilere kıyamet habercisi olmaktan öte bir şey ifade etmeyen 2013 bütçesinin kabulünü “sekiz sutuna manşet” ederek vermeleri hangi sınıfın emrinde olduklarını göstermesi bakımından düşündürücüdür.
      Ücret hakkımızı, sosyal güvenlik hakkımızı, kıdem tazminatımızı, iş güvencesi hakkımızı,bugüne kadar yoğun mücadeleler ile kazandığımız diğer tüm haklarımızı lağveden ve adına bütçe Siyasal iktidar meclisteki çoğunluğuna dayanarak başta 666 sayılı kanun hükmünde kararnamelerle biz emekçilerin boğazına dayattığı “torba yasalarla” kamu emekçilerine, işçilere güvencesiz, esnek, kuralsız çalışma koşullarının giderek arttığı, taşeronlaşmanın yaygınlaştığı, çalışma yaşamının emekçiler açsından cehenneme döndüğü bir süreci yaşatarak Maya takvimine bile gerek kalmaksızın kıyameti yaşattığı artık görülmeli ve YETER denmelidir.
       Bu bütçe emekçinin, halkın bütçesi değildir!Bizim olmayan ve savaşa, ranta, dinselleştirme projelerine kaynak aktaran bütçeyi emekçiler olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Biz emekçilerin,ezilenlerin kabul etmediği,lakin Mecliste “görüşülerek” kabul edilen 2013 bütçesi yalanlar üzerine bina edilerek kabul edilmiştir.
      Bu kabul edilişle birlikte kamu emekçilerinin alım gücü söylendiği gibi artmamakta, gerçekte düşmektedir. Daha açık bir ifadeyle biz kamu emekçileri  her geçen gün ve gelen her yeni günde yoksullaşmaktayız. Bakın bu yoksullaşamayı bir iki örnekle resmedeyim.
     Bu siyasal iktidar döneminde 1 kg ekmeğin fiyatı 1 TL’den 3,4 TL’ye; 1 kg etin fiyatı 8 TL’den 35 TL’ye; 1 litre sütün fiyatı 0,18 TL’den 0,90 TL’ye, 1 litre benzinin fiyatı 1,66 TL’den 4,60 TL’ye, (dünyanın en pahalı benzinini satma becerisi hala bizde)1 metreküp doğalgazın fiyatı 0,39 TL’den 1,06 TL’ye yükselmiş!Rakamların resmettiği ülkem manzarası şunu net göstermekte. Emekçi halkın yaşamak için zorunlu olarak tükettiği maddelere yapılan zam miktarı on yıl içerisinde yüzde 200 ile 500 oranında artarak emekçiler hızla yoksullaşma sürecine itilmişler ve yaşam standartlarını en alt sevyelerde  tutmak durumuna düşürülmüşlerdir.
     “Büyümede dünya ikincisiyiz, kişi başına düşen milli gelir 10 bin doları geçti” diye meclis kürsüüsnden övünenlere sorumak isterim? Emekçiler,ezilenler yoksullaşmaya devam ederken, büyüyen kim? Yıllık on bin dolar alan kaç kişi?
     Emekçiler ve ezilenler siyasal iktidarların bu gün olduğu gibi geçmişte de kaynakların kimden nasıl toplanacağına karar verdiğini, bu kaynakları egemenlerin düzenini güçlendirecek alanlara “yatırım” adı altında kaynak trasferi olarak sevris edildiğini biliyor.Biz emekçilerin birikimlerine el koyarak, ağır vergilerle topladığı kaynaklar dün olduğu gibi bu günde sermayeye peşkeş çekiliyor.
      2013 bütçesinin kabul edilmesiyle kamu hizmetlerinin eşit, ücretsiz, nitelikli ve herkese ulaşılabilir olması 2013 yılında ve sonrası yıllarda mümkün görünmemektedir.Kamu hizmetlerinin demincek söylediğim kriterlerde olması için rant,silahlanma, şiddet ve savaş politikalarına dayanan bütçe anlayışından vaz geçilip “halk için bütçe” anlayışıyla hareket edilmelidir.Yönetenlerin halk için bütçe anlayışı ile hareket edile bilmesi için işçi ve emekçilerin örgütlü , demokratik,fiili ve meşru mücadeyi yükseltmesi gerekmektedir.