Elektrik ve sigaraya yapılan vergi düzenlemeleri, ceza artışları, aylık ve altı aylık otomatik fiyat ayarlamaları haberleri 2013 yılının ilk günlerinden itibaren ajansların gündemine düşerken işten çıkarmalar ve zorunlu izin verme haberleri de gelmeye başladı. Geçtiğimiz Cumartesi günü ilimiz Niğde hudutları içerisinde yer alan Karayolları Genel Müdürlüğü Otoyol Bakım ve İşletme şefliğinde taşeron işçisi olarak çalışan işçi arkadaşlarımızdan 20 den fazlasının iş akdine son verilmesi ile ilgili ne yapabiliriz diye “kafa” yorarken 2013 yılı Avrupa da yaşanan krizin etkilerinin ülkemiz nezdinde daha fazla etkisini göstereceği, işverenlerin krizi emekçilere mal edip, faturasını da biz emekçilerden çıkaracağı tespitini yapıp, emek cephesinin bu saldırılara karşı top yekûn cevap vermemesi durumunda daha da geri pozisyonlara düşüleceğini dilim döndüğünce arkadaşlara anlatmamım üzerinden 24 saat geçmedi ki Bursa başta olmak üzere diğer sanayi metropollerinden işten çıkarma haberleri bir biri ardına gelmeye başladı.

     “Tofaş’tan da bin işçi atıldı.” Ülkem iş adamlarının piri Koç ve sarı sendika Türk Metal, Tofaş’ta işten atılanların toplamda 1800 kişi olacağını utanmadan ifade edebiliyor. Metal iş kolunda özelliklede otomotiv sanayinde, yılbaşı sonrası bir iki hafta geleneksel olarak üretimin rölantiye alınıp fabrika revizyonlarının yapıldığı dönem olarak bilinir. Fakat bu iş bıraktırmaların sene başı revizyonlarıyla ilgisi yok. Bu, metal işçilerinin Bosch ile başlayıp Arçelik ve Renault’daki tepki eylemleriyle süren mücadele inisiyatifini bastırmayı hedefleyen bir saldırı olarak okunmalıdır.

     Patronların kuklası sarı sendika Türk Metal, Tofaş’ta işten atılanların taşaron işçisi olduğunu vurgulayıp duruyor! Sanki “taşeron işçisi” işçi değilmiş, iş güvencesi hakları olamazmış gibi! MESS-Türk Metal ortaklığının hedefi, hem bu TİS sürecinde taşeron işçilerinin veya sözleşmeli işçilerin kadrolularla eşit hak ve güvencelere sahip olma beklentilerinin kırılması, hem de “bakın sıra size gelir haaa!” diye kadrolu işçilerin gözünün korkutulması taktiğinden öte bir şey değildir.


      Metal işçilerine yönelik işten çıkarmalar saldırısı, yalnız metal işçilerini değil tüm işçi ve emekçileri ilgilendiriyor. 2013’de metal, petrol-lastik, maden ve kamuda 600 bine yakın sendikalı işçinin TİS süreçleri var. Çoğu sendikalı işçinin canı burnunda, çünkü ücretler ve haklar dibe vurmuş durumda, TİS hakkı bir yıldır gasp edildi. Bunu 2012′de metal, petro-kimya, tekstil, maden ve kamudaki hareketlenmelerden görmek mümkün. Dahası, sendikalı büyük sanayi işçilerinin her hareketlenmesi, örgütsüz güvencesiz taşeron işçi yığınlarını da etkiliyor, çok sayıda fakat dağınık mücadele dinamiklerini toparlayıcı bir etki yaratıyor.


      Bunu gayet yakından bilen sermaye ve ideologları işçi kıyımına buralardan başlayarak tüm emekçilere göz dağ vermeyi, kendilerinin neden olduğu krizin faturasını bir bütün olarak emekçilere, ezilenlere dayatmak istiyor.


      Bu saldırıyı durdurmak, bir karşı saldırıya çevirmek işçi ve emekçilerin zorunludur. Başta sınıf bilinçli metal işçileri, hatta tüm sektörlerden öncü işçiler, kamu emekçilerinin sınıf sendikal kadroları acil bir araya gelip, kafa kafaya vererek nasıl bir eylem takvimiyle işsizleştirme saldırısına yanıt verileceğinin yol ve yöntemlerini biran evvel bulup emekçi yığınların gündemine sokmalıdır.
      Unutulmamalı işten atmalar dalgasını seyretmeye gelmez. Günü kurtarıcı kitlesel basın açıklaması,bölge mitingi vb. eylem pratikleri bu saldırıyı püskürtemez.! Metal işçilerin öznesi olacağı direnişler ve 2013 yılında yapılacak TİS mücadelesi gerekli alt yapıyı mücadele kararlılığında olanlara bol, bol verecektir.!

      İşten çıkarılma dalgasını püskürtmenin en pratik yolu emekçilerin birlikte hareket etmesinden geçer. Arçelik ve Tofaş gibi yığınsal atılmaların olduğu fabrikalardan başlayarak, tüm işten çıkarmaları. En mahallî çıkarmalarda dâhil olmak üzere işyerleri önlerinde direnişlere dönüştürmenin yol ve yöntemlerini bulalım ve bu direnişlere katkı sunalım. İşten atılan işçilerin direnişleri ve kamuda yapılacak TİS görüşmeleri süresince emekçi yığınlar iş güvencesi, ekonomik talepler vb. konularda daha duyarlı hale geleceğini ön görerek bu günden mücadele dinamiklerimiz hazır hale getirmeliyiz.

      Dağınıklık ve hareketsizlik bu güne kadar olan kazanımlarımızın da ellerimizin arasından kum taneleri gibi akıp gitmesine neden olacağı yaşanan onca acı deneyimlerden hafızalarımıza kazınmış olması gerekir.