II. Abdülhamid Han, siyasetçi, cesur, iyi silah kullanan, güçlü bir hafızaya sahip bir sultandı.O, yıkılmak üzere olan devleti tam 33 yıl geciktirdi. Devlet adamı Prens Bismark, II. Abdülhamid Han için;“Dünyada 100 gram aklın 90 gramı Abdülhamid Han'da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir. Talihsizliği, onun kötü şartlarda göreve gelmesidirder.
Yıllarca Türk düşmanlığı yapan, sözde Avrupalı dostlarımız, içimizdeki hainlerle de işbirliği yaparak, Osmanlı İmparatorluğuna tuzak hazırlamıştır. Tıpkı bu günlerde olduğu gibi
Dış güçlerin tahrikiyle Hüseyin Avni, Mithat Paşa, Celâleddin Paşa ve Nuri Paşa, Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi, Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmiş ve onu acımasız bir şekilde katletmiş, yerine getirilen Şehzade Murat hastalığı nedeniyle üç ay sonra görevinden ayrılmıştır. Zorunlu olarak Abdülhamid Han, saltanatı devralmıştır.
Bu sıralarda Bosna-Hersek, Bulgar, Girit, Sırp İsyanları, Karadağ Savaşı devam etmektedir. İngilizler, Osmanlı topraklarına gönderdiği ajanlar vasıtasıyla halkı devlete karşı isyana teşvik etmektedir. Günümüzde de PKK ile bu ihanet sürdürülmektedir
İngiliz yanlısı Mithat Paşa hükümeti, seçimlerde gayrimüslimlerin desteği ile mecliste çoğunluğu sağladı. Meclis kürsüsünden Rusya aleyhine konuşmalar yaptı. Rusya’nın tepkisini Osmanlı İmparatorluğunun üzerine çekti. Mithat Paşa, kendine engel olan Sultan’a karşı planlar hazırladı. Azınlık milletvekilleriyle gizli bir toplantı yaptılar Türklerin çoğunluk olduğu illere, gayrimüslim valilerin atamasını yaptılar.
Halk bu uygulamadan oldukça tedirgin oldu. Sultan, bu gelişmelerin farkındaydı. Kanun-i Esasi’nin kendine verdiği yetkiyi kullandı ve Sadrazam Mithat Paşa’yı görevden aldı.
Mithat Paşa’nın yaptığı yanlışlığın sonucunda Rusya (1877) Osmanlı’ya resmen savaş ilan etti (93 Harbi). Sultan, kıvrak bir politika ile Rus Savaşı’nı anlaşmayla sona erdirdi.
İngilizler, Ermenileri örgütleyip Sultan Cuma namazından çıktığı sırada, saatli bomba ile saltanat arabasına suikast hazırladılar.
O dönemlerde Yahudiler, Filistin’den toprak istemiştir. Doktor Theodor Herlz, padişaha Filistin’e karşılık, 20.000.000 sterlin vermeyi teklif ettiğinde Padişah: “Ben bir karış toprak satmam, zira bu vatan benim değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla kazanmıştır. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmem” dedi. (İşte İsrail’in ve Filistin’in bugünkü durumunu görüyoruz)[1].
Bunun üzerine İngiltere, Arabistan’da bulunan Celaleddin Afgani’yi, casus Lawrens’i Sultan aleyhine isyan çıkarmak için Anadolu’ya göndermiştir. Meclisten yabancıları korunma kanunu onaylanmış ve imparatorluğun yıkılmasına ortam hazırlanmıştır.
Seçimlerde azınlıklar desteklendi ve milletvekili olmaları sağlandı. Binlerce Müslüman Türk’ün kanına giren Yunanlı, Sırp, Bulgar ve Ermeni çetelerine umumi af ilan edildi. Osmanlı Devletinden kaçan ne kadar hain varsa İstanbul’a geldiler. İngiliz, Rus, Fransız ve İtalyanların el atından desteklediği çeteler, halkın huzurunu kaçırdı. Bazı boyalı basın organları, isyancılara destek verip onları yüreklendirdi.
Bunun üzerine “31 Mart İsyanları” çıktı. Selanik’te olan 3. Ordu harekete geçti. Dış güçler bu isyana destek verdi ve 50 bin kişilik bir orduyla İstanbul’a girdiler. Yıldız Sarayını kuşattılar. 1. Ordu, bu çapulcuları ezip geçecek durumda olduğu halde, Sultan Türk kanının akmasına razı olmadı.
Yüzlerce Balkan çetesi saraya girerek, kıymetli eşyaları yağmaladılar. Birçok suçsuz insan idam edildi.[2] 27 Nisan 1909’da meclis olağanüstü toplantı yaptı. Ahmet Muhtar Paşa kürsüye geldi, Sultan’ın hallini istedi. 31 Mart Vaka’sına sebep olmak, dini kitapların tahrifi ve yakılması, hazineyi israfa sürükleme, suçsuz insanları idam ettirme” gibi birçok asılsız iftiralara yer verilmiştir. Tıpkı Adnan Menderes’e isnat edilen “bebek, köpek davası” gibi…
Abdülhamid Han’ın genelde devlet harcamasını kendi bütçesinden yaptığı bilinmektedir. Fetva emini Hacı Nuri Efendi “Bu bir iftiradır” diyerek buna onay vermedi. Meclisten oy çokluğu ile karar çıkartıldı. Türk tarihinin yüzkarası olan bu emrin tebliğ heyetinde; Yahudi Emanuel Karasu, Arnavut Esat Toptanı, Ermeni Aram Efendi ve sultanın uzun yıllar yaverliğini yapan Arif Hikmet Paşa yer alıyordu. Sultan; “Türk hakanının indirilme kararı Yahudi, Ermeni, Arnavut ve bir de nankör insana mı kaldı?[3]” diye sitem etmiştir.
Yahudiler, Sultan Abdülhamid Han’dan intikamlarını böylece almışlardır[4]
 


[1] Lord Kinross, Atatürk, Türk Tarih Dizisi, s. 218, İstanbul.
[2] Öztuna, Yılmaz; Büyük Türkiye Tarihi, C. 7, Ötüken Yay., İstanbul 1983, s. 189.
[3] Atilhan Cevat Rıfat; Farmasonlar İslamiyet’i ve Türklüğü Yıkmak İçin Nasıl Çalıştılar, İstanbul 1963, s. 106.