2013 1Mayıs İşçi bayramına sayılı günler kala ülkemiz metropol şehirleri başta olmak üzere hemen, hemen tüm şehirlerinde hummalı bir hazırlık süreci yaşanıyor.1 Mayıs miting tertip komiteleri bildiri ve afişlerle emekçileri alanlara davet ediyor. İlimiz Niğde de şimdilik bir çalışma emaresi görünmese de birkaç gün içerisinde 1 Mayıs özel gündemli toplantılar ilimizde örgütlü sendikalar ve emekten yana siyasi partilerin ilgili kurullarında görüşülerek pek de geç kalınmadan 2013 Niğde 1 Mayıs kutlamaları için gerekli hazırlıklara başlanır ümit ederim.

    Evet,  biz işçilerin, emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanında milyonlarca sınıf kardeşimizle birlikte eylem alanlarına çıkacağız. Tek yürek, tek yumruk olup kanımızı emen sömürücülerin karşısına dikileceğiz. Bu 1 Mayıs’ta da çıkarları birbirine temelden karşıt iki dünya, işçi sınıfı ve emekçiler dünyası ile sömürücü asalaklar dünyası, bir kez daha karşı karşıya gelecek. Bütün 1 Mayıs alanlarında mücadelenin ortak dili konuşulacak, mücadele bayraklarının kırmızı rengi tüm alanların hâkim rengi olacak.

     Bu 1 Mayıs’ta ülkemiz şehir meydanlarında açılan pankartlarda ekseriyetle “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” yazacak. Kardeşlik ve eşitlik 2013 1 Mayıs’ının ana teması olacak ve tüm konuşmalarda buna vurgu yapılacaktır ön görüsündeyim.

   “İşçilerin birliği”! Çünkü birlik olmazsak, her geçen gün ağırlaşan baskı, sömürü ve kölelik zincirlerinden kurtulamayız. Birlik olmadığımız için asalakların sırtımıza bindirdikleri yük her geçen gün artarken, boynumuzdaki zincirler daha da kalınlaşıyor. Ücretlerimiz düşerken soframızdaki ekmek küçülüyor. “zam ve artan vergi yükü” adı altında soyuluyoruz, bizden çalınanlar asalakların kasalarına akıtılıyor. Esneklik ve taşeronluk gibi uygulamalarla hayatlarımız karartılıyor.

     1 Mayıs alanlarında bu dizginsiz ve kuralsız sömürü düzenine “dur” demeliyiz. İnsanca yaşamaya yeterli ücret, insanca çalışma koşulları istemeliyiz. Kazanmak için birliğimizin gücünü ve direnme kararlılığımızı göstermeliyiz.

    “İşçilerin birliği”! Çünkü sadece son on yılda 10 bini aşkın işçi daha fazla kâr uğruna kapitalist asalaklara kurban edildi. 1 Mayıs alanlarında, iş cinayetlerine kurban verdiğimiz binlerce sınıf kardeşimize sahip çıkmalı, kapitalizmin çarklarının kanımız ve canımızla dönmesine “artık yeter!” demeliyiz.  İşçilerin birliği söylemini daha fazla uzatmadan neden halkların kardeşliğine vurgu yapılması gerekliliğini açıklamak isterim.    

    “Halkların kardeşliği” denecek,denmeli.. Çünkü bu düzenin efendileri, daha fazla sömürü ve yağma uğruna ulusal ve mezhepsel farklılıkları kullanarak bizi birbirimize düşman etmek istiyorlar. Milliyetçiliği körükleyip ayrımcılık yaparak işçi ve emekçileri bölüp parçalamaya çalışıyorlar. Böylece kaybeden biz, kazanan ise emperyalistler ile işbirlikçileri oluyor.

     İşte bu oyunu bozmak, birliğimizi sağlamak için “halkların kardeşliği” denecek. Halkların kardeşliği için her türlü ulusal baskı ve eşitsizliğe karşı net bir tavır sergilenmelidir. Başta Kürt emekçi kardeşlerimiz olmak üzere tüm kendini öteki görenler 1 Mayıs alanlarında eşit ve özgür olarak yer almak için 1 Mayıs alanlarına gelmelidir.

     İşte bunun için 1 Mayıs’ta, halkların eşit, özgür ve kardeşçe yaşadığı bir dünya için ellerimizi birleştirmeliyiz. Suriye şahsında Ortadoğu halklarına yönelik emperyalist saldırganlığa ve ABD İsrail destekli bu yıkıcı savaştaki ülkemiz yöneticilerinin suç ortaklığına karşı mücadele bayrağını yükseltmeliyiz.  

      Bizleri iliklerimize kadar sömürüp hayatımızı karartan, şovenizmle gözümüzü bağlayıp savaş makineleriyle dünyayı yakıp yıkmaya hazırlanan bu emperyalist-kapitalist düzene emekçiler olarak mahkûm olmadığımızı bilmeliyiz. Birleşik, örgütlü mücadele yolunu tuttuğumuzda, birleşip örgütlenerek ayağa kalktığımızda, sömürücü asalakların boyunduruğundan kurtulabiliriz. Bir başka yaşamın, sınırsız ve sömürüsüz bir dünyanın emeğimizin, alınterimizin ürünlerine ve tüm toplumsal zenginliklere sahip olabiliriz.       

      Böylelikle açlığın, yoksulluğun, sefaletin, savaşların kökünü kurutabilir, halkların kardeşçe ve eşitçe yaşadığı bir dünyayı hep birlikte kurabiliriz.

     İşte bunun için 1 Mayıs’ta kırmızıya bürünmüş meydanlarda “işçilerin birliği halkların kardeşliği” pankartları arkasında birleşmeli, örgütlü gücümüzü dost düşman herkese göstermeliyiz.